Abdülmecid Efendi Köşkü, 15. @istanbulbienali sürecince Ömer Koç Koleksiyonundan bir seçkiye ev sahipliği yapıyor ve kapılarını ziyaretçilere açıyor. Sergideki yapıtlar insan ve hayvan, canlı ve ölü, canavar ve melek, hareket ve durağanlık arasındaki ilişkilere odaklanıyor.
Ziyaretçi köşkten içeri adımını atar atmaz, zamanda donmuş ama buna rağmen adeta devinim halindeki bir paralel evrenle karşılaşıyor. İzleyicinin ilk gördüğü yapıt, az önce oraya düşmüş gibi, kanatlarını iki yana açmış, yerden uzanan, mermer tozundan yapılmış bir kuğu.
Daphne Right | Kuğu
Yaşanmışlıkla terk edilmişlik arasındaki gerilimi yansıtan bu kuğu, kıpırtısız bir hayaleti ve geçmiş hayatların hikayelerinden geri dönen ruhları andırıyor.
Jon Rafman | Yutan Yutuldu
Sergiyi ziyaret ederken, zaman sanki insanlardan hayvanlara ve olağan dışı varlıklara kadar herkes ve her şey için durur.
Paul Carey | Bayan Doubtfire & Patricia Piccinini | Gözlemci
“Kapı Çalana Açılır” bir sergiden ziyade bir tür tanıklık vaadediyor; bizi gördüklerimizden bir mana çıkarmaya davet ediyor. Bizi gördüklerimizden bir mana çıkarmaya davet eden, aynı zamanda görmediklerimiz üzerinden sezgilerimize hitap eden bir tanıklık.
Yapıtlardan yola çıkarak kurulabilecek bağlantılar aracılığıyla izleyecileri değişmekte olan zaman izlediğini takip etmeye çağıran sergi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şu sözlerini hatırlatıyor; “Dün bugündür aslında, değişen tek şey zamandır.”
Bu nefes kesici sergi; 12 Kasım’a kadar,
- Salı – Cuma: 14:00 – 19:00
- Cumartesi & Pazar: 11:00 – 19:00 arası görülebilir.
Yorumlar