Michelin yıldızı kazanmak zor ama yıldızı elde tutmayı başarmak daha da zordur restoranlar için. 3 Michelin yıldızını almaya hak kazanmak ise mutfak şefinin kariyerinin dönüm noktası olacak bir durum. Bunu devam ettirebilmek için de hep en iyisinin peşinde koşar ve yaratıcılıklarına seviye atlatırlar. Biz de seyahat rotalarınızda ekleyerek denemeniz lazım diye düşündüğümüz 5 özel restoranı listeledik.
Kuşaklar boyunca devam eden aile mesleğini sürdüren ve 3. Michelin yıldızını aldığında henüz 28 yaşında olan İtalyan şef Massimiliano Alajmo, İtalyan mutfağının klasikleşmiş lezzetlerini farklı deneysel yöntemler ve lezzetler ile buluşturarak bir menü hazırlıyor. Tadım menüsünde mürekkepbalığı cappuccino, ardıçlı ve meyanköklü risotto, tütsülenmiş soğan gelato gibi çarpıcı örnekler bulunuyor. Alajmo ailesi sadece mutfak değil restoranın masalarından iç mekanın kokulandırma sistemine kadar her şeyi kendileri tasarlayarak müşterilerine bütüncül bir deneyim yaşatıyorlar.
http://www.alajmo.it/sezione.asp?pagina=calandre&sezione=menu_calandre&lingua=ing
Şef Grant Achatz moleküler gastronominin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden kabul ediliyor. Teknolojiyi ve kimyayı mutfağın içinde birleştirip tat ve görme duyularınızı harekete geçirecek tabaklar yaratıyorlar. Achatz, klasik tatların yapısını bozup üzerinde oynamalar yaparak yepyeni bir lezzet yaratması ve sanat eseri görünümünde tabaklar hazırlaması ile ünlü. Alinea ekibi bir AR-GE laboratuarı titizliğinde çalışıyor. Şimdilerde kapalı olan restoran yepyeni tatları keşfetmekle meşgul. Nisan 2016’da Alinea 2.0 adını verdikleri konseptleri ile geri dönüyorlar. Yenilebilir helyum balonları ve Grant Achatz’in masada hazırladığı beyaz çikolatalı tatlısı uzun süre konuşulmuştu.
https://www.youtube.com/watch?v=EtsQkuuZeyg
San Sebastian’ın başlı başına bir gastronomi cenneti olması ve sırf bu bölgeye lezzet turlarının düzenlemesinin sebeplerinden biri de Akelaŕe. Şef Pedro Subijana’nın 1974’ten beri servis verdiği bu restoran yerel deniz ürünlerini kullanmadaki ustalıklarıyla ön planda. Subijana, Bask mutfağına yaptığı katkılar ile ödüllendirilmiş bir şef. Mekanda mevsimsel değişen tadım menüleri ve klasikleşmiş imza yemekleri mevcut. Mutfakta kullandıkları bitkilerin birçoğunu restoranın dışında kendileri yetiştiriyorlar. Tekir balığı, ıstakoz salatası gibi klasik yemeklerinin dışında tabakta cin tonik gibi çok yaratıcı lezzetleri bulunuyor.
Bo Innovation’ın yaratıcısı şef Alvin Leung çok ilginç ve sınırları zorlayan yaratıcılığa sahip bir adam. Asıl eğitimi mühendislik olan Leung kendi kendini yetiştirmiş bir aşçı ve aynı zamanda televizyon programlarında da üne sahip. Asya mutfağının geleneksel tatlarını modern teknikleri ile yeniden yorumlayıp menüsünü hazırlıyor. Hatta yarattığı pişirme stiline X-treme Chinese adını veriyor.
https://bestemergingchefs.wordpress.com/2010/02/24/1-alvin-leung-bo-innovation-hong-kong/
Şef Pascal Barbot, klasik Fransız mutfağını Uzak Doğu’nun egzotik tatları ile birleştirerek yeni bir anlam katıyor bu mutfağa. Tereyağı ve kremanın olabildiğince az girdiği bu mutfağa limonotu, yasemin, kişniş gibi ferah aromalar hakim. Restoranın en ilginç yanı konuklara menü verilmemesi. Bunun yerine kaç parçalık bir tadım menüsü istedikleri soruluyor ve gerisi mutfak ekibinin yaratıcı ellerine emanet ediliyor. Klasik Fransız yaklaşımına böyle bir stil getirdiği için şefi tebrik etmek gerekiyor. Özellikle konuşulan iki imza yemeği ise domatesli ve yerfıstıklı sos ile servis edilen ıstakoz kuyruğu ve fındık yağı ve limon confitli foie gras.
http://www.theworlds50best.com/list/1-50-winners/LAstrance
Bu içeriğin güncellendiği tarih 17/02/2019 17:30
Leave a Comment