Karasal iklimin sebep olduğu çöl sıcaklarının uzaklaşması ile Eylül ve Ekim ayları Kapadokya’yı ziyaret etmek için en uygun zaman! Tabii her mevsimin ayrı bir güzelliği olduğunu unutmamak gerek.
Tüm heybetiyle her açınızda yer alan Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılması ile oluşan bu bölgede Nevşehir öne çıkıyor. Uçakla ya da arabayla buraya ulaşabilirsiniz. Nevşehir’e uçak ile direkt uçuş gerçekleştirebilir ve yarım saat içerisinde şehir merkezine ulaşabilirsiniz. İkinci alternatif olarak ise Kayseri’ye uçakla vardıktan sonra araç kiralayarak yola devam edebilirsiniz.
Kapadokya’ya nasıl ulaşırsanız ulaşın, gezeceğiniz yerlere rahat ulaşım gerçekleştirebilmeniz için mutlaka arabaya ihtiyacınız oluyor. Mesafeler çok yakın olmadığı ve görülecek birçok yer olduğu için araba önemli bir unsur oluyor. Biz arabamızla gitmedik. Taksi ve otelimizden istediğimiz özel araç ile ulaşımlarımızı gerçekleştirdik. Tabii, arabanızla olmanız ya da araç kiralamanız; saydığım iki alternatife oranla sizin için daha ekonomik olacaktır. Pişman olmadık değil. 🙂
Konaklama için Museum Hotel’i tercih ettik. Otel Kapadokya’nın en görkemli ve yüksek noktası olan Uçhisar Kale’sinin yamacında yer alıyor. Türkiye’nin tek Relais & Chateaux ünvanlı oteli olan Museum Hotel; sanatsal ve tarihi bir yapıya sahip. Otelde; Selçuklu, Bizans, Roma ve Hitit dönemlerini kapsayan çok geniş bir antika koleksiyonu var. Her bir oda farklı bir konseptle dizayn edilmiş ve bu nadide eserler tüm odalarda yaşama dahil oluyor. Bu olaya kısaca “ Yaşayan Müze” diyebiliriz. Museum Hotel, konaklayan misafirlerine; bu tecrübeyi yaşatmayı planlamış.
Oda ve suitlerin birçok bölümü, açık alanların hepsi eşsiz bir manzaraya bakıyor. Göreme, Aşk ve Güvercinlik Vadi’si, Kızıl Vadi, Avanos ve Erciyes Dağı’nı kuşbakışı olarak otelden izleme imkanına sahipsiniz. Onlarca yıllık mağara ve taş evlerden oluşan Museum Hotel’de geceleri rahat bir uyku çekerek, sabahları erken ve dinç uyanıyorsunuz. En sevdiğimiz özelliklerinde bir diğeri ise; sıcak Roma havuzu oldu. Sabah gündoğumuyla beraber başlayan balon macerasını otelde rahatça izleyebilirsiniz. Gün doğumu soğuğunda oturup izlemek yerine, sıcak havuzda yüzerek, bu eşsiz anı yaşamayı denemen lazım!
En üst düzey alacarte restoranı Lil’a bulunmakta. Exclusive Şef Mustafa Büyükhan önderliğinde Kapadokya lezzetlerine ve Türk mutfağına menülerinde yer veriyorlar.
Yemek dersi, vadi keyfi, ekolojik bahçe gibi birçok özel hizmete de sahipler. Kendi bahçelerinde ürettikleri sebze meyveleri toplayabilir, yemek dersi öncesi malzemenizi bu şekilde hazır hale getirebilirsiniz. Kapadokya’nın en mistik vadilerinde gün batımını sürprizli şekillerde izleyebilir, balon uçuşu sonrası özel kahvaltı yapabilir ya da gizli bir vadide özel masaj ile rahatlayabilirsiniz. Hizmette sınır yok desek yeridir. 🙂
Ayrıca kendi üzüm bağlarında yetiştirdikleri üzümlerden elde ettikleri şarapları inanılmaz lezzetli. Aynı zamanda katkısız üzüm pekmezi de üretiyorlar ve ekolojik bahçeden çıkan sebze meyveler ile beraber kahvaltıda pekmezi tadabilirsiniz.
Kapadokya; karış karış gezilesi bir bölge. Her mevsiminde farklı alternatifleri ile doğa ile vakit geçirilmesi gerektiği söyleniyor. Geziyi Nevşehir’e özel olarak düşünecek olursak; Göreme, Ürgüp, Gülşehir, Avanos, Uçhisar, Derinkuyu, Zelve şeklinde rotalar uzayıp gidiyor.
Hem çok fazla vaktimiz olmaması nedeniyle hem de bir daha gelmemize bahane olsun diye Kapadokya’nın her yerini gezemedik. O yüzden, öncelik sırasına koyduğumuz ve çok sevdiğimiz yerleri hafta sonu rotası tadında sizlere aktaracağım.
Otelimize yakınlığı nedeni ile yürüyerek kısa sürede Kale’ye ulaştık. Kapadokya’nın zirvesi olan Kale bin yıldan fazla süre boyunca insanlara ev olmuş. Bölgedeki birçok vadinin yanı sıra; Peribacaları’nın oluşmasında büyük öneme sahip Hasan ve Erciyes Dağ’larının heybetli manzarasını Uçhisar Kale’sinden izlemeyi denemen lazım!
Fotoğraflarda harika bir fon olması ile ünlenmiş, üç adet yan yana duran peribacalarının bulunduğu yer Üç Güzeller. Nevşehir-Ürgüp yolu üzerinde yer alıyor. “Instagram Point” diye adlandırabileceğimiz bölgede, fotoğraf çekmeyi denemen lazım.
Uçhisar Kale’si gibi gün batımı izleme alternatifi olan harika bir yer Kızıl Vadi. Adını; etrafında oluşan yer şekillerinin kırmızı/ kızıl renklerinden alıyor. Hele birde yer şekillerinin üzerine akşam güneşi vurunca; Vadi’ye hayran kalacaksınız. Civarda tesis mevcut. Çay, kahve ya da şarap eşliğinde günü sonlandırabilirsiniz. Fakat denemen lazım önerisini dikkate alalım derseniz; tesisin ilerisinde daha sakin bir bölgede, yanında getirdiğin piknik sepeti ile gün batımını izlemeni şiddetle öneririz.
Unutmadan ekleyelim; girişte çok ufak da olsa bir giriş ücreti mevzubahis.
Görülecek yerler listesinde başta gelenlerden… Bölgedeki en eski yerleşim yerlerinden biri olan Zelve; üç vadiden oluşuyor. Tarihteki ilk kaya oyma şaraphane burada. Kilise ve cami aynı vadi içerisinde ilk defa yan yana. En eski yerleşim yeri olmasının yanı sıra; 1950 yıllarına kadar da köy olarak kullanılmış. Rehberimizin çocukluk döneminde bile hala yerleşim yeri olarak kullanılan Zelve, doğa şartları nedeniyle, yıkım tehlikesi altında olan alanlara sahip. O yüzden artık burada yerleşim yok. Kiliselere, manastırlara ve güvercinliklere sahip olan Zelve’ye doymak için 3-4 saat ayırmanız gerekmekte. Giriş ücreti 10 Türk Lirası. Müze kart ve Müze kart hizmeti sunan bazı kredi kartlarını giriş sırasında kullanabilirsiniz.
Avanos- Göreme yolundan Zelve’ye doğru giden yol üzerinden yer alıyor Paşa Vadisi. Yani; Zelve öncesi durak rotanıza eklemeniz, zaman kaybı yaşamamanız açısından mantıklı olacaktır. Kapadokya ile özleşen peribacalarını en rahat gözlemleyebileceğiniz yer de burası. Mantar formunda enteresan peribacalarının arasında yürüyüş yapmak çok keyifli olacak. Girişte herhangi bir ücret yok. Aynı zamanda deveye binme deneyimi yaşamak isterseniz, Paşa Vadisi’nde gerçekleştirebilirsiniz.
Avanos çanak çömlek yeri! Rehberimiz Ali Bey, seyahatname’de “ Öyle bir köy gördüm, 900 evhane 900 işhane.” şeklinde Avanos’un anlatıldığını belirtti. Her evin altında bir çömlek atölyesi olarak açıklayabiliriz bu sözleri.
Eski Avanos evlerinin arasında dolaşmayı ve Kızılırmak kenarında keyif yapmayı denemek dışında, çömlek atölyelerinde seramik yapmayı da denemen lazım!
Biz Türkiye’nin ilk ve tek yer altı müzesi olan Güray Müze’sini ziyaret ettik. Mesleği dededen toruna aktararak yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahip olan Güray Müze’sinde hem ilk çağdan 20.yy’a kadar Anadolu’da yapılmış olan çömlek ve seramiklerin orijinalleri hem de resim, heykel, seramik, fotoğraf gibi güzel sanatların her alanındaki sanatçıların eserleri sergileniyor. Kültür merkezi olmasının yanında, Güray Seramik’in kendi atölyesi de burada yer alıyor. Seramik alışverişi yapabilir, özel koleksiyonun nadide parçalarına göz atabilir ve çamurdan seramik yapma deneyimini de burada yaşayabilirsiniz.
Diğer adıyla Dervent Vadi’si olarak da anılan vadi Avanos’da yer alıyor. Adını peribacalarının farklı şekillere benzetilmesinden almış. Coğrafya kitaplarınızdan hatırlıyor olabileceğiniz oturan deveye benzeyen peribacası da bu vadide yer alıyor fakat etrafını çitle kapatmışlar. Neden mi? Tabii ki, insanların üzerine çıkıp fotoğraf çektirme sevdasının tehlikeye dönüşmesi sebebinden.
Vadide dolaşırken, peribacalarını bir şekle benzetip, hayal gücünü kullanmayı denemen lazım!
Az zamanımız olması nedeniyle bizim uğrak noktalarımız yukarıda saydıklarım oldu. Hikayesini dinlediğimiz ve görmek için mutlaka Kapadokya’yı bir daha ziyaret edeceğimiz bazı vadiler ve daha birçok yer var. Biz gidemesek de, size rehber olması açısından yazıya ekliyoruz. Rotanıza göre planlarınıza eklemeyi unutmayın.
Aşk Vadisi, Ihlara Vadisi, yer altı şehirleri, Güvercinlik ve Gomeda Vadisi, Göreme açık hava müzesi, açık saray gibi uğrak noktaları var Kapadokya’nın. İyisi mi haritaya göre kendi zaman diliminize en uygun olan ve ilgi alanınıza göre görmek istediğiniz rotayı oluşturmanız.
Tarihi bilgileri, efsaneleri ve yaşanmışları uzmandan öğrenmenin her zaman daha ilgi çekici ve doğru bir bilgilendirme olduğunu düşündüğümüz için rehber eşliğinde gezdik.
Sizde bu şekilde gezme taraftarı iseniz; Taş Konaklar otelinden ulaştığımız sevgili rehberimiz Ali Coşkuner’in iletişim bilgilerini yazı sonunda bulabilirsiniz.
Biz Museum Hotel’in harika restoranından lezzetler ile karnımızı doyurduk. Lil’a Restoran, otelin içerisinde yer alan Kapadokya’nın en özellikli mönüsüne sahip bir mekan. Gelip, mönüden özel lezzeti seçip, deneyebilmeniz için otelde kalmanıza gerek yok. Tatlıları ise favorimiz! Yoğun dönemlerde rezervasyon şartmış. Bayramda gideceklere hatırlatmış olalım.
Rotamız üzerinde ilerlerken öğle yemeği molasını ise Ziggy Cafe’de verdik. Hem öğle hem de akşam yemeği için Ürgüp’de bulunan bu leziz mekanı tercih edebilirsiniz.
Her şeyi lezzetli olduğu için, tadım menülerinden birini seçip, tüm lezzetlerin tadına bakmanızı öneririm.
Kapadokya’nın lezzetli kokteyl mekanı olarak da bilinen Ziggy Cafe; akşam yemekleri sonrası kokteyl için de tercih edilebilir.
Uçhisar Vadisi’nin arka bölümünde eşsiz bir manzaraya sahip olan kahve molası için önerebileceğiniz mekan ise; O Ağacın Altı!
Göreme panorama noktası olarak da bilinen O Ağacın Altı, harika fotoğraflar veren bir mekan. Üzeriden masmavi nazar boncukları olan ağaçlardan birini de burada göreceksiniz.
Balon olayına gelirsek; ben yükseklik korkum nedeniyle balona binmek yerine izlemeyi tercih edenlerden oldum. Balona binenlerin çoğundan duyduğumuz şey ise; çok büyülü bir aktivite olduğunu fakat ilk 15 dakikadan sonra hiçbir çekiciliğinin kalmadığıydı.
Bir bölgeyi, hele de coğrafi özellikleriyle görsel şölene dönüşmüş olan bir bölgeyi kuşbakışı olarak seyretmenin keyfi de, uzaktan onlarca balonun kalkışını izlemek kadar keyifli olduğuna eminim.
Balon turu yapmasak da, bilgileri sizler için tabii ki öğrendik!
28 derece üzeri sıcaklıkta ve rüzgarlı havalarda ne yazık ki balon turları düzenlenmiyor. Hava şartları açısından en uygun saat; sabah gün doğumu saatleri oluyor. Güneş doğduktan sonra yaklaşık 05:00- 06:00 civarı firmalar sizi otelinizden alarak kalkış alanına getiriyor.
Sıcak hava balonlarında yönlendirme imkanı olmadığı için rüzgar ile yönlendirme sağlanıyormuş. Pilotlar, sizinle birlikte balon içerisinde yer alıyor ve uçuş süresi boyunca 1000-5500 feetlik yüksekliğe çıkarak güneş doğuşunu, vadi içlerine girerek vadi manzaralarını izletiyorlar.
Uçuş sonrası, kutlama ve partiler eşliğinde uçuş katılım belgeniz teslim ediliyor. Fiyatlar 150 eurodan 250 euroya kadar değişiklik gösterebiliyor. Konakladığınız otelin çalıştığı firmayı seçmek en uygun fiyatı size sunacaktır diye düşünüyorum.
Sabahın ilk ışıkları ile gün ağarırken, ısıtılmaya başlayan balonların gökyüzü ile kavuştuğu an yüzünüze harika bir tebessüm oturacak. Büyüleyici bir yer olan Kapadokya’nın tüm bölgelerini ayrı bir şehirmiş gibi size aktarmaya çalıştım. Her mevsiminde ayrı bir muhteşemlik sunan Kapadokya’da;
Denemen lazım!
Yazı ve Anlatım: Yağmur Çoban
Fotoğraflar: midyeüstüwasabi & senalala
Bu içeriğin güncellendiği tarih 17/02/2019 17:05
Leave a Comment