Mimiklerini görmenin, seslerini duymanın dışında adeta kokularını alabildiğiniz, kalp atışlarını hissedebildiğiniz, yanı başınızda olduklarına inandığınız karakterlerin ustası Asghar Farhadi, gerçek insanları ve hayatın her anında yaşanabilecek, akıllara ziyan tesadüfler zincirine gerek duymayan olayları konu ediniyor.
İranlı yönetmenin belirli bir stili oluşmuş durumda; seyirciyi her filminde gizem sarmalına iten, gizemleri çözmeye çalışırken seyircinin içine dönmesine ve filmi bir anda kişisel bir düzleme çekmesine sebep olan bir tarza sahip olduğu söylenebilir.
Belirsizlikler, hiçbir sonuca varmayan durumlar, belirsizliğin içinde soru işaretini çözmek için dört dönen karakterler ve karakterlerin sancısına ortak olan, film bittiğinde bile rahat bir nefes almasına izin verilmeyen seyirci.
Farhadi’nin filmleri izleyicisine tam anlamıyla gerçek, katıksız, tüm fazlalıkları törpülenmiş ve en yalın haliyle hayatın merkeze alındığı bir sinema keyfi vaat ediyor. 2 kez “En İyi Yabancı Film Dalı”’nda Oscar kazanan Farhadi, bu ödülü iki kez kucaklamış nadir yönetmenlerden. Filmlerinde sık rastlanan temalar İran’ın sosyal yaşamına, toplumsal yapısına, adalet sistemine sert eleştiriler, kadın-erkek, çocuk-ebeveyn, arkadaş ilişkileri, tabular ve yasaklar.
2009 yılında çektiği “About Elly”, 3 çift ve bir bekar erkekten oluşan arkadaş grubunun, grubun yapı taş ve oldukça dominant bir kadın olan Sepideh’nin kızının öğretmeni Elly ile deniz kenarında kısa bir tatile gitmesiyle başlıyor. Elly, nişanlısı ile olan sorunlarından kaçmak için tatile geliyor; ancak Sepideh ve grubun geri kalan Elly ile grubun bekar erkeğini başgöz etmeye çalışıyor.
Keyifli başlayan tatil, Elly’nin kayboluşu ile bölünüyor. Elly hakkındaki bilgilerini sorgulayan grup, İran’ın sosyal tabularına çarpınca bir anda kendi aralarındaki ilişki dinamiklerini de sorgular hale geliyor.
Bir saniye bile durulmadan ilerleyen filmde, sorular arttıkça gerilim de tırmanıyor. Israrcı bir kişiliğiniz varsa filmin sonunda bu özelliğinizin törpülendiğini farkedeceksiniz, bu da filmin hiç beklemediğiniz faydalarından bir tanesi.
Fragman için tıklayın.
About Elly’nin ardından 2011 yapımı “A Separation” ile film maratonuna devam edebilirsiniz. “A Separation”, Asghar Farhadi’ye kazandırdığı “En İyi Yabancı Film” Oscar’ı ile isminin uluslararası arenalarda yankılanmasına sebep olan, hem kayda değer hiçbir olayın yaşanmadığı hem de aklınızı kurcalayacak, midenize oturup sizi rahatsız edecek çok fazla durumun olageldiği bir film.
Kızına daha iyi bir eğitim sağlayabilmek için ülkeden ayrılmak isteyen Simin, hasta babasına bakmak için ülkeden ayrılmayı reddeden Nader’i ikna edemeyince çözümü boşanmakta buluyor. Çiftin boşanabilmek için hakime dil dökmesiyle başlayan film, Nader’in babasına bakması için bulduğu bakıcı kadını hırsızlıkla suçlaması, ardından kapının dışına iteklemesiyle hızlanıyor. Kadının darp nedeniyle bebeğini kaybetmesi ve Nader’i hedef göstermesi, Nader’in, Simin’in, kızlarının ve bakıcı kadın ile ailesinin etik değerlerini sorgulayacakları uzun bir dönemece giriyor.
Berlin Film Festivali’nde de Altın Ayı’yı kazanan film, iyi bir senaryo, gerçek oyunculuk ve kusursuz yönetmenliğin nasıl bir başyapıt çıkarabileceğini gösteren iyi bir örnek.
Fragman için tıklayın.
Diğer filmlerinden farklı olarak Fransa’da çektiği “The Past”, filmlerinin büyüsünü borçlu olduğu Farsça yerine Fransızca çekildiği için daha sönük olabileceğini düşünerek izlediğim ama sonunda diğer filmlerinden daha çok çarpan bir etkiye sahip. Yıllardır ayrı yaşayan İranlı Ahmad ile Fransız Marie, Marie’nin yeniden evlenebilmesi için boşanma kağıtlarını imzalamak için bir araya gelirler.
Marie’nin ilginç bir biçimde Ahmad’a çok benzeyen sevgilisi Samir ile yaşadığı evde, Marie’nin çocukları ile kalmaya başlayan Ahmad, Marie ile büyük kızı arasındaki gerilimi azaltmaya çalışır. Samir’in karısı bilinmeyen bir nedenle intihar ettiği için komadadır, intiharın sebebi araştırılırken Marie’nin yüzeye çıkmasına izin vermediği duyguları öfke patlamalarına dönüşür.
“The Past”, sona erdiğinde Fransızca’nın ve Fransa’nın tercih edilme sebebini daha net anlayacağınız, “anlaşamama” üzerine yalın bir film.
Fragman için tıklayın.
Farhadi’nin Cannes Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” ve “En İyi Aktör” ödüllerini, aynı zamanda “En İyi Yabancı Film” Oscar ödülünü kazanan 2016 yapımı filmi “The Salesman”, yıkılan bir binaya paralel olarak yıkılan bir ilişkiyi ele alıyor. Apartmanları çökmek üzere olduğu için yeni bir eve geçen Emad ve Rana, evin film boyunca hiç görünmeyen bir önceki kiracısının erkekler ile yasak ilişkiler kuran bir kadın olduğunu öğrenirler.
Bir gece kocasının eve geldiğini düşünerek giriş kapısını açan ve banyoya giren Rana bilinmeyen bir kişi tarafından saldırıya uğrar. Saldırının boyutları film boyunca belirsizdir, çift bu konuyu açıkça konuşamaz. Rana yaşananları unutmak isterken Emad saldırganı bulup intikam almak ister. Farklı amaçlar peşindeki çifti saldırganın kimliğinin şok edici biçimde açığa çıkması ile bir yol ayrımı beklemektedir.
Fragman için tıklayın.
Asghar Farhadi’nin son filmi, 2018 yapımı “Everybody Knows” yola çıktığı İranlı oyuncular yerine popüler isimleri ve bu kez tamamen farklı bir olay yeri ve dil tercih etmesiyle göze çarpan bir film. Penelope Cruz ve Javier Bardem’in varlıklarıyla renklenen film, klasik Farhadi çizgisinde, kimin neyi ne kadar bildiğinin sürekli olarak sorgulandığı ve filmin sonunda soruların net bir biçimde cevaplanmadığı bir film.
Bir düğün için Madrid’e giden Laura, ailesi ve arkadaşlarıyla yeniden görüşmenin sevincini yaşar. Kızı Irene’in kaçırılması ve fidye istenmesiyle geçmişin sırları bir bir dökülmeye başlar.
Farhadi sinemasına biraz daha yumuşak bir giriş yapmak isteyenler için oldukça yeterli bir film denebilir.
Fragman için tıklayın.
Bu içeriğin güncellendiği tarih 12/06/2019 17:37
Leave a Comment