Leylekler yıl boyunca Türkiye’den iki kere geçiş yapıyor. İlkbahar geçişi şubat sonundan mayıs sonuna kadar devam ediyor. Yerli olan leyleklerin çoğu 15-20 Mart gibi Türkiye’deki yuvalarına varmış oluyor. Daha kuzeye giden veya Türkiye’ye daha geç gelen ancak üremeyen genç leylekler ülkenin üzerinden daha sonra geçiyor. Sonbahar göçleri ise ağustosun başında başlıyor ve eylülün ortasına kadar yoğun bir şekilde sürüyor. Geriye kalan birkaç küçük grup kuş ekimin ortasına kadar geçmeye devam ediyor.
Kuş Uzmanı Kerem Ali Boyla, leyleklerin 200 kilometrelik İstanbul geçişinin bu göç rotasındaki zorlu parkurlardan biri olduğunu söylüyor. Kuş Uzmanı: “Maalesef İstanbul’daki kentleşme yüzünden leyleklerin beslenebilecekleri ve özellikle dinlenebilecekleri korunaklı alanlar azaldı” diyor. Boyla’ya leyklerin göçü hakkında merak ettiklerimizi sorduk.
Boyla: Leylek Türkiye’de kışlamayan bir tür. Afrika’daki yağmur döneminde ve yangınlarda ortaya çıkan yoğun besin bolluğu onu Afrika’ya geri çekiyor. Ancak çok az sayıda da olsa kara leyleklerin, Ege ve Akdeniz’in deniz kenarlarındaki sulak alanlarda kışladığı biliniyor.
Türkiye, sonbahar göçünde Avrupa’yı terk eden leyleklerin Afrika yani Sahra’nın güneyine ulaşmadan önce beslenebildikleri son ülkelerden biri. Diğer bir deyişle, Türkiye’den çıkıp güneye doğru devam eden leyleklerin büyük çoğunluğu neredeyse hiçbir şey yemeden ve içmeden Sahra güneyindeki Afrika’ya (Sudan, Somali, Kenya kısmı) ulaşıyor.
Boyla: Onlarca leyleğin sırtına takılan uydu vericiler sayesinde yapılan araştırmalarda leyleklerin göç rotalarının oldukça dar bir koridorda olduğu tespit edildi. Bu araştırmalar leyleklerin, Marmara Denizi’ni İstanbul veya Bursa üzerinden geçtikten sonra Eskişehir, Kütahya, Afyon ve tam Konya şehrinin üzerinden, Toroslar’ın eteklerinden Karaman’a doğru, Karaman’dan da güneye Mersin’e ya da Pozantı’dan Çukurova’ya ve Çukurova’dan sonra Antakya üzerinden Suriye’ye geçtiklerini gösteriyor. Antakya üzerinden geçen kuşların bir kısmı Amanos Dağları’nın güneyinde Akıncı Burnu’ndan geçiyor. Diğer bir kısmı ise Amanosların tam ortasındaki Belen Geçidi’nden İskenderun üzerinden Afrika’ya gidiyor.
Boyla: Leyleklerin grup sayıları değişiyor. Küçük gruplar bir araya gelerek daha büyük gruplar oluşturuyorlar. En büyük sürüler 10 bin-20 bin-30 bin kuşun bir arada uçtuğu sürüler ama genellikle ilkbahardaki ortalama 200-300 kuş arasında, sonbahardaki ortalama 800-1000-2000 kuş arasında oluyor. Sonbaharda aceleleri olmadığı için ve uygun hava koşullarını bekledikleri için daha iyi toplanıyor ve beslendikleri ve geceledikleri sulak alanlarda daha büyük sürüler oluşturuyorlar. İlkbaharda aceleleri olduğu için bir an önce yuva alanlarına varmak istiyorlar. Dolayısıyla fazla toplanmadıkları için sürü boyları da daha küçük oluyor.
Boyla: Evet leyleğin iki popülasyonu var: Batı popülasyonu ve Doğu popülasyonu. Bizim leyleğin adı aslında beyaz leylek veya ak leylek. Doğu popülasyonu nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan, 500-600 bin bireyden oluşan bir popülasyon. Almanya ve doğusundaki bütün Avrupa ülkelerini barındırıyor. Aynı zamanda Türkiye ve diğer Orta Doğu ülkeleri de bunun içinde. Batı popülasyonu ise İstanbul Boğazı’ndan değil Cebelitarık’tan geçen kuşların oluşturduğu popülasyon. Bunlar daha çok Batı Almanya, Hollanda, Fransa, İspanya gibi ülkelerde üreyen kuşlar ve sayıları yaklaşık 150 bin-200 bin civarında. Bunlar Cebelitarık’tan geçip Batı Afrika’ya kışlamaya gidiyorlar.
Boyla: Leylek belki İstanbullular için ilk izlenimde martıyı anımsatsa da uzun boynu, arkadan çıkan uzun ayakları ve çok daha geniş ve kare şekli kanatlarıyla kolaylıkla tanınır. Siyah beyazdır, bütün vücut ve örtü tüyleri beyaz, kanat teleklerinin tamamı siyahtır.
Leyleklerin kanatları geniştir. Bunun nedeni ise planör uçuşu yapmaları, yani hiçbir efor, çaba, kuvvet harcamadan süzülerek hava akımlarını yakalamaya çalışmaları daha sonra da yükselen termal dediğimiz bu sıcak hava akımları içinde bir girdaba girmiş gibi dönerek yukarı doğru yükselmeleridir. Yukarı yükselen leylekler bu termal bittiği anda yolu üzerindeki bir sonraki termale doğru süzülüşe geçer. Termallerin nerede olduğunu bilmeleri göç sırasında oldukça kolaydır çünkü önlerine katılmış başka kuşlar da vardır. Dolayısıyla kuşlar birbirlerini takip ederek diğer termalleri kolaylıkla bulur.
Boyla: İstanbul bölgesi leyleklerin geçişi için son derece zor bir parkur. Kuşlar kıtalar arası göçlerinde coğrafi şekilleri (deniz kıyısı, nehir, orman, bozkır, dağlar vb) ciddi bir şekilde kullanır. İstanbul’a gelen leylekler bir anda ne yapacağını şaşırabilir. Denizi geçmeleri 65 km’lik bir deniz-su kitlesi üzerinden uçmaları demektir. Su üzerinde termal hava akımları oluşmadığı ve leyleklerin kanatları daha çok termal hava akımlarında uçmaya uygun olduğu için bu geçişte çok büyük tereddüt ederler. Lodos rüzgarı gibi rüzgarı kafadan alabilecekleri koşullar olduğu zaman Marmara Ereğlisi veya Şarköy kıyılarından Kapıdağ Yarımadası’na geçmeye cesaret ederler. Bütün bu düşünme ve karar verme grup içinde olur ve bazen bunun için 2-3 saat zaman kaybederler. Bu süre zarfında rüzgarla denize sürüklendikleri olur. Denize sürüklenen leylekler güvende hissetmek için karaya geri uçar ve kanat çırparak enerji harcamak zorunda kalır.
İstanbul leylekler için tehlikeli bir geçiştir. Her tarafı beton olan bu şehirde dinlenebilecekleri güvenli sulak alan ve tarlalar sınırlıdır. Onun için birçoğu akşam saat 3-4-5 olduğunda İstanbul’un doğu ucuna ulaşamayacağını hisseder ve yarı yoldan geri dönmek zorunda kalır. Leylekler için İstanbul ve Marmara Denizi geçişi yüksek ölüm oranı getirir. Ciddi bir vakit ve enerji kaybıdır.
Bu röportajın bir kısmı Magma Dergisi’nin Ekim 2016 sayısında yayımlanmıştır.
Bu içeriğin güncellendiği tarih 17/02/2019 16:22
Leave a Comment