Filmlerle LGBTQ+ listesi de, hem temel konusu bakımından hem de karakterler bazında LGBTQ+ temasının işlendiği 10 film ve 3 diziden oluşuyor. İyi seyirler!
Gösterime girdiği sene pek çok dalda Oscar’a aday gösterilip, En İyi Uyarlama Oscar’ı ile dönen Call Me by Your Name, abartısız, samimi ve son derece gerçek bir aşk hikayesi. 17 ve 24 yaşında birbirine aşık olan iki erkek arasında geçen bu hikaye, güçlü karakterleri, zorlamadan uzak, akışkan anlatımı, içimizi ısıtan Kuzey İtalya görüntüleri ve unutulmaz müzikleri ile gerçek bir başyapıt.
Aşkın aynı anda hem iyi hem kötü eden şizofrenik halleri bu kadar iyi anlatılabilirdi.
Üslubu 1950’lerin Amerikan melodramlarını andırsa da ele alınan konu bakımından kendini bu yapımlardan ayrıştıran bir film Carol. Patricia Highsmith’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan Carol, lezbiyen bir çiftin aşk hikayesini anlatıyor. Cate Blanchett ve Rooney Mara’nın başrollerini paylaştığı filmde, çiftin ilişkideki birbirine eş pozisyonları ve kadın/ erkek gibi roller üstlenmemeleri ise güzel ayrıntılar.
2014 yapımı Pride, her türlü azınlık gruba karşı sert yaklaşımı ile, Demir Leydi olarak tanınan Margaret Thatcher başbakanlığındaki 80’ler Britanya’sında geçiyor. Thatcher’ın maden ocaklarını kapatma kararı ve maden işçilerinin işsiz kalma tehlikesi, toplumdaki bir diğer azınlık olan eşcinsellerin konuya duyarsız kalmayarak işçilere destek talep etmesi üzerine olaylar gelişir.
Film, samimi anlatımı ve umut veren hikayesi ile listenin en iyilerinden biri. Ayrıca Cannes’da 2014 Queer Palm ödülünün de kazananı.
Tom Ford’un ilk yönetmenlik denemesi olan A Single Man, Colin Firth’ün muazzam şekilde canlandırdığı gay bir profesörün erkek arkadaşını bir trafik kazasında kaybettikten sonra yaşadığı sancılarına odaklanıyor. Christopher Isherwood‘un aynı adlı romanından uyarlanan filmin özellikle renk kullanımı ve müzikleri Tom Ford estetiğini kusursuzca yansıtmakta.
İzleyen herkesi Xavier Dolan hayranı yapan bu filmde, Dolan’ın 20 yaşında olduğunu ve başrol oyuncusu olmakla kalmayıp, aynı zamanda filmin senarist ve yönetmeni olduğuna da dikkat çekmek isterim. Muhafazakar bir anne ve eşcinsel oğlu arasında geçen gerilimli ilişki ve nefretle karışık sevgiyi çok net aktaran film naif dili ile tüm zamanların favorilerinden.
LGBTQ+ tarihinde en önemli figürlerden biri olan Harvey Milk, 1978 yılında San Francisco eşcinsel hakları yasasının onaylanması konusunda büyük rol oynamış figürlerden biri ve maalesef bu yüzden konseyden ayrılan Danny White tarafından da öldürülmüş. Yani bugün eşcinsel haklarından söz edebiliyorsak, kendisinin payı büyük.
Filmde Harvey Milk’i canlandıran Sean Penn’in performansı ise sinema tarihinin unutulmazları arasında.
İki erkek arasındaki eşcinsel ilişkiyi birini diğerinden daha kadınsı, daha erkeksi göstermeden veren gerçekçi bir bakış açısına sahip Brokeback Mountain. Aşkın, sadece iki farklı cins arasında yaşanmayacağını çok net gözler önüne sererek, önyargıları kırıyor. Bunda başrolleri paylaşan ikili Jake Gyllenhall ve aramızdan ayrılalı 11 sene olan Heath Ledger’ın da payı büyük!
Gerçek bir hikayeden sinemaya uyarlanan Boys Don’t Cry, Nebraska’nın tutucu bir kasabasında geçiyor. Başlarda keyifli başlasa da trajik bir sona doğru sürükleniyor. Kadın bedeninde hayata gelmiş olup, kendini erkek hissedip, öyle de ifade eden, Hillary Swank’ın canlandırdığı Brandon Teena karakterinin hayatını işleyen filmin hayli rahatsız edici, yorucu bir yapısı olduğunu belirtmekte fayda var.
Ayrıca filmdeki performansı Hillary Swank’a En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandırmıştı.
Toplumsal cinsiyet kalıplarının dışına çıkmayı seven yönetmen Almadovar’ın başyapıtlarından biri. Anne (Manuela) ve oğlun (Esteban) ilişkisi ile başlayan film, oğlun ölümünden sonra bambaşka bir düzleme giriyor. Babasının kim olduğunu öğrenmek isteyen Esteban öldükten sonra, Manuela oğlunun babasını aramak üzere yola çıkar. Trans bir baba, çatırdayan ataerkil bir düzen, her açıdan dine karşı gelen bir rahibe…
Tam anlamıyla Almadovar’dan beklenen bir yapım.
Listenin sonuncu filmi de bir Türk filmi olan Dönersen Islık Çal. Bir travesti ile cücenin dostluğuna odaklanan film, 90’ların Beyoğlu sokaklarında geçiyor. Bir apartmanda kalan bir travesti, bir cüce, fahişe bir kadın ve onu pazarlayan eşi gibi karakterlere yer veren 1992 yapımı filmin yönetmeni Orhan Oğuz. Ayrıca bu yazıyı kaleme alırken öğrendiğim üzere filmdeki Cüce karakterini canlandıran tiyatrocu Mevlüt Demiryay bugün hayatını kaybetmiş.
Sevenlerine sabır dileklerimle.
New York için Sex and the City neyse, San Francisco için de Tales of the City o. Armistead Maupin’in hikayelerinden, 1994 yılında mini seri olarak televizyona uyarlanan Tales of the City, izleyiciyi 70’lerde San Francisco’da yaşayan ve arka bahçesinde ot yetiştiren trans bir kadın olan Anna Madrigal’ın evine konuk ediyor.
En yeni uyarlaması ile bu ay itibari ile Netflix’te yerini alan mini seri, LGBTQ+ kültüründe hatırı sayılır bir yere sahip.
Imdb: 7.6
Popüler kültürün kalbinin attığı yıllar, 80’lerin New York’u… Dönemin siyahi ve Hispanik kökenli trans ve eşcinsel hayatlarına gidiyoruz. Ajitasyona girmeyen dramatik yapısı ile dünyayı etkisi altına alan kuir kültürünün güçlü karakterleri ile Pose, 2. sezonu ile FX’te devam ediyor.
Nip/ Tuck, Glee, American Horror Story gibi Amerikan televizyon dünyasının kült eserlerinin yaratıcıları Ryan Murphy ve Brad Falchuk, Steven Canals’ı da yaratıcı ekibe katarak inanılmaz bir işe imzasını atmış.
LGBTQ temalı olmamakla beraber, eşitlikçi yaklaşımı ile Sense 8 listede yer almaya hak kazanan, başarılı yapımlar arasında. Bitmesini hiç istemesek de 2018’de final yapan Sense 8’in yönetmenleri, Matrix’den tanıdığımız Wachowski Kardeşler.
Kendileri de iki transgender kadın olan Lilly ve Lana Wachowski, dizideki karakter seçimleri, cesur ve estetik sevişme sahneleri ile akıllara kazınan bir yapıma imza attı.
Imdb: 8.4
Bu içeriğin güncellendiği tarih 27/06/2019 22:11
Leave a Comment