Aslında yurtdışında bu alanda turnuvalar, fuarlar düzenleniyor ve büyük kitleleri peşinden sürüklüyor. Bu hem keyifli bir hobi hem de sizinle aynı hobiye sahip insanlarla bir araya gelmek için eğlenceli bir ara.
Peki beni bunları yazmaya iten nedir derseniz, o da uzun yıllar sonra bu hobiyi yaymak adına bir oluşum kuran bir arkadaşımla yolumun kesişmesi. People and Meeple, kendini bu keyifli hobisine adamış ve insanlara da yaymak adına etkinlikle düzenlemeye başlamış Tuncer Yavuz’un kurduğu bir topluluk. Belki de adını hiç duymadığımız enteresan oyunlarla bizi tanıştıran ve belirli aralıklarla oyun etkinlikleri gerçekleştiren Tuncer’in hikayesini ondan dinleyelim.
People and Meeple birkaç farklı parçanın birleşimi olarak ortaya çıktı. ‘Parça’ olarak nitelendirdiğim şeyler, aslında birtakım fikirleri ve hisleri ifade ediyorlar. Topu hiç sektirmeden, işin özünü en başta anlatmak gerek. Tam gaz sosyalleştiğimiz bir çağdayız. Farkında olmasak da, öznesi olduğumuz jenerasyonun bize emir buyurduğu başlıca şey bu. Diğer taraftan, belki de bundan çok daha ‘gerçek’ olan bir şey daha var: şehir hayatının kaotikliği.
Sıraladığım kavramlar her ne kadar iç içe geçmiş formda olsalar da, ben bu durumu bir çeşit ‘çarpışma’ olarak görüyorum. Kronik yorgunluğun ağır bastığı anlarda evde kalıp karma dizi ve film platformlarına abanıyorken, bu yorgunluğu yendiğimiz anlarda soluğu sosyal medya hesaplarında alıp, kazandığımız zaferi ilan etmenin peşine düşüyoruz. İçgüdümüz gayet aşikar: sosyalleşmek istiyoruz. Bu rutine alternatif olacak bir sosyalleşme aracı bulmak istemem ise, düşünsel sürecimin başlangıcını ifade ediyor. Kutu oyunlarına dair ilk kıvılcımlar bu esnada doğmuş olmalı.
Tariflediğim formülden hareketle, tahmin de edebileceğiniz üzere, kutu oyunları kalabalık gruplar ile keyifli oluyor. Lakin gerek genel nüfusa oranladığımızda, gerekse de en basit tanımla ‘oyun oynayan & oyunlara ilgi duyan birey’ adedini göz önünde bulundurduğumuzda, ülkemizde bu hobiden haberdar olan çok az insan var.
Bu oyunları yıllarca, belki de bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki arkadaşlarım ile oynayarak geçirdim. Hatta bir süre sonra, günlük hayata dair yoğunluklarımız sebebiyle söz konusu ekiple bir araya gelmek dâhi zor olmaya başladı. Ancak buna rağmen içimdeki saf heves de, zihnimdeki ‘oynayarak daha fazla vakit geçirmeliyim, daha fazlasını keşfetmeliyim’ fikri de asla sekteye uğramadı. Nitekim zaman geçtikçe, kutu oyunlarına ayırdığım vaktin bana yetmediğini hissedebiliyordum.
Bu da kaynağını başta vurguladığım üzere, beni daha fazla ilgili insana ulaşmaya itti.
Her geçen gün farklı yerlerden farklı ‘parçalar’ toplamaya devam ettim. Örneğin, kimi zaman arkadaşlarım ile kafelerde oyun oynarken, çevredeki insanların bizi garipseyen bakışlarına maruz kaldık. Ancak bu bakışlar karşısında utanıp sinmektense, o an beni ve etrafımdakileri bariz şekilde eğlendiren oyun atmosferinin içinde kalmayı seçtim.
Bu serüvenin keyfini ruhen öylesine tasdikledim ki, bir süre sonra o insanları düşünüp, kendilerinin bile idrakinde olmadıkları o ‘merakı’ içlerinden tutup çıkarabilmenin yollarını aramaya başladım. İnsanlar kutu oyunlarının sadece Monopoly ve Tabu’dan ibaret olduğunu zannettiklerinden, bu algıyı kırmanın bir tür ‘kararlılık’ gerektirdiğini tâ o günlerden tahmin edebiliyordum. Yanlış anlaşılmasın, ortada birilerine kanıtlamam gereken bir şey yoktu.
Kafamdaki formül çok basitti: Genel geçer fikrin aksine, kutu oyunları adeta sonu olmayan bir dünyayı içinde barındırıyor. İnsanlara ispata yönelik bir tepki vermek veya nitelikli bir gösterişte bulunmaktansa, tek yaptığım şey bu uçsuz dünyada eğlenmeye devam etmek oldu.
aEğlenmeye devam etmek, işte bütün mesele bu 🙂 Karma mıdır, düz bir tesadüf müdür veya algıda seçicilik midir bilinmez ama bir süre sonra, bu kez yanımıza gelip ne yaptığımızı öğrenmeye çalışan insanlara şahit olmaya başladık.
Meraklı bakışlar ve gülümsemeler arttıkça, parçaları hızlıca birleştirmeye başladım: Kutu oyunlarından haberdar olmayan çok sayıda insan var ve eğer bu kişilere ulaşabilirsek, kocaman bir komün olabiliriz. Bir başka deyişle, kocaman bir aile… Yakın dostlarımdan aldığım pozitif enerji ve kutu oyunlarıyla yeni tanıştırdığım insanlardan aldığım harika yorumlar, tabir-i caizse pastanın kreması oldular.
Artık bu hobiyi çok daha geniş bir kitleye duyurmak maksadıyla, yaklaşık 2 ay önce People & Meeple‘ı kurdum.
Gayet hevesli bir şekilde bir hobinizden bahsediyorsunuz ve çevrenizdeki bir kişi çıkıp bir soru soruyor: “Peki bu insana ne fayda sağlıyor ki?” Bu durum bir çoğumuzun başına gelmiştir diye düşünüyorum 🙂 Ki böylesi durumlarda faydayı açıklamaya çalışmanın, insanı eğlencenin ve keyfin merkezinden uzaklaştırdığı kanaatindeyim. En nihayetinde bir oyundan söz ediyoruz ve burada içten gelen pür bir ilgiyi ve merakı temel almak durumundayız.
Kabul edeceğimiz üzere, hayatta kutu oyunlarından daha önemli olan 7 milyon tane şey var ve herhangi bir insanın bu konuya nötr veya negatif yaklaşması da son derece doğal. Fakat hem bu çemberin içerisinde olmakta beis görmeyenler hem de çemberin yakınlarında dolaşanlar için, People & Meeple oluşumunun temel aldığı kutu oyunları ile ilgili 1-2 kelam edebilirim.
Stratejiler, hamleler, bulmacalar, ataklar, savunmalar… Kutu oyunları, sizleri analitik düşünmeye sevkedecek çok sayıda türü ve kurguyu içerisinde barındırıyor. Zamana karşı mücadele vermek, zor anlarda alternatifleri değerlendirmek ve bir seçim yapmak… Akışı kontrol etmeye çalışırken, bir yandan da ‘rakibimi nasıl engelleyebilirim?’ diye düşünmek… Bazen el ele verip bir sinerji oluşturmak, bazense istemeden de olsa bir iş birliği yapmak…
Derinliği olmayan bir sosyalleşme aracından değil; problem çözme yetinizi keskinleştiren, sözlü ve yazılı ifade becerinizi geliştiren bir etkileşimden bahsediyoruz. Tüm bunların yanı sıra, katılımcılarımıza yapaylıktan uzak olan, interaktif bir iletişim ortamı sunuyoruz. Hep birlikte zamanın nasıl geçtiğini unutup, harika dostluklar kuruyoruz.
Peki parola neydi? Evet, EĞLENİYORUZ!
Şimdiye kadar birkaç etkinlik gerçekleştirdik. Kutu oyunlarına aşırı ilgi duyanlar da bizlerleydi, olaydan hiç haberi olmayanlar da. Aldığım geri dönüşler o kadar güzel ki, yeni organizasyonlar düzenlemek için ihtiyacım olan tüm motivasyon ceplerimde duruyor şu an 🙂
Açık konuşayım; etkinlik mekanına gelirken beklentisi çok da yüksek olmayan veya ‘hadi bakalım nasıl olacak’ diyen insanların masadan gülümseyerek kalktıklarını görmek beni aşırı mutlu ediyor. Heyecanlı bir şekilde ‘bir sonraki etkinlik ne zaman?’ diye sorulduğunda, yüzüme çocuksu bir gülümseme düşüyor. Bu oyun dünyasına yeni olsanız bile iyi vakit geçirmek isteyen herkesi People & Meeple etkinliklerine bekliyoruz!
Etkinliklerden haberdar olmak için Instagram hesabımız @peopleandmeeple’ı takip edebilir, merak ettikleri tüm sorular için info@peopleandmeeple.com e-mail adresinden bizimle iletişime geçebilirler.
Bu içeriğin güncellendiği tarih 27/12/2019 18:05
Leave a Comment