1979 Adana doğumluyum, Hacettepe Kimya Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra yolum tekstil ve moda sektörü ile kesişti. 15 senelik kurumsal hayattan sonra, kendi şirketimi kurdum. (bluprojects.com) ve son 2 senedir inandığım ve sevdiğim bir alan olan ‘sürdürülebilir moda’ üzerine uluslararası danışmanlık projeleri ve eğitimler vermekteyim. 9 yaşında Derin isminde harika bir kızım var. Ve (esas konumuz olan) BluCeramics’in yaratıcısıyım.
Hayır, hatta hiç yoktu. Aslında ben tam bir analitik insanımdır; hem mühendislik eğitimimden hem de uzun yıllar satış ve pazarlama alanlarında çalıştığımdan dolayı, sonuç odaklılık ve hız hayatımdaki ana unsurlardı. Estetik yanım bir yerlerde hep var olsa da, el becerime dair hiçbir işaret yoktu. 🙂 Bana 4 sene önce çamurdan ellerimle bardaklar yaratacağımı söyleseniz, inanmazdım! Yaratıcılık ve yavaşlığın anlamı, çamura ilk dokunduğum o büyülü an ile başladı.
Aslında tam bir ilk görüşte aşk hikayesi! Bir gün bir mekanda kahve içerken, bardağı incelerken buldum kendimi. Daha önce hiç ilgimi çekmemiş olan seramik, mavi zarif bir Touline Ceramics bardak ile hayatıma girmiş oldu. Sonrasında Tülin’in ürünleriyle ve kendisi ile tanıştım, merakımı takip ederek ve uzun uğraşlar sonucu Tülin’i ders vermeye ikna edebildimJ Atölyede geçen uzun aylarda, çamura dokundukça ve şekillendirmeyi keşfetmeye başladıkça, hayatım da dönüşmeye ve şekillenmeye başladı; çamur bana yavaşlığın, sonucun değil de sürecin tadını çıkarmanın, el emeğinin ve sabrın derslerini vermekteydi.
BluCeramics markası ise, yaptığım denemeleri ve ürünleri paylaşma isteğim ve bunu da hikayesi ile yapma arzumla doğdu. İnstagram paylaşmak için harika bir ortam, seramik yolculuğuma eşlik eden birçok yeni arkadaş edinmiş oldum.
Bir süre sonra seramiğin bir heves değil, hayatımın kalıcı bir parçası olduğuna emin oldum ve evimin bir köşesini atölyeye dönüştürdüm; bu bana geniş vakitlerde, kimi zaman geceler boyunca denemeler yapma imkanı verdi. Yine de kolektif atölyelerdeki grup çalışmalarını hala özlüyorum ve arada katılmaya devam ediyorum.
Seramiğin uzun ve takip isteyen bir yaratma süreci var, bu anlamda atölyemin yaşam alanımda olması bana avantaj sağladı.
Ben elle şekillendirme ve döküm teknikleri kullanıyorum. Tüm döküm ürünler kendi kalıplarımdan; yani ilk aşama alçı kalıbı hazırlamak. Kalıbın tutması, kuruması ve döküme hazır hale gelmesi 2 haftayı bulabiliyor. Sonrasında döküm işlemiyle ilk aşama olan, ürünler ortaya çıkıyor; çok narin ve kırılgan olduklarından, yoğun bir dikkatle sünger ve malzeme yardımı ile pürüzsüzleştirmek gerekiyor. Eğer bu aşamayı kırmadan aşabilirseniz, ilk pişirim yapılarak (1000 -1300 °C’ lerde yaklaşık 15-20 saat kadar pişiyor) Bisküvi dediğimiz ürün haline dönüşüyor. Ardından renklendirme aşaması geliyor; bu cam tozlarından yapılmış özel boyalar olan SIR ’larla yapılıyor. Ben tümüyle el boyama çalışıyorum; ki fırça izleriyle dolu el yapımı hissini korumayı çok seviyorum. Nihai ürün, yine 1000 °C üzeri derecelerde 20 saatlik 2. Pişirim sonucunda ortaya çıkıyor. Tüm bu süreç yakın takip, hassas dokunuşlar, bolca sabır ve tabii sevgi içeriyor. Bazen haftalarca uğraştığınız bir fırın dolusu ürün kırık çıkabiliyor, seramiğin bu başına buyruk ve öğretici halini seviyorum 🙂
Her biri bunca emekle üretildiğinden, ürünlerimin hangi kanalla ve kimlere ulaştığını da çok önemsiyorum ki bu zincirin son ve en keyifli halkası oluyor. Blu Ceramics bir bardaktan keyifle kahvesini içen birini gördüğümde, tüm bu emeğe değiyor.
Çok fazla adet üretemediğimden satış kanallarım oldukça az aslında; @slowpublicistanbul ‘da ürünlerimi bulabilirsiniz. Burası hem bana ilk inanan mekan olduğu için hem de el emeğine verdiği değer ve yaklaşımı sebebiyle benim için çok değerli. Benden direk sipariş ederek de ürünlerime ulaşmak mümkün. Ayrıca kendime yakın hissettiğim bazı marka ve mekanlarla ortak projeler yaptık, @miskfloralcafe ile yaptığımız mum projesi çok keyifli idi. Pek değerli mahalle kahvecimiz olan @yasemintuncel cafe’de, onlara özel hazırladığım ürünlerimi görmek bana apayrı bir haz vermiştir.
İsveçli bir jeanswear markası olan @nudiejeans ile de indigo temalı kapsül seramik koleksiyonu hazırladım; ürünlerimin Japonya Ingiltere Hollanda Avustralya gibi ülkelerde yer alması ve birçok kişiye ulaşabilmek gerçekten harikaydı!
Doğa en büyük ilham kaynağım, sadece seramiğe dair değil aslında hayatıma ve profesyonel işime dair de en büyük ilham kaynağım diyebilirim. Atölyem ve evim Kemerburgaz’da, ormanda çok vakit geçiriyoruz ve doğanın nasıl da mucizelerle dolu olduğuna hep şaşırıyorum.
Bazen kızım Derin’le beraber çalışıyoruz; çocukların o doğal yaklaşımları öyle ilham dolu ki, izliyor ve ondan çok şey öğreniyorum : )
Seramiğin sürprizlerle dolu kendi süreci de başlı başına ilham kaynağı; istemeden ortaya çıkan renk ve dokular hedeflenenden daha güzel olabiliyor.
Ayrıca işim gereği çok seyahat ettiğimden bu da beni çok besliyor; Hindistan’daki renkler, İsveç’in sadeliği, Akdeniz şehirlerinin maksimalist tarzı, değişik bitkiler ve mimari dokular…Seyahatlerimde mutlaka yerel seramikçilerin atölyelerini gezmeye vakit ayırıyorum, hayatıma farklı bakış açıları ve yeni seramikçi arkadaşlar katıyor.
Yakın zamanda Lizbon’u gezdim ve kalbim oradaki Azulejos ‘larda (binaları kaplayan seramik çiniler) kaldı.
Ama temelde kendimi en yakın hissettiğim kültür olan İskandinav tarzı, BluCeramics’teki öne çıkan sadeliğin kökeni…
Seramik benim için kendimi ifade aracı ve hayatımda akışa bırakabildiğim nadir alanlardan biri… Bu şekliyle hayatımda yer etmeye devam etmesini istiyorum. Aslında büyük planlarım, büyüme hedeflerim veya satış hayallerim yok. Deneme ve yanılmalarla, keşiflerle bu yolculuğuma devam ediyor olmak istiyorum.
Çevremde tanıdığım veya tanımadığım, bu yolculuğuma eşlik eden kişileri çok önemsiyorum; daha da anlam katıyorlar. Ürünlerimin güzel sofra ve ortamlarda keyifle kullanılmaya devam etmesini diliyorum.
Bazı hayranlık duyduğum markalar var, onlarla beraber ve onlar için koleksiyon yaratma hayalleri kuruyorum.
Kusurluluğa övgü, sadelik ve emek.
Bu içeriğin güncellendiği tarih 24/02/2019 20:55
Leave a Comment