Seyahat

İstanbul’a Övgü Rotaları: Beyoğlu Tünel ve Çevresi

İstanbul’da zaman yolculuğuna çıkacak olsam, şüphesiz bu yolculuğu Beyoğlu’nun farklı dönemlerinde gerçekleştirmek isterdim. Eski dönemlerin fötr, borsalino şapkalı, fularlı, etekleri uçuşan, bakımlı ve şık insanlarını bir arada görmek, tabela ve dükkân isimlerinde yer yer Fransa’ya ışınlanmak, bir sokak kahvesinde duraklayıp Ara Güler’le sohbet etmek, Hazzopulo Pasajı’nda rengarenk ipek kumaşlar seçip sonra Ara Güler’in babasının pasajdaki dükkanından mis gibi kokan kremler almak için.

Belki bu yolculukta bir kahve eşliğinde Orhan Veli ve Sait Faik’le Markiz’de oturabilir, Lebon’da Demiz Özlü’yle varoluşçuluk üzerine sohbetler edebilir, Kallavi Sokak’ta yer alan Maya Galerisi’nin üst katına giderek Yıldız Moran’ın fotoğraf stüdyosunu ziyaret edebilirdim.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi

Okuduğum ve dinlediğim hikayeleriyle Beyoğlu’nun en büyük yaşanmışlıklarını, kendi hayallerimde de şekillendirerek oluşturduğum rotalarımda bu kez Tünel’den başlayarak kısa bir gezintiye çıkıyoruz. Bir yandan sokakları adım adım ezberimize kazırken, bir yandan da dünün bugününe ilham olmuş tüm isimleri anmak için güzel bir sebebimiz oluyor.

***Bu tur yürüyerek, yaklaşık 15-20 dk.’da tamamlanıyor. (1 km)

 

Tünel’den Adım Adım

Tünel Meydanı’ndan, günün erken saatlerinde başlıyorum yürümeye. Ellerinde kameralarıyla gruplar halinde geçen Asyalı turistler, dükkân ve mekanlara mallar taşıyan yük kamyonları, tramvay durağında bekleyen şapkalı ve bastonlu Beyoğlu beyefendileri… İçlerinden biri soruyor: “Gecikti gibi sanki, kaçta gelecekti bir sonraki?” Nihayet çan sesleri duyuluyor; bu semte en çok yakışan renklerden biri olan kırmızılar içinde, cıvıltılı kalabalığın arasından görünüyor tramvay. Durakta bir hareketlenme başlıyor ve kalabalık yerini yeniden sessizliğe bırakıyor.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi | Tünel Pasajı

Başımı kaldırıp baktığımda, Tünel Meydanı’nın en etkileyici binalarından biri olan Tünel Pasajı ile karşılaşıyorum. “Eğer avukat olsam, bürom kesin burada olurdu…” diye içimden geçirerek. Diğer adı Asmalımescit Pasajı olan binanın yapım tarihi 1886. Döneminde varlıklı Musevi ailelerin yaşadığı üç bloklu binada, şimdilerde iş yerleri yer alıyor. Geçidin içinde ise yan yana sıralanmış mekanlar. Kışın pasajın içinden geçerken üzerime sanki tepeden ışıkların yağdığı, o loş ve masalsı görünümü şimdilerde daha yalın bir halde.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi | Kohen Kitap Evi

Pasajın ucuna kadar yürüyüp, buranın en eski sakini ve değişmeyen yüzü Kohen Kitabevi’ne geliyorum.  İlk adıyla Kohen Hemşireler Kitabevi olan sahaf, 1918’de Mazalto ve Eliza adında iki kız kardeş tarafından kurulmuş. Birkaç kez yer değiştirmenin ardından bugünkü yerine taşınan kitabevi, kız kardeşlerin dükkânı bırakmasından sonra Sapan ailesine devredilmiş. Özellikle tarihi kitaplar, gravürler, moda dergi ve katalogları bulunabilen kitabevinin önündeki masalarına kurulup bir kahve eşliğinde, tek gidişlik hayali bir biletle bu pasajın 20. Yüzyıl ortalarına dönmek mümkün.

 

İstiklal Caddesi’nde İstanbul Hatırası

Tekrar İstiklal Caddesi’ne çıktığımda, içinde biraz “keşke” barındıran ve o eski haliyle kalabilseydi dedirten bir adresin önüne geliyorum bu defa. Her seferinde içim biraz buruk olarak, vitrininden içeriye baktığım, duvarında asılı harika seramik panolarıyla Markiz Pastanesi. Şimdilerde kapılarını kapamış olan pastanenin, geçmişi aslında çok renkli bir döneme tanıklık ediyor.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi | Markiz Pastanesi

Pastane ilk olarak Kosti Litopulos’a ait. Fakat sahibi mekânı kapatıp, 1942 yılında Avedis Ohanyan Çakıroğlu’na devrediyor. Pastanenin yeni sahibi, sıkça Paris’e gidip geldiğinden özellikle Fransız çikolatalarından tattırmak istiyor gelen müşterilere. Bu yüzden de adını en ünlü Fransız çikolatası olan “Markiz” koyuyor. Çikolatalar dışında, moka kahvesinin, lezzetli çay çeşitlerinin ve üst katında restoran yemeklerinin olduğu uğrak bir mekân haline geliyor zamanla.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi | Markiz Pastanesi

Duvarlarına asılı Fransız seramik sanatçısı Arnoux’nun art nouveau tarzındaki Le Printemps (bahar) ve L’automne (sonbahar) panolarına bakarken tarihi boyunca bu pastanede vakit geçirmiş Yahya Kemal Beyatlı, Orhan Veli Kanık, Sait Faik Abasıyanık gibi isimleri de anıyor ve pastanenin kısa zamanda yeniden hayata kavuşmasını umuyorum.

Markiz’in hemen yanında ise Passage Orientale yer alıyor. Tepede yazılı bu ismi okuyabilmek için iyice yaklaşıyorum pasaj girişine. Onun da kaderi Markiz’den farksız, kapıları kilitli. 1840’larda açılan bu “şark pasajı” ofis ve dükkanlara ev sahipliği yapıyormuş. Tarihte önem taşıyan yerini ise, 1901 yılında Pera Salonu galerisinde Alexandre Vallaury (Osmanlı Bankası-Salt Galata, Pera Palace Oteli, İstanbul Arkeoloji Müzesi binası mimarı) küratörlüğünde açılan ilk resim ve heykel sergisine borçlu.

 

Edouard Lebon’a Sevgilerle

Bir çay-pasta molası için, günümüzde de kapıları açık olan Lebon Pastanesi’ne oturuyorum. Burası aslında 19. Yüzyıl ortalarında, az önce bahsettiğim Markiz’in yerinde yer alıyor. Fransız elçisinin ve sarayın en gözde pastacısı Edouard Lebon’un pastalarını yemek için gelenlerle kısa zamanda dolup taşıyor. Şimdilerde, tabii ki pastacı Edouard’ın tatlarını aynı şekilde aramak abes kaçar ama meşhur rokokosundan yiyerek ve yazarların buluşup, edebiyata dair sohbetler ettiği o günleri hayal ederek, önümdeki pencere ardından akıp giden görüntüleri izliyorum.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi | Lebon Pastanesi

Lebon, artık edebiyat buluşmalarının yapıldığı ya da Orient Express treninden atlayıp koşarak pasta yemeye gelen romantiklerin uğradığı bir yer olmasa da, benim için giriş kısmına oturup İstiklal’i seyretmek için en güzel yerlerden. Ve daima “Chez Lebon, tout es bon!” – yani “Lebon’da her şey güzel”.

 

Beyoğlu’nun Yaşayan Pasajı

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi | Suriye Pasajı

İlerleyen saatlerde git gide kalabalıklaşan İstiklal Caddesi’nde kısa bir yürüyüşle Suriye Pasajı’na geliyorum. Yolun ortasında karşılaştığım tramvay iyice dolmuş, hatta kuyruğuna asılmış giden çocuklarıyla tipik bir Beyoğlu resmini oluşturuyor. 1908’de Suriyeli Abut ailesi tarafından yaptırılan pasajın dükkân, ofis ve konutları arasında geziniyorum.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi | Suriye Pasajı

Geçmiş yıllarda meşhur gazete Journal de Stamboul’un, pul koleksiyoncuları derneğinin, Ses Film Stüdyosu ve Galatasaraylılar Derneği’nin bulunduğu binanın üst katlarına çıkıp, pasaja girip çıkanları bir de buradan, saksılar dizili pencereler arasından izliyorum. Esnaf çaylarının her katı dolaştığı, büroların zillerinin bir bir çaldığı, dükkan sahiplerinin sohbetlerinin yankılandığı hareketli saatler başlıyor.

 

Kallavi’de Bir Zanaatkar: Celalettin Benli Ismarlama Gömlek

Biraz ileride, Beyoğlu’nun en özel sokaklarından biri olan Kallavi Sokak’tayım bu kez. Birkaç yıl önce, bu sokak üzerinde yer alan Fıccın isimli restoranı ararken tesadüfen bir gömlekçi görmüş, nostaljik fontlu tabelasında yazan ismini hafızama kazımıştım: Celalettin Benli – Ismarlama Gömlek. Seneler sonra bugün, kapısını çaldığımda dükkan sahibi Celalettin Bey, elindeki makası bir kenara bırakıp tatlı gülümsemesiyle beni karşılıyor. Kendisini, küçük yaşlarda bu işin içinde bulmuş.  O günden bu yana, kişiye özel (ısmarlama) gömlekleri ile ismini duyurmuş; 6 cumhurbaşkanına gömlekler dikmiş bir emektar.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi | Celalettin Benli

Dükkanın ahşap rafları arasında sıralanmış pastel tonlardaki gömlek kumaşlarını eline alıp, mesleğini anlatırken ustanın gözleri gülüyor. “İyi ki onun gibi isimler var bu şehirde.” diye geçiriyorum içimden. Rum ustasından devraldığı bu beceriyi ve mekanını büyük bir emek ve özveriyle bugünlere kadar getirmiş. İlk zamanlar Hazzopulo Pasajı içinde yer alan bu dükkan, o zamanlar Ara Güler’in babasının ıtriyat dükkanına da komşuymuş. Yıllar sonra şimdiki yerine, Kallavi Sokak’a taşınmış. Dile kolay, 60 seneyi aşkın bir süredir Beyoğlu’nun havasını soluyor Celalettin Bey. Bir yandan da anlatıyor “50’lerde bir tane kravatsız, şapkasız veya ütüsüz gömlekli bir bey göremezdiniz caddede. O günlerde giyime kuşama çok özen gösterilirdi” diye.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi | Celalettin Benli

Seçtiğiniz pamuk kumaşlar, kalıbınıza göre ölçülendirip, hazır kalıp kullanılmadan dikiliyor. Kumaş tipine göre farklı fiyat skalaları var. Ortalama bir hafta içinde de teslim ediliyor. Zamanın, bizim tanıklık edemediğimiz ama uzaktan da olsa sevdiğimiz o zaman dilimine ait; kendi ruhuyla kalabilmeyi başarmış bu gömlek mağazasına geldiğim için, en çok da Celalettin Bey’in hoş sohbeti sırasında mutlu oluyorum.

 

Anıların İzinden: Kallavi Sokak

İstanbul’a Övgü Rotaları: Taksim Tünel ve Çevresi | Kallavi Sokak

Kallavi Sokak’ın, Büyük Londra Oteli’ne çıkan sonuna kadar gidip, 1950’lerin çağdaş sanat yuvası; Maya Galerisi’nin olduğu binayı arasa da gözlerim, biliyorum ki nice sanatçıya ev sahipliği yapmış olan o galeri ve bina artık yerinde değil. İstiklal Caddesi yönüne doğru döndüğümde, aynı sokakta biraz ötede, bütün zarifliğiyle duran Leon Apartmanı çıkıyor karşıma.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Beyoğlu Tünel ve Çevresi | Leon Apartmanı

İnce detayları, heykel başları ve apartman girişinin güzelliğinde bir kez daha kayboluyorum. Benim görmek istediğim Beyoğlu işte tam olarak bu detaylarda yaşıyor.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Beyoğlu Tünel ve Çevresi | Leon Apartmanı

 

Meyhanelerin ve Yazarların Evi: Asmalımescit

İstanbul’a Övgü Rotaları: Beyoğlu Tünel ve Çevresi | Asmalımescit

Günün ilerleyen saatlerinde akşamüstü rakısının en çok yakıştığı yerlerden birine; Asmalımescit Mahallesi’ndeki Yakup’a geliyorum. Burada yenen mezelerin tadı bir yana, yıllardır değişmeyen duvarlarındaki resimler ve ortamıyla daima özel kalacak yerlerden biri bu meyhane.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Beyoğlu Tünel ve Çevresi | Yakup Meyhane

40 yıllık tarihinde, birçok yazar, şair, tiyatrocuyla beraber yaş alan meyhanede günü sonlandırmanın anlamı benim için başka, çünkü burada bir zamanlar Cemal Süreya, Edip Cansever, Turgut Uyar, Özdemir Asaf gibi isimler rakı kadehlerini tokuşturmuşlar. Şimdi onların masalarında, onlarsız ama onların arasında gibi olmak, belki de bu eski meyhaneleri en değerli kılan hislerden.

Not: Alternatif öneri arayanlara diğer tavsiyem, yine uzun yıllardır hayatına devam eden Refik Meyhanesi.

Eskiden tamirciler ve antikacılar sokağı olan Asmalımescit Mahallesi’nde Yakup’un biraz gerisinde yer alan Atlas Apartmanı da bu rotanın olmazsa olmaz en özel noktalarından biri. Şimdilerde “Şimdi Kafe’nin” yer aldığı bölümde, 30’lu yıllarda Tunalı Meyhanesi yer alıyor. Bu meyhanede Sait Faik ve Fikret Adil’in vakit geçirdiğini bilmek bu apartmanı benim için daha güzel kılıyor.

Not: Fikret Adil’in 1933 yılında çıkardığı Asmalımescit 74: Bohem Hayatı kitabında bu sokağın o dönemki yaşantısından söz ediliyor.

Rotayı sonlandırırken, “Nasıl hala bu kadar çok sevebiliyorsun Beyoğlu’nu?” sorusuna istemsizce yanıtlar buluyorum günün içinden. Anılarda yaşayan ya da tüm güzellikleriyle hala ayakta kalan bütün mekanlarıyla, hikayeleriyle ve sevdiğim yazarların hayatlarını geçirdikleri köşeleriyle, bu sokaklar daima hatırlanıp, sevilmeyi hakkediyor.

İstanbul’a Övgü Rotaları: Beyoğlu Tünel ve Çevresi | Rota Haritası

Rota Adresleri:

  • Kohen Kitabevi: Asmalı Mescit Mah., Tünel Geçidi (Pasajı). 2/A
  • Lebon Pastanesi: İstiklal Cad. 231-A
  • Markiz Pastanesi: İstiklal Cad. No: 362
    *Pastane artık hizmet vermiyor.
    Penceresine yaklaşıp, içerideki seramik panoları inceleyin.
  • Suriye Pasajı: İstiklal Cad. No 166
  • Celalettin Benli Ismarlama Gömlek: Asmalımescit Mah. Kallavi Sok. No:6B
  • Yakup Meyhane: Asmalı Mescit Mah., Asmalı Mescit Cad. 21/B
  • Refik Meyhane: Asmalı Mescit Mah., Sofyalı Sok. No:6
  • Atlas Apartmanı: Mescit Mah., Asmalı Mescit Sok. No:5

Bu içeriğin güncellendiği tarih 19/03/2019 20:30

Leave a Comment
Paylaş
Deniz Yılmaz Akman