Portekiz’in sarayları ile ünlü kasabası Sintra’dayız. Lizbon sokakları ve Pena Sarayı’ndan sonra bizi en çok heyecanlandıran noktaya doğru yola çıkıyoruz. Sintra’nın merkezinden bindiğimiz 403 no’lu Cascais otobüsü bizi Avrupa kıtasının en batı noktası olan Cabo da Roca burnuna götürecek. Sıkı bir yağmur başlıyor ve yaklaşık bir saat süren yolculuğumuzun ardından hedefe varıyoruz.
Avrupa kıtasının en son noktasında, karanın bitip denizin başladığı topraklarda, Portekiz gemilerinin yeni dünyalar aramak için yola çıktığı noktadayız! Karşımızda Atlantik Okyanusu ve ardında Amerika… Bağlı bulunduğumuz kıtanın en batı ve dolayısıyla en son noktasındayız.
Yüzümüze çarpa çarpa sırılsıklam eden yağmura ve deli gibi esen rüzgara rağmen yaşadığımız, deneyimlediğimiz her an şahane! Okyanus, yağmur, rüzgar ve tarifsiz bir özgürlük hissi…
Cabo da Raco’ya ayak basmanın bizi heyecanlandıracağını biliyordum ama böylesi bir özgürlük hissine kapılacağımı ve böyle mutlu olabileceğimi tahmin etmiyordum açıkçası.
Bu burunda herhangi bir yapı, turistik bir nokta yok ve bence bu durum çok güzel. Portekizliler bu burnu ‘ekonomi’ olarak görmemişler. Bölgede sadece bir turist ofis noktası var. Bu ofisten bölgeyle ilgili coğrafi bilgi ve bu noktaya ayak bastığınıza dair bir sertifika alabiliyorsunuz. Sertifika kısmı ücretli tabii.
Bu turist noktasının dönüş yolunda çok işimize yaradığını da söylemem lazım. Zira yakalandığımız yağmur sayesinde inanılmaz ıslanmıştık ve dönüş otobüsümüzü beklerken bu noktada ısındık.
Biri Atlantik Okyanusu’na yüzünü dönen deniz feneri biri de burunun uç kısmında yer alan, üzerinde hac figürü ve “Kara biter, deniz başlar”, “Avrupa kıtasının en batı ucu” yazıların yer aldığı dikit taş. “Oradaydım” fotoğrafı çekilebileceğiniz, en son noktaya ayak bastığınızı anlatan o taş…
Cabo da Roca aynı zamanda kuşların göç yolları üzerinde. Mevsimine göre doğa meraklılarını da ağırlayan bu burunda yürüme yolları ve seyir terasları da mevcut. Biz inanılmaz bir yağmura ve rüzgara maruz kaldık. Hatta fotoğraf makinelerimizi, telefonlarımızı bile tutmakta güçlük çektik diyebilirim.
Fakat hava şartları müsaitse, dolaşabildiğiniz kadar dolaşın. Seyir teraslarının ardına doğru yürüyün, yüzünüzü okyanusa dönün, kayalıklardan ayaklarınızı sallandırın ve bu muhteşem özgürlük hissinin tadını çıkarın. Böyle bir hissi başka bir noktada yakalamanız gerçekten zor…
Bu içeriğin güncellendiği tarih 22/02/2019 21:58
Leave a Comment