Sokaklarda, iki bina arasında uzanan yaseminler yerini sarı ışıklı mini lambalara bırakıyor. Yine de ara sokaklarda, selfie çubuklu ve yağmurluklu turistleri, manav alışverişini yapmış; üşümüş ellerinde meyve sebze doldurulmuş keseleri taşıyan yerlileri ve okuldan çıkıp yüksek sesle şarkı söyleyen çocukları görmek mümkün.
Aynı yazın olduğu gibi, hayatı güne espresso kokularıyla başlamayı kendine bir ritüel edinen Romalılar, kışı da birbirinden güzel mahalle barlarında, restoranlarda ve hatta yine sokaklarda karşılıyor. İşte gezilecek o noktalardan bazıları…
Caffe Peru sabahın ilk ışıklarından itibaren, işlerine gitmeden önce bir “espresso shot” içmek isteyen yerlilerle doluyor. Kimisi ayakta hızlıca gazetesini okuyor, kimi Perulu garsonlarla üç beş laf ediyor. Bu mekan aynı zamanda, iş çıkışı saatlerinde -havanın soğuk olmasına bakılmaksızın- insanların bir araya gelip barın önünde ellerinde “Aperol Spiritz”leri ve atıştırmalıklarla sohbet ettikleri, dedikodu yaparak akşam yemeğine kendilerini hazırladıkları yer. Romalılarla bir arada olmak, onların günlük rutinlerine tanıklık etmek istiyor ve taze atıştırmalıklar (panini, crostini) yanında kablosuz internet arıyorsanız, buraya mutlaka gelmelisiniz.
Adres: Via di Monserrato, 46 (Campo de Fiori yakınlarında)
Monti sokaklarında gezerken tesadüfen karşılaştığım Casetta hem mini, dışı yapraklarla kaplanmış haliyle hem de sahibinin samimi tavırlarıyla kalbimizi kazanıyor. Özellikle camının arkasından, kahve kokuları eşliğinde yoldan geçenleri izlemek çok keyifli. Sonradan öğrendiğime göre bu mini kafe, Monti bölgesinde yaşayanların sıkça kahve-tatlı buluşmalarına ev sahipliği yapıyor. Günlük çıkan taze kekleri inanılmaz lezzetli, cappuccino ile çok güzel gidiyor. Ayrıca lazanya, ravioli, makarna gibi İtalyan tatları da her gün menüde (tahta üzerinde yazılı) yer alıyor.
Sahibinin, tepede asılı olan portresini incelerken içeri sarı yağmurluklu küçük bir kız giriyor -torunu olduğunu öğreniyoruz- ve onları izlerken kendimizi tam olarak Romalı gibi hissediyoruz.
Adres: Via della Madonna dei Monti, 62
Romalıların kanı sıcak aktığından mıdır nedir, insanlar daima sokaklarda, meydanlarda… Kat kat giyinmiş olsalar bile bir meydanda her gün aynı saatte oturan insanlara denk geldiğim oluyor. Filetti di Baccala’yı da, “haydi şu meydanda oturup, insan izleyelim” dediğim anların birinde keşfettim. Burası Mezgit (onların Morina balığı) kızartma yiyip, kırmızı şarabınızı içebileceğiniz bir mekan.
Ortasında yer aldığı mini meydan sebebiyle her daim canlı ve tam bir buluşma noktası. Lokallerin ailecek gelip yemek yediği ve sonra yanındaki barın önüne dizilmiş sandalyelere oturup sohbetler ettikleri bu mekanda aşırı farklı bir yemek yemiş olmuyorsunuz fakat verdiği sıcacık hissiyle buradan mutlu olarak ayrılıyorsunuz.
Adres: Largo dei Librari 88 (Perşembe günleri kapalı)
Roma’dayken yeterince geleneksel makarnalardan deneyip, biraz sıkıldıysanız Trastevere’deki farklı konseptli Mama Pasta denemeniz gereken yeni bir adres. Siz istediğiniz malzemeleri, sosu ve makarna tipini seçiyorsunuz, onlar çalkalıyor (evet yanlış duymadınız) ve istediğiniz boyuttaki kaplarda size karşımı sunuyor. Farklı sos-makarna kombinlerini bir seferde denemek isteyenler için de, hem vakitten hem nakitten kazançlı çıkacakları bir seçenek.
Adres: Via del Moro 37/b, Trastevere
2010’da Roma’da kaldığım 1 ay boyunca ve daha sonraki gidişlerimde, “en iyi denilen” ve çok ünlü olan pizzacılarda da pizza yedim, dilim pizza satan mini barlarda da… Bu sene karar verdim ki, benim favorim kesinlikle San Lorenzo bölgesinde yer alan Formula 1. İncecik, çıtır çıtır fakat cips gibi eriyip gitmiyor; ağızda dağılıyor ve her bir malzemesinin tadını alıyorsunuz. Üzeri tepeleme malzemelerle dolu değil, cimrilik yapıp az malzeme konmuş da değil. Burası, tam kararında pizzaların olduğu, yerlilerin masaları akşam 20:00’den sonra doldurduğu, mis gibi kokuların yükseldiği samimi bir restoran.
Pizza çeşitleri dışında çubukta kalamar kızartması, bruschetta çeşitleri ve başlangıç et tabakları çok taze, lezzetli. Yan masadakilerle daima iletişime geçebilirsiniz. O esnada Roma’nın bambaşka bir yüzüyle karışılacaksınız ve kendinizi “evde gibi” hissedeceksiniz.
Adres: Via degli Equi, 13, San Lorenzo
(18:00 – 24:00 saatleri arasında açık, Çarşamba günleri kapalı)
San Lorenzo’nun en yeni mekanlarından Black Market, içeri girdiğiniz anda etrafa yansıyan mum ışıklarıyla, eski duvar kağıtlarıyla “babaanne salonu” misali nostaljik bir ruh taşısa da, kokteylleri yenilikçi ve farklı. Hafif bir müzik eşliğinde, loş ışıklı barında bol sohbet ve lezzetli kokteyller sayesinde zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız bir adres.
Kokteyle dair pek çok şey bilen ve bunları da paylaşmayı çok seven barmen Alessandro ile biraz muhabbet eder, sevdiğiniz aromalardan bahsederseniz sizin için o an bir karışım yapabilir. Menüde yer alan “lavanta sour” ve “mon cheri” çok başarılı. Acı severler “pepper spray” sıkılarak yapılan kokteyllerden istemeli.
Diğer şubesi Monti’de bulunan Black Market’i eğer biraz daha sakin yakalamak isterseniz bu şubesine gelin ve Tivoli’den getirilip, mis gibi lavantalarla yapılmış sour kokteylinden deneyerek sımsıcak bir geceye giriş yapın.
Adres: Via dei Sardi, 50, San Lorenzo
(19:30-3:30 arası açık, Pazartesi günleri kapalı)
Bu içeriğin güncellendiği tarih 17/02/2019 16:36
Leave a Comment