Kendimi bildim bileli hatıralara çok değer veririm ve bir çok şeyi atmam ama çocukluğumdan beri en büyük takıntım stickerlar yapıştırmalar oldu. Elime geçen stickerları hiç atmadım. Sonrasında rozet ve şapka ve sneaker takıntım başladı.
Oyuncak kısmına gelince çocukluğumdan beri esas tutkum Superman’dir. Beni yakın tanıyan herkes Superman tutkumu bilir. 2000’li yılların başlarında Superman’li ne varsa toplamaya karar verdim. Benim başladığım ilk zamanlarda yeni Superman filmleri çekilmediği için o sıralar popülerliği az bir çizgi roman karakteri olduğundan çok fazla şey bulamıyordum ve karşıma ne çıksa aldım, sonralarında filmler tekrar çekildikçe limitli ürünleri çıktı ve onları almaya başladım.
2000’lerin sonlarına doğru ise özellikle Japonya’da popülerliği artmaya başlayan ve farklı tasarımcılar tarafından yaratılan Designer Toy adı verilen oyuncaklar çok ilgimi çekmeye başladı ve tam o sırada Selim Varol’un bir röpörtajına denk geldim ve hayatım değişti diyebilirim.
Takip ettiğim, örnek aldığım ve çok sevdiğim tek isim Selim Varol. Bana göre dünyanın en saygı duyulması gereken oyuncak koleksiyoneri… Fiziksel olarak tanışmadık ama zaman zaman internet üzerinden kısa konuşmalarımız oluyor ve röportajlarını kitaplarını internet üzerinde bir çok dökümanını okudum izledim. Obey gibi çok sevdiğim bir sanatçıya Atatürk portresini yaptırmış olması inanılmaz bir olay ve sadece koleksiyoner olarak değil aile yaşantısı olarak da örnek alınması gereken biri olduğunu fazlasıyla hissettiriyor.
Türkiye’de yaşamak birçok nedenden dolayı koleksiyonerler için çok zor. Çok farklı nedenlerden dolayı bile bazen çok istediğiniz parçalara ulaşamayabiliyorsunuz. O yüzden keşke bu parça bende olsaydı gibi bir düşünceye kapılırsanız sizi mutlu eden şeylerden uzaklaşırsınız. Ben kendi oyuncaklarımla çok mutluyum.
Bu soruyu cevaplamak için tek bir cevap verebilmem mümkün değil. Ama Annem’in doğum günümde aldığı Nasty isimli graffiti sanatçısının tasarladığı Mini Baby Qee ve son olarak geçen sene çok zahmetli şekilde eve getirtebildiğim Kaws BFF’lerin benim için ayrı bir yeri var.
New York’dan hiç tanımadığım kişiler de dahil 5-6 kişinin yardımıyla bana gelebildi ve çok eğlenceli bir süreçti : )
Kesinlikle düşünüyorum. Bir parçayı bulmak araştırmak ve koleksiyona katmak için bir çok evreden geçilebiliyorsunuz ve her evresi zor da olsa çok zevkli. Bu süreçler içerisinde bir çok anı ve deneyim biriktirebiliyorsunuz ve ayrıca koleksiyoner insanların çok tutkulu ve yönlü olduklarını düşünüyorum. Aynı zevklere sahip farklı uğraşları olan insanlarla tanışmak mutlaka birşeyler katıyor insana ve tutkulu olmak ise hayatınızda bir çok alanda başarı getiriyor size. Küçücük bir oyuncak bir anda farklı anlamlarla hayatınızın içinde olabiliyor.
Ben sneaker tutkum sayesinde çok tesadüfi bir şekilde Can Cerçi ile tanıştım ve Sneaker koleksiyonum onun verdiği fikir ve destekle çok gelişti. Mesela bu çok önemli benim için. Bir de oyuncaklarla zaman geçirmek onları sergilemek üzere düzenlemek ve temizlemenin yaratıcılığa doğrudan çok katkısı var diyebilirim. Koleksiyonunuzla geçen zaman en sakin zamanınız içinizdeki çocuk ortaya çıkıyor ve o zaten sizin en yaratıcı haliniz ve müziğime de çok katkısı var.
Sanırım ben koleksiyon yapacağım diyerek başlanmıyor olaya.
Zaten ufak yaşlarda bile sakızlardan çıkan resimleri biriktiren küçük bir koleksiyoner olarak ortada dolanıyorsunuz. Yaşlandıkça sadece tutkularınız ve zevkleriniz şekil değiştirebiliyor ya da gelişebiliyor.
Benim tek önerim trendlere takılmadan sadece sevdiğiniz şeylere odaklanıp toplamanız ve bir araya getirmeniz. Zaten o zaman en iyi koleksiyoner sizsiniz.
İlker Aksungar’a web sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.
Bu içeriğin güncellendiği tarih 17/02/2019 14:37
Leave a Comment