İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun oyunlarından biri olan bu güzel eser; Dünya Savaşları sürecinde orduya radyumlu saatler üreten bir fabrikada çalışan kadın işçileri konu alıyor. Fabrika yetkililerinin sadece mola dakikalarını, daha fazla saat üretimini, saatleri (evet o zehir yayan radyumlu saatleri) önemsediği fabrikadaki işçilerin kimsenin umrunda olmadığını söylememe gerek yoktur diye düşünüyorum.
Günümüzde de işsizlik oranın da günden güne çığ gibi büyümesiyle iş arayan kimse, başvuran yüzlerce aday arasından işe kabul edilmişken haklarını, sağlığını sormaya cüret edemiyor. Çünkü biliyoruzki o işçi soruyorsa, irdeliyorsa başka bir aday pekala daha iyi çalışma koşulları talep etmeden bu işi kabul edebilir.
Nüfus / İş potansiyeli dengesizliğindeki yerlerdeki en büyük çark da bu şekilde hiç durmamak ve kendini düzenleme gereği duymadan dönmeye başlamış oluyor.
Keşke işletmeler, fabrikalar, atölyeler işçi sağlığı ve güvenliği eğitimi adı altında sırf prosedürü gerçekleştirmek için ‘şip-şak’ eğitimler verirken böyle güzel eserleri de izleyip işçilerle beraber yorumlamaya ortam hazırlayabilse…
Bu içeriğin güncellendiği tarih 27/03/2019 14:20
Leave a Comment