Öz Şefkat ile Kendini Bağışlayıcı Olma

Kişinin öz farkındalığının artması ve kendisini sevmesi günümüzde ‘öz şefkat’ ile ilişkilendirilmektedir. Yoğun iş temposu, yetişmesi gereken ödevler ve peşinden gelen final dönemleri bireylerin kaygı düzeyini arttırarak kendilerine karşı öfke duygusunu güçlendirmektedir.

Motivasyonunuzun düştüğü ya da kendinizi sadece uyumak isteği içinde bulduğunuzda pencereyi açıp nefesi içinize çekmek bile sizi ana götürüp, bedeninize şefkatle yaklaşmanızı sağlayacaktır.

Bir sabah uyandığınızda bedeninizin farkına vararak uyanmayı deneyin. O an da odanızı hiç görmemiş gibi odanızdaki renkleri ve eşyaları gözlemleyin. Daha sonra odanızdaki kokuyu hissedin ve farkındalığınızı seslere getirin. Pijamalarınızın vücudunuzdaki etkisini gözlemleyerek bedensel öz farkındalığınızı noktalayın. Yataktan kalkmadan önce gün içindeki planınızı oluşturduğunuzda kendinize yine gün içinde sevdiğiniz bir şey koyun.

Kahve içmek, mum yakmak, en sevdiğiniz dergiyi almak gibi. Bu küçük adımlar size her seferinde ‘içindeki seni kucakla’ diyecektir.

İçindeki sevgiyi kucaklamak için kendini sessizce dinle

The Lives of Others isimli filmde, bir kişiye özen tutumu ile yaklaştığınızda sevginin ve sevecenliğin nasıl olduğunu anlatmaktadır. Bir Doğu Alman gizli kurbanının tavan arasındaki odasını günler boyu dinleme cihazları ile dinledikten sonra, aniden kendisini ona karşı bir sempati içinde bulur. İşte birine özen ile yaklaşıldığında olan budur.

Gün boyu danışanlarının nedenlerini dinleyen terapistlerin duyduklarından bunalmadıklarını düşünmek mümkün müdür? Bir kişiye uzun bir süre özenli bir dikkat ile odaklanırsanız, içinizde sevginin ve şefkatin sessiz enerjisinin yükseldiğini hissedersiniz.

Kontrol Senin Elinde

Duke Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden James Carson, sevgi dolu nezaket meditasyonunun bir tedavi staratejisi olarak da kullanılıp kullanılamayacağını görmek için bir pilot çalışma yapmışlar ve ilk olarak bel ağrısının tedavisi üzerinde çalışmışlardır. Carson haftada doksan dakikalık grup toplantısında bir araya getirerek eğitmişler ve katılımcılar metta meditasyonu yapmayı sürdürmüştler. Carson metta meditasyonun bel ağrısını hafiflettiğini ve meditasyon süresi artıkça katılımcıların ağrı düzeninin seans sonunda düştüğünü gözlemlemiştir.

Uzun süreli meditasyon yapmak ayrıca bireylerin öfkelerini kontrol edebilmelerini de sağlamıştır. Yaşlı annesinin yatalak olmasından bıkkınlık duyan bir kadın ‘Şimdi onun odasına girdiğimde, yumuşadığımı hissediyorum’ demiştir.

Bu ay kendinizi özgür bırakıp bunları sorarak her anı yaşamayı deneyin;

• Size yapılan bir iltifatın tadını çıkarmak için kendinizi özgür bırakıyor musunuz?
• Son zamanlarda lezzetli bir yemeğin tadını çıkarmak için yavaş yiyor musunuz?
• Taze ilkbahar havasını derin bir nefesle içinize çekmeye eğilimli misiniz?
• Hayatın tadını çıkarmayı bilen arkadaşlarınız gerçekten var mı?
• Elde edilen bir başarınız ile gurur duyuyor musunuz?
• Belirli kişilere karşı duyduğunuz sevginin keyfini çıkarabiliyor musunuz?

Kalbiniz bu ay hep deniz kabukları toplasın!