Son zamanlarda çok duyup belki de henüz araştırma fırsatı bulamadığınız bir yığın terimden bir kaçına, özellikle Öz Şefkat ve Mindfulness olarak da bilinen Bilinçli Farkındalık terimlerine biz de değinmek istedik.
Bu yazıyı kendinize yapacağınız yolculuğa ufak bir girizgah olması adına bir işaret olarak kabul edebilir ya da sadece gününüze ufak bir enerji dopingi olarak da alabilirsiniz. Sonuna kadar okuduğunuzda bu yolculukta size yardımcı olabilecek bazı seçenekler de mevcut. Bakalım neymiş bu Bilinçli Farkındalık ve Öz Şefkat.
Hayatın akışında koşturmamız gereken onca şey için telefonumuzun alarmıyla uyanıp kendimizi yataktan kazıdığımız ya da hiçbir sebep bulamayıp, hevesimizin tümden kaçık olduğu ve asla yataktan çıkmak istediğimiz günler ne kadar fazla olsa da hepsi çabucak geçiyor. İyi ya da kötü her gün bitiyor. İçinde bulunduğumuz dönem o kadar hızlı bir tüketim dönemi ki çok fazla görüyoruz, duyuyoruz. Faydalı bilgilerle donanıp ufkumuzun açmak işin iyi kısmı ama kıyaslamayı, yarışmayı, koşmayı öğrenip, durup nefes alıp olana bitene sakin kafayla bakma kısmını göz ardı edebiliyoruz.
Dışarıya karşı zırhlarımızı kuşanıp, zırhlarımıza rağmen içimizdeki savaşlardan yara alıp, üstüne kendimizi suçlayarak durumu daha zor bir hale getirmek bir seçenek. Diğer bir seçenekse durumu önce kabul etmekten yani Bilinçli Farkındalık’tan geçiyor. Hislerimizi dinlemek ve yargıları bir kenara bırakıp kabul etmek. İyi hisleri kabul etmenin doğallığında kötü hislerin de var olabileceğini unutmamak o kadar da zor değil. Her şey hızlı olmak zorunda değil, her şey hemen olmak zorunda değil bazen durulabilir; yavaşlanabilir.
Hayat Engelleri Aşmaktan İbaret Değil…
Yaşamın, mutluluğun, başarının, huzurun kriterlerinin hepsi bizim belirlediğimiz bariyerlerden ibaret. Nefes aldığımız her an için ufak bir hatırlatma: Evrenin de ruhumuzun da sınırı yok. Her anın bir amacı ve enerjisi var. Her an değerli. Sadece bazen serbest bırakabilmek gerekiyor. Olduğumuzu sandığımız kişinin çok ötesinde yapabileceklerimiz var. Ne biz olduğumuzu sandığımız kişiyle ya da bize biçilen rollerle sınırlıyız ne de bizi sınırladıkları kişi kadarız. Ego ve benin ötesinde ışığız, nefesiz, enerjiyiz, sonsuzuz.
Hayal Kurmayı Hatırlayabilmek
Çocukken kurduğumuz hayallerin sınırı yoktu. Oyunlarımız, tüm dünyamız hayallerimizin üzerine kuruluydu. Hayallerimizi gerçekleşmeme ihtimalleriyle sınırlamaz, yeni hayaller kurmaktan vazgeçmezdik. Büyüdükçe olmayan hayallerimiz için kendimize kızma ve hayal kurmama refleksi edindik. Yakınlarımızın üzüntü ve acılarında düşünmeden destek olup, teselli etme iç güdümüz kendi acımızda, kendini acımasızca eleştirme, suçlama ve en dibe çekme gibi otomatik bir davranışa dönüştü.
Öz şefkat Kendine karşı bu kadar sert tutum sergilemeye çözüm olabilecek bir algı değişikliği için bu noktada devreye giriyor. Öfkelenmek ya da diğer acı verici hisler de kabul gerektirir fakat bunun sonunda kendini sarıp sarmalamak da içten gelen bir davranışa dönüşebilir. Kendini sevmenin ötesinde olduğun gibi kabul edip, insan olduğunu unutmamak gerek belki de. Her insanın sorunları, sıkıntıları, tutundukları ya da tutunamadıkları konular vardır. Her ne olursa olsun bu etkenlerin hepsi bize biraz daha kendimizi tanıtır. Algılarını bu noktada açık tutmak ve görmeye açık olmak faydalı olabilir. Başkalarından beklediğimiz destek, takdir, sevgiyi önce kendi içimizden kendimize akıtabiliriz.
Hatalar da Yolculuğun Bir Parçası
Yaşamımızdaki her süreç olağan ve olası. Düşüp yeniden kalkıp yeniden düşmek sonsuz ve karanlık bir döngü gibi gelebilir. Yine bir hatırlatma: İnsanız ve her şey olabilir. Olan her şey öz benliğine büyüteç etkisi yaratabilir, kendimizi daha iyi tanıdıkça süper kahramanlarınki gibi bir sürü yeni güçle hayata yeni çözümler bulup, bambaşka pencerelerden bakmayı öğreneceğiz. Sonuç her zaman mutluluk olmayabilir ama yaşadıklarımız bu yolculukta sonraki basamağa çıkışta bir meşale görevi görecek.
Düşünce aldığımız yaralar canımızı acıtsa da içimizdeki şefkat bizim büyülü iksirimiz olacak. İnanmalı, güvenmeli, akışta kalmalıyız. Nefes gibi, su gibi akışta… Kendimize gülümsemeli, tebrik etmeli, iyi ki varsın diyip sarıp sarmalı ama önce her özelliğimizi kabul etmeliyiz. Nefretle baktığımız her biz özellik eşsiz değil de ne? Adım adım ilerlenecek bu yolda yolunuza ışık tutatacak bazı ip uçları ve yardımcı güçlerle dolu bir ‘Yapılacaklar Listesi’ sıraladık.
Özetle: May the force be with you!
Kendimizi keşif yolculuğumuzdaki yardımcı birkaç destek kuvvet:
- Meditasyon yap! (MeditasyonApp)
- Oku oku oku! (Şefkat – Doç.Dr.Zümra Atalay)
- İzle! (Lara Tuksal Youtube kanalı)
- Yoga, yürüyüş ne olursa olsun hareket et!
- Yaz yaz yaz! (İçinden ne gelirse kağıda dök!)
- Podcast dinle! (Ece Targıt – Yoldayız Geliyor Musun?)
- Hayal kur! Hayal gücü denilen sınırsız renklerle dolu bir tualin var sayfaları istediğin gibi boya!
- Nefes egzersileri yap! Nefes her şeydir unutma!
- Eğer imkanın varsa kedi, köpek sahiplen! (Sonsuz ve beklentisiz sevgiyi keşfetmenin en güzel yolu)
- Çocukluğunu hatırla! Çocukken yapmayı en sevdiğin şeyler yine ruhunu besleyecektir.
- Gülümse! Ağla! Duygularını istediğin gibi yaşa!
Kendine zaman ayır! Tüm maddeler özünde bunun için. Kendine kocaman bir en sevdiğim şeyler listesi yap. Kendini ödüllendirmek adı ne olursa olsun, ne yaparsan yap müzik dinle, hayal kur, resim yap, dans et… Kendinle baş başa ve sadece kendin için keyif alacağın, duracağın zaman ayır kendine ne olduğu hiç önemli değil.
Canım kendimcilerin dikkatine!! Sana yolculuğunda ilham verecek her şeyi görmeyi seç ve tabi ki bizim tüm paylaşımlarımız da sana ilham vermesi dileğiyle, sevgiyle kall!! ☺
Yorumlar