Tokyo’daki yılın son Sumo turnuvası finalini canlı canlı izleme fırsatı yakalamışken sizlerle biraz Sumo ve Tokyo’daki Sumō stadyumu (jp. 両国国技館 Ryōgoku Kokugikan) hakkında birkaç bilgi paylaşmak istiyorum. Öncelikle Sumo turnuvaları yıl içerisinde sırayla 4 ayrı ilde gercekleşiyor. Dolayısıyla Sumo güreşçileri sezon içerisinde bir çok defa yolculuk yapmak durumunda kalıyorlar (ve onlarca güreşçinin bir arada gerçekleştirdiği bu yolculuklar tahmin edileceği üzere oldukça eğlenceli görüntüler veriyor).
Bir sezon içerisinde Tokyo(3), Nagoya, Osaka ve Fukuoka’da olmak üzere 6 turnuva (basho) düzenleniyor. Tokyo’daki basholar ise Ocak, Mayıs ve Eylül aylarında Ryogoku Kokugikan’da gerçekleşiyor. Ryogoku Kokugikan 1985’te inşa edilmiş ve yaklaşık 11 bin kişilik oturma alanına sahip. Ayrıca 2020 yaz olimpiyatlarına boks turnuvalarına ev sahipliği yapması planlıyor.
Ben de 24 Eylül’de, Tokyo bashosunun son gününde Ryogoku Kokugikan’a gittim. Toplamda 5 kişiydik. Biletler satışa çıkar çıkmaz tükendiği için arkadaşımız bilet almayı başaramamış. Japonya’da her şey için biraz hızlı ya da oldukça sabırlı olmak lazım. Bize sabırlı olmak kaldı ve 24 Eylül sabahı saat 06:00’da Ryogoku Kokugikan’ın önündeki uzun sıraya kuyruğundan dahil olduk. İnternet üzerinden bilet almayı başaramayan, fakat ne olursa olsun sumo müsabakalarını izlemek isteyen yaklaşık 400 kişi için kapıda bilet satışı yapılıyor.
Ben de 343. sıradan bileti kaptım! Hem de 2200 yene. İşte sumo müsabakalarını izlemek için alınabilecek en ucuz bilet. Çünkü bu biletlerin sahipleri, yalnızca arenanın en arkasında bulunan koltuklara oturabiliyorlar. Bu yüzden dürbünle gelenleri yadırgamamak gerek, hatta dürbünlerimizi yanımıza almayı unutmamak gerek!
Sumo müsabakalarını izleme ücretine gelirsek; tahmin edileceği üzere ücretler oturma düzenine göre değişiyor. Kokugikan’daki koltuklar temel olarak iki bölüme ayrılıyor. Dohyō adı verilen müsabakaların gerçekleştiği toprak platformun bulunduğu birinci katta yalnızca masuseki (jp. 升席) adı verilen, tatami döşemeli dört kişilik bölmeler bulunuyor. Müsabakaları bu bölmeden izleme fırsatı bulabilenler kendilerini gün boyunca minderde oturmaya hazırlasınlar. Çünkü masusekiler geleneksel şekilde düzenlenmiş bölmeler olup, oturmak için zabuton adı verilen minderler kullanılıyor.
Bu bölmelerden birinde oturabilmeniz için yaklaşık 40.000 JPY (yaklaşık 1300 TL) -ki en güncel fiyatlar koltuğun dohyōya olan yakınlığına göre 38.000-46.800 JPY arasında değişiyor- gibi bir ücret ödemeniz gerekiyor, çünkü box seat tarzındaki bu bölmeler için tek kişilik bilet bulabilmek neredeyse imkansız. Kokugikan’ın ikinci katı ise bize daha tanıdık olan bir koltuk düzenine sahip ve fiyat olarak da nispeten daha ucuz. İkinci katın arka sıralarından izlemek yaklaşık 4000 JPY (yaklaşık 130 TL) iken, en ön sıradan izlemek ise 8500 JPY (yaklaşık 270 TL) civarında. Fakat şunu da belirtmeden geçmeyelim, özellikle final maçı gibi önemli bir maça denk gelirseniz, sırf altınızdaki minderi fırlatmak için biraz paraya kıyılabilir, çünkü normal koltuk düzeninde böyle bir lüksünüz yok.
Gelelim burada koca bir günü nasıl geçirebiliriz sorusuna. Ryogoku Kokugikan içinde yiyecek-içecek için bir çok yer bulunuyor. Ayrıca alanın yakınlarında bir çok kombini de bulunmakta. Bence biraz hazırlıklı gitmekte fayda var, çünkü içerisi biraz pahalı. Bizim gittiğimiz gün saat 12.00-15.00 arası en alt katta chanko-nabe (jp. ちゃんこ鍋) adı verilen, içinde çeşit çeşit sebzelerin bulunduğu sumocu çorbası servis ediliyordu. 300 JPY (9tl civarı). Çorbaların bir çok farklı versiyonu varmış ama bizim gittiğimiz gün körili, tavuklu ve bol sebzelisini ictik. Bir de dipnot düşelim; sumo müsabakalarında ellerin yere değmesi yenilgi anlamına geldiğinden, sumo güreşçileri turnuva süresince 4 ayaklı herhangi bir hayvanın etini yemiyorlarmış!
Ayrıca içeriyi gezmeye devam ederken uzun bir vitrinin içinde bir çok farklı ülkeden gönderilmiş özel eşyaların sergilendiğini gördük. Meğerse bu eşyalar final akşamında galibiyeti kazanan sumo güreşçisine takdim ediliyormuş. Biz de Tokyo bashosunun son günü orada olduğumuz için, final maçının ardından oldukça uzun süren bir merasim izledik. Ama, en arkadaki koltuklardan değil! Müsabakalar sona erdikten sonra bir çok insan alandan ayrıldığı için, biz de ufak ufak önlere doğru ilerledik ve en öndeki yerimizi aldık. Dolayısıyla bu hediye merasiminin bir kısmını ve kapanış seremonisini en önden izledik.
O gün sabahtan akşama kadar (06:00-19:00 arası) aynı yerdeydik. Sabahın köründe arenadaki yerimizi aldık ve saat 10:00’da başlayan alt seviyelerdeki sumo güreşçilerinin maçlarını izledik. Bazı insanlar, bu minikleri çocukluklarından itibaren sürekli takip edip, destekleyip, onlarla adeta bir anne/baba-çocuk ilişkisi kuruyorlarmış. Bu da arkadaşımızdan öğrendiğimiz ilginç bir bilgiydi. Arada sıkılıp arenanın dışına çıktığımızda ise kaldıkları yerden, ellerinde bez çantaları, ayaklarında terliklerini sürüye sürüye gelen sumo güreşçilerini gördük. Birazdan arenada birbirleri ile karşılaşacak güreşçilerin birbirinden tatlı kimonoları ile hemen önünüzden geçip gitmeleri de çok güzel bir anı olarak kalıyor.
Yine arkadaşımızın söylediğine göre, sumo güreşçileri maç öncesinde arenaya gelirken son derece konsantre olduklarını için, isimlerini bağırmak, fotoğraf çekilmeyi istemek pek hoş değilmiş. Ama ben çıkışta yakaladım bir tanesini (ismi Amakaze’ymiş, jp. 天風). Uzun ve oldukça büyükler. Ve çok sempatikler! İki saniye durup fotoğraf çekilmek bile harika bi duyguydu!
Yorumlar