İklim değişikliğinin bu denli korkutucu hale gelmesinin sebebi beslenme kaynaklarının ve pek çok canlı neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olması. İklim değişikliği artık iklim krizi adını alacak seviyeye çoktan ulaştı. Yıllardır üzerine okuduğumuz ve çok uzak bir gelecekte olduğunu düşündüğümüz senaryolara ne yazık ki adım adım yaklaşıyoruz.
Tüm bunlara rağmen hala geç kalmış sayılmayız. Doğanın dengesini yeniden sağlamak, iklim değişikliğinin yarattığı kriz ile mücadele etmek bireysel olarak da mümkün. Elbette ki burada toplumsal bir bilinç oluşturmak ve bunu önce ülke sonra da dünya çapında yapabilmek doğaya yeniden ayağa kalkma şansını verecek. Ama bunun için öncelikle bireysel alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz. “Bir kişinin mücadelesinden ne olur ki?” demeden önce. Zorlanmadan değiştirebileceğimiz alışkanlıkların mücadeleye sağlayacağı destek tahmininizden çok daha büyük bir etki uyandırabilir. Küçük başlangıçların büyük hareketlerin öncüsü olacağını hatırlamak büyük bir motivasyon kaynağı olacaktır.
Dünya genelinde artan plastik kullanımıyla birlikte ciddi bir atık kriziyle de karşı karşıyayız. Plastiklerin yarattığı çöp kirliliği doğayı, denizleri ve okyanusları tehdit eden boyuta ulaştı. Geçtiğimiz aylarda Kanada bu konuda örnek olacak bir yasaya imza atarak plastik pipet, poşet, tabak gibi tek kullanımlık plastiklerin kullanımını yasakladı. Bireysel olarak plastiğe dur demek aslında zor değil. Gıdalarınızı buzdolabı poşetinde saklamak yerine cam saklama kaplarını tercih edebilirsiniz. Alışverişlerinizi bez çanta veya fileyle yapabilirsiniz, kafelerden hazır aldığınız içecekleri termosunuza doldurtabilirsiniz. Evde veya ofiste sık sık pipet kullanıyorsanız bunu bambu veya metal pipetlerle değiştirebilirsiniz. Kargo poşeti kirliliğini önlemek için online alışverişlerinizi ihtiyaç dahilinde ve mümkünse toplu şekilde yapmayı alışkanlık haline getirebilirsiniz.
Gün içerisinde farkına varmadan litrelerce suyu boşuna akıtabiliyoruz. Özellikle kişisel bakım sırasında harcadığımız suyu kontrol altına alarak su israfının önüne geçmek mümkün. Diş fırçalarken veya yüz temizlerken boşa su akıtmamak, duş alırken süreyi kontrollü kullanmak, yine duş almadan önce suyun ısınmasını beklerken akan suyu bir kovada doldurup sonradan değerlendirmek faydalı olacaktır. Bu yaklaşımı mutfaktaki su tüketiminize de yansıtarak etkiyi arttırabilirsiniz.
Çamaşır ve bulaşık makineleri çalışma sistemleri gereği enerji sarfiyatının önüne geçse de gereğinden fazla kullandığımız takdirde su ve elektrik kullanımını arttırıyoruz. Bunu önlemek için bu makineleri yeterince dolmadan çalıştırmamak iyi bir başlangıç olacaktır. Haftanın belirli günlerini belirleyerek çalışma zamanlarını ayarlayabilirsiniz. Ayrıca bu tür makinelerin enerji tasarruflu olanlarını seçmek de iyi olacaktır. Tüm bunlara dikkat ederek ekonomik anlamda da rahatlama sağlayabilirsiniz.
Belki bir günde vejetaryen veya vegan olamayabilirsiniz ama hayvansal ürün tüketimini azaltarak çevreye ve iklime büyük katkıda bulunabilirsiniz. Hayvansal ürün üretiminin sera gazını arttırdığını biliyoruz. Bu tüketimi azaltarak hem istismarın hem de olumsuz iklim koşullarının önüne bireysel olarak geçebilirsiniz. Etsiz Pazartesi akımıyla başlayabilir, bitki temelli yeni tarifler deneyerek kendinizi motive edebilirsiniz. Değişim tabaktan başlar diyerek öğünlerinizi biraz da bu bilinçle düzenleyebilirsiniz.
Mutfakta sebze ve meyve yıkarken harcanan su, günlük su israfının önemli bir kısmını oluşturuyor. Öncelikle akan su altında gıda yıkamamaya özen göstermek gerekiyor. Bir yıkama kabına yıkama ve durulama sularını birer kaba doldurarak sebze ve meyveleri temizleyerek başlayabilirsiniz. Biriken suları da evinizdeki veya bahçenizdeki çiçeklerin bakımında kullanabilirsiniz. Eğer durulama sularınız yeterince temizse ütüde veya yüzey temizliğinde bile kullanabilirsiniz.
Gıda israfının önüne geçmek hem ekonominizi hem de çevrenizi rahatlatır. Ortaya çıkan her atık ve çöp hava kirliliğinin başlıca kaynakları arasında yer alıyor. İhtiyaç dışı kıyafet tüketiminin de bundan geri kalır yanı yok diyebiliriz. Küresel düzeyde bir tekstil ihtiyacına yetişebilmek için ciddi miktarda üretim yapılmakta ve yoğun endüstriyel atık oluşmakta. Dolayısıyla sayısız uçak yolculuğu ile karbon salınımı da tetiklenmekte. Bir de üzerine ihtiyaç fazlası tüketim yapıldığında oluşan atıkları hayal edin. Bunu düşününce ortaya çıkan tablo korkutucu. Yani tabakta başlattığınız değişimi dolabınızda da devam ettirerek bireysel mücadeleye katkıda bulunabilirsiniz.
Yerli üretimi desteklemek ekonomiye katkı sağlarken iklim mücadelesine de olumlu anlamda destek oluyor. İthal ürün tercih etmek o ürünün uzun bir yolculuktan geçerek size ulaşması demek. Yani yine yoğun uçak veya deniz ulaşımı ve artan karbon salınımı anlamına geliyor bu. Bir de ihtiyaç dışı bu ürünleri tercih ettiğinizde israf da ekleniyor. Özellikle gıda konusunda yerli üretimi desteklemek tarıma ve ülkesel kalkınmaya da büyük fayda sağlayacaktır.
İklim krizi mücadelesinin kilit noktası da tüm bu çabayı etrafınıza anlatmaktan geçiyor. Nasıl ki güzellikler paylaşıldıkça çoğalıyor, bilinç ve sorumluluk da aynı şekilde paylaşıldıkça değer kazanıyor. Konu hakkında bilinçlenmek, ailenize ve dostlarınıza bireysel mücadele noktasına neler yapabileceklerini anlatmak kitlesel bir hareketin başlangıcı olabilir. Sosyal medya mecralarını aktif kullanıyorsanız bunları da araç olarak kullanmak iklim krizini daha sık konuşmak ve anlamak için fayda sağlayacaktır.
Bu yolculukta biraz motivasyon bulmak istiyorsanız size ilham verecek belgeseller izleyebilirsiniz. Bloglar takip edebilirsiniz, kitaplar okuyabilirsiniz ve yalnız olmadığınızı bilerek bu konuya sıkı sıkı sarılabilirsiniz.
Bu içeriğin güncellendiği tarih 10/02/2021 15:32
Leave a Comment