Sinema

Kaçırmış olabileceğiniz Filmekimi Seçkileri, Peki ne izlemeli ?

2002 yılında Emek Sineması’nda başladığı macerasına 17 yılda Eskişehir, Trabzon, Diyarbakır, Gaziantep, Edirne ve Bursa gibi şehirleri de dahil ederek büyüyen Filmekimi; bu yıl İKSV ve TV+ işbirliğiyle gerçekleşiyor.

Filmekimi 2019 ’da Ne İzlemeli? – The Lodge

63 filmden oluşan ve hemen her türün yakın takipçisini memnun edebilecek zengin programa sahip filmekimi festivali 2019 yılında 4-13 Ekim İstanbul, 11-15 Ekim Ankara, 18-22 Ekim tarihleri arasında ise İzmir’de 18. kez sinefilleri ağırlamaya hazırlanıyor.

Filmekimi 2019 ’da Ne İzlemeli? – Joker

İçerik olarak istikrarlı bir şekilde üstüne koymayı başaran Filmekimi, bu yıl da programında Cannes ve Venedik başta olmak üzere; Toronto ve Sundance gibi önemli festivallerden ödülle dönen, eleştirmenlerden olumlu yorumlar aldığı gibi tartışmalara da sebep olan ve izleyicilerin dikkatini çeken filmlere yer veriyor.

The Art of Self Defense

Bu yapımlar dışında birçok ülkenin “En İyi Yabancı Film” Oscar adaylarını da programına ekleyerek meraklılarına alternatif sunuyor.

Filmekimi 2019 ’da Ne İzlemeli? – Nimic

7. sanata gönül verenler; başka hayatları ziyaret etmeye, farklı düşüncelerle çatışmaya, gizemli dünyalara bi’ bakıp çıkmaya, yolunu kaybeden ya da yola yeni çıkanlara eşlik etmeye, 2 saat önce varlığından dahi haberdar olmadığın bir yere seyahat planları yapmaya hazırsanız; Filmekimi başlıyor.

Filmekimi 2019 ’da Ne İzlemeli? – Mutlu Yıllar

Bilet bulabilirseniz festival kapsamında ya da sonrasında kendi imkanlarınızla Filmekimi’nden film önerilerilerini aşağıya bırakıyorum;

 

Dolor y Gloria – Pain and Glory

Pedro Almodovar

Hem eleştirmenlerden hem de izleyiciler tarafından çok beğenilen ve muhteşem geri dönüşler alan Dolor y Gloria, şimdiden Pedro Almodovar’ın son baş yapıtı oldu bile. Usta yönetmenin kendi hayatından esinlenerek kaleme alıp yönettiği ve uzun yıllardır birlikte çalıştığı oyunculardan Antonio Banderas’ın üstün performansıyla aktöre Cannes’da “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü getiren 112 dakikalık film, listenin başında yer alıyor.

 

Matthias and Maxime

Xavier Dolan

Sinemanın dahi çocuğu Xavier Dolan’ın son filmiyle izleyinleri bir kez daha kafasında soru işaretleriyle salondan ayrılmalarına sebep olacak bir filme imza attığı söyleniyor. “Ben Kimim?” Dolan, Matthias ve Maxime isimli iki çok yakın arkadaşın birlikte oynadıkları kısa filmde sahne gereği öpüşmelerinin ardından aralarında yaşanan gerginlik ve çatışmalar etrafında, erkekler arasındaki dostluk, yakınlık, cinsel belirsizlik gibi konuları mercek altına alıyor.

 

Jojo Rabbit

Taiki Waititi

Thor: Ragnarok, We Do We Do In Shadows ve Boy gibi birbirinden bağımsız gibi görünse de kendine has mizah tarzıyla öne çıkan filmlerin; nevi şahsına münhasır Yeni Zelandalı yönetmeni Taiki Waititi; prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yapan ve tartışmaları da beraberinde getiren komedi türündeki son filmi Jojo Rabbit ile festivale konuk oluyor. Jojo, tek arkadaşı hayali bir Adolf Hitler olan küçük bir çocuk. Hitler’i olduğundan çok daha farklı hayal eden ve gerçekleri annesinin evin çatısında sakladığı Yahudi bir kız vesilesiyle öğrenen küçük Jojo, yüzleşmek zorunda kaldığı ırkçılıkla kendince bir savaşa giriyor.

 

Gisaengchung / Parasite

Bong Joon-Ho

Güney Kore’de tüm gişe rekorlarını kırarak Temmuz’da 10 milyon izleyiciyi aşan Gisaengchung, Altın Palmiye kazanan ilk kore filmi olma özelliğini taşıyor. Gwoemul (the host), Salinui Chueok (memories of murder) Snowpiercer ve Okja gibi filmleriyle tanıdığımız Joon-Ho Bong son filmiyle birbirinden derin farklarla ayrılan Park ve Kim ailelerinin hikayesini beyaz perdeye taşıyor. Neredeyse sefalet içinde yaşayan Kim ailesinin fertleri gerçek kimliklerini saklayarak birer birer, zenginlikleri sınır tanımayan Park ailesinin hizmetine giriyor ve trajikomik olaylar ardı ardına gerçekleşiyor.

 

Nimic

Yorgos Lanthimos

The Lobster, Dogtooth ve The Killing Of A Secret Deer gibi filmleriyle şüphesiz son yılların en çarpıcı yönetmenlerinden biri olmayı başaran Yorgos Lanthimos imzası taşıyan Nimic 11 dakikalık bir kısa film. Başrolünde usta oyuncu Matt Dillion’u gördüğümüz yapımda, bir çellistin metroda bir yabancıyla tanışmasının ardından gelişen beklenmedik bir dizi olayı izliyoruz.

 

And Then We Danced

Levan Akın

Gürcistan asıllı İsveçli yönetmen Levan Akın’ın Gürcistan’daki çekimleri büyük bir gizlilikle yürüttüğü, prömiyerini Cannes’da yapan ve hem izleyenler hem de eleştirmenlerden tarafından oldukça beğenilen filmi And Then We Danced kendisini ve arzularını keşfeden genç bir erkeği beyaz perdeye taşıyor.

Yetenekli dansçı Merab, baskıcı bir toplumda hem aşkı keşfediyor hem de kendini ve cinselliğini buluyor. Film ayrıca Abba’dan Robyn’e ve Gürcü halk melodilerini uzanan bir müzik şöleni sunarken dans sahneleriyle de bir o kadar hareketli ancak duygusal ve dokunaklı bir büyüme hikayesi anlatıyor.

 

Bacurau

Kleber Mendonça Filho, Juliano Dornelles

Cannes Jüri Ödülü, Lima En İyi Film / Yönetmen ve Eleştirmenler Ödülü ve Münih En İyi Uluslararası Film dahil bu sene birçok ödül kazanan Bacurau Brezilya’ya seyahat eden bir film yapımcısı üzerinden yakın gelecekte ülkenin kırsalında köylerinin resmi haritalardan silinmiş olduğunu fark eden anaerkil düzene alışık bir köy halkının her geçen dakika yükselen gerilimini beyazperdeye taşıyor.

 

Marriage Story

Noah Baumbach

Frances Ha ve The Squid and The Whale gibi filmleriyle kendi hayran kitlesini yaratmayı başaran Noah Baumbach’in, prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan son filmi Marriage Story bir yönetmen ve aktristin dağılan evliliğini komedi ve dram unsurlarını harmanlayarak izleyenlere sunuyor. Netflix yapımı olan filmde Scarlett Johansson ve Adam Driver başrolleri paylaşırken birçok dizi ve filmden tanıdığımız Laura Dern, Alan Alda ve Ray Liotta da yer alıyor.

 

The Art Of Self Defence

Riley Stearns

Ürkek bir muhasebeci olan Casey’nin bir gece motosikletli bir çete tarafından kıstırılıp dövülerek soyulmasının ardından dahil olduğu karate dünyasında geçen kara komedi tarzındaki film maço kültürünü absürt noktalara uçuran alfa erkekler, biraderler ve egzersizlerle dolu; ter kokulu ve sıra dışı komedi olarak öne çıkıyor. Başrollerinde Jesse Eisenberg, Imogen Poots’un oynadığı yapım “yumruklarla tekme, ayaklarla yumruk atmanın önemini” anlatılıyor.

 

Little Joe

Jessica Hausner

Fransız yönetmen Jessica Hausner’ın filmin başrolü Emily Beecham’a Cannes’da “En İyi Kadın Oyuncu” ödülününü kazandıran son filmi Little Joe; antidepresan salgılayarak insanları mutlu eden, genetiği oynanmış kırmızı bir çiçeği ve aynı isimli deneyi konu alıyor.

Bilimkurgu, dram, gerilim türleri sınırlarında gezen yapım, etkileyici renk paleti, güçlü sound editi ve sanat tasarımıyla öne çıkıyor.

 

The Staggering Girl

Luca Guadagnino

A Bigger Splash, Call Me By Your Name ve ardından Suspiria ile hayran kitlesini genişleten İtalyan yönetmen Luca Guadagnino’nun Cannes’da dünya prömiyerini yapan en yeni filmi The Staggering Girl, 35 dakikalık bir kısa film. İtalyan moda ve tasarım markası Valentino’nun kıyafetlerinden esinlenen film özellikle görsel dünyasıyla dikkat çekiyor.

Julianne Moore ve Mia Goth’tan Alba Rochrwacher’e müthiş oyuncu kadrosunu bir araya getiren yapım, çağrışımlar ve anılardan yararlanıyor ve bir anneyle kızının ilişkisini Roma’yla New York ve geçmişle günümüz arasında gidip gelerek inceliyor.

 

The Lodge – Dağ Evi

Veronika Franz & Severin Fiala

Goodnight Mommy ile aile gerilimi türüne yepyeni bir soluk getirerek ürkütücü bir alan açan yönetmen ikili Veronika Franz ile Severin Fiala, bu yıl festivale yeni bir aile trajedisiyle konuk oluyorlar. Prömiyerini Sundance’ta yapan ve iki çocuk ve müstakbel üvey annelerinin tipi yüzünden bir dağ kulübesinde mahsur kalmarıyla gelişen olayları gözler önüne seren The Lodge, psikolojik gerilimin yavaşça yükseldiği, beklenmedik sürprizler ve huzursuz edici atmosferiyle aile sırları, belirsizlikler, kindar çocukların yer aldığı, doğaüstüne de göz kırpan, nefes kesici bir gerilim filmi olarak öne çıkıyor.

 

Vivarium

Lorcan Finnegan

2016’da Without Name ile beyazperdeye adım atan reklam yönetmeni Lorcan Finnegan, bu sefer bir banliyo hayatı taşlamasıyla festivale konuk oluyor. Finnegan’ın “gizemli, komik, üzücü ve ürkütücü bir kâbus” olarak tanımladığı filmde yeni evli ve bir o kadar bahtsız çiftimiz Gemma ve Tom’un, emlakçının onları götürdüğü ilk evde, emlakçı tarafından verilen tuhaf bir bebekle Twilight ile Black Mirror arasında bir yerde mahsur kalmasını izliyoruz.

 

Hayallerin Peşinde / The Peanut Butter Falcon

Mike Schwartz, Tyler Nilson

Mike Schwartz ve Tyler Nilson imzalı yol, dram ve komedi türlerindeki film prömiyerini Sxsw Film Festivali’nde yaptı ve izeyici ödülünü kazandı.

Filmin kahramanı; başrolü Shia LaBeouf ile paylaşan ve kendini canlandıran Down sendromlu Zack Gottsagen. Zak, profesyonel Amerikan güreşçisi eğitimi almak için özel bakım evinden kaçar. Karşılaştığı kanun kaçağı Tyler’la yol boyu balık tutar, içki içer, sohbet eder, yakınlaşır ve ikili peşlerindekilerden uzak kalmaya çalışırlar. Filmde ikiliye Dakota Johnson ve John Hawkes gibi isimler de eşlik ediyor.

 

IRIS: Justice’ten Bir Uzay Operası / IRIS: A Space Opera by Justice

André Chemetoff, Armand Beraud

Uzay operalarından esinlenen bu konsere hazır mısınız? İlk gösterimini Sxsw Film Festivali’nde yapan, bugüne kadar gerçekleştirilen en muhteşem elektronik müzik etkinliği olarak bahsedilen konserin André Chemetoff ve Armand Beraud imzalı filmi festivalin kaçırılmamsı gereken yapımlarından.

Fansız duo Justice, 2017-2018 Woman Worldwide dünya turnelerinin ardından konser kayıtlarını üzerlerinden geçerek aynı adlı bir albüme dönüştürdü. 29 Ağustos’tan beri dünyanın farklı kentlerinde izleyiciyle buluşan yapım bu şarkıların “boş ve görünmez bir mekânda” olağanüstü bir prodüksiyon kalitesi ve göz alıcı efektlerle birlikte yeni bir performansı sinema perdesine taşıyor.

Bu içeriğin güncellendiği tarih 02/11/2020 23:05

Leave a Comment
Paylaş
Neyzen Tevfik Savrın