Schengen vizemiz devam ediyor ve farklı deneyimler peşinde koşuyorken aklımıza düştü Sofya Ekspresi. Yapılacaklar listesi ve ulaşım planlarını hazırladık, sırt çantalarımızı aldık ve düştük yollara.
Amacımız Sofya’yı görmekten ziyade tren yolculuğunu deneyimlemekti. Başlarda yanımıza aldığımız elektrikli ışıklar, pencereye asacağımız fotoğraflar ve masaya dizeceğimiz atıştırmalıklar görsel maddelerdi ancak kompozisyonu tamamladığımızda bu olayın sadece fotoğraf ve ‘instagram’ olayı olmadığını anladık. Zira trenimiz hareket edip müziğimizi açtığımızda hepimiz bambaşka kafalara geçiş yapmıştık. Sohbet, muhabbet, müzik ve atıştırmalıklarla kompartımanımız bir anda ‘evimiz’ olmuştu. Hatta öğrenci evimiz…
Seyahat öncesi yaptığımız araştırmalar, trende yemek vagonu olmadığını söylüyor ve yiyecek içecek namına hiçbir şey dağıtılmadığının altı çiziliyordu. Bu yüzden meyve, kuruyemiş, mini sandviç gibi nevaleler alıp trene bindik biz. İyi ki de öyle yapmışız. Gece boyu ne acıktık, ne susadık. Keyfimiz de pek yerindeydi! Aşağıdaki önemli bilgiler kısmına ihtiyaç listemizin olmazsa olmazlarını yazdım. Faydalı olacağını umuyorum.
Yolculuk devam ederken, Kapıkule’deki giriş çıkış ve pasaport kontrolünden önce bir iki saat kestirmek istedik ve ikişerli olarak kompartımanlarımıza dağıldık. Yatağa uzanınca insan gerçekten uyumak istemiyor. Gökyüzü, yıldızlar, yatıyor olmana rağmen gidiyor olma halin… Hepsi birbirinden değişik deneyimler. Açık havada uyuyormuş gibi!
Yeri gelmişken pasaport kontrollerinden de bahsedeyim. Sanırım Sofya Ekspresi’nin tek kötü yanı bu. Gittiğiniz tren çok dolu ise pasaport kuyruğu uzadıkça uzuyor. Bir de trene bindikten sonra bir kez daha bilet ve pasaport kontrolü oluyor. Dolayısıyla o tatlı uyku bi’ tık bölünüyor.
Güneşin doğuşuyla uyanıp, Bulgaristan’ın yemyeşil köylerinden geçtiğinizde ise uykunuzun bölünmüş olması çok da önemli olmuyor açıkçası. Plovdiv ve Pazarcık gibi duraklardan sonra Sofya’da iniyorsunuz. Kompartıman görevlileri geldiğinizi haber verir cinsten anonslar da yapıyor zaten. Yolculuğunuz ortalama 10 saat kadar sürmüş oluyor. İndiğiniz noktadan merkeze gitmek ise 15-20 dakikanızı alıyor.
Sofya’nın simgesi desek abartmış olmayız diye düşünüyorum. 1877-1878’de Bulgarların Osmanlı’dan kurtulmasında önemli rol oynayan Rus, Bulgar, Ukrayna, Moldovya, Fin ve Romen askerinin anısına yapılan katedral, bağımsız Bulgar kilisesinin de merkezini oluşturuyor. Hemen önünde yer alan antika pazarı da görülesi.
Ruslar 1912-1914 yılları arasında, Bulgaristan sınırları dahilinde dinlerini yaşatabilmek için bu Ortodoks kilisesini yapmış. Ayinler ise hala Rusça yapılıyor. Kilise girişi ücretsiz.
Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Mimar Sinan’a yaptırılan, bir diğer adıyla Sofu Mehmet Paşa Camii (Kara Cami) olarak bilinen bu yapı şimdilerde kilise olarak kullanılıyor. Girişler ücretsiz.
Sofya’nın en meşhur caddesi. Barselona’nın La Rambla’sını andırıyor. Cadde boyunca giyim mağazaları, dondurmacılar, kafe ve restoranlar görmek mümkün. Bazı barlar yalnızca ‘drink bar’ olarak hizmet veriyor. Acıktıysanız, yemek olup olmadığını sormakta yarar var.
4. yüzyılda Romalılar tarafından Pagan tapınağı üzerine inşa edilen bu kilise, Sofya’nın en eski yapısı olma özelliği taşıyor. Osmanlı döneminde cami olarak kullanılan kiliseye giriş ücretsiz.
Banyabaşı, Sofya’nın tek camisi ve yine bir Mimar Sinan eseri. Avrupa’nın en eski camilerinden biri olma özelliği taşıyor.
Sanırım Sofya’da en sevdiğimiz yer Ulusal Tiyatro’nun bulunduğu bölgeydi. Yazılıp çizildiği gibi tiyatro binasının önünde etkinlikler yoktu ancak arka tarafındaki park inanılmaz hareketliydi. Bilhassa yerel müzisyenleri dinlemek ve çimlere uzanmak şahaneydi!
Eski Bulgar evleri ve tasarım dükkanları ile alternatif bir cadde. Dükkanlara vakit ayırmak gerek.
Fabrika Daga. Biz kahvaltımızı (canım mini sandviçler) trende yaptığımız için (iyi ki de yapmışız, Fabrika Daga’ya varana kadar açlıktan ölebilirdik) kahvaltıya gerek görmedik. Ancak kahvaltı çeşitleri ve tatlıları gördük, hiç fena değildi! Kahveleri söylemiyorum bile 🙂
Sofya’ya bir tepeden bakıp, kokteyl keyfi yapmak istiyorsanız adres Sense Rooftop Bar. İlginç kokteyller tadılmalı.
Vitosha Bulvarı’nda gözünüze kestirdiğiniz herhangi bir mekan! Biz cadde üzerindeki Samurai’de hamburger ve Kamenitza (yerel biraları) denedik. Gayet güzeldi.
Hemen herkesin şiddetle önerdiği Happy Grill! Bilhassa et çeşitleri çok iyi.
Bu içeriğin güncellendiği tarih 17/02/2019 14:58
Leave a Comment