Kaz Dağları sık çam ağaçlarının hakim olduğu ve doğal güzellikleri ile bilinen bir milli parktır. Yer altı ve zirvelerden gelen su kaynaklarınca zengin bu bölgede, doğal yaşam harika deneyimler sunar. Küçük bir patika yürüşünde bile birçok kuş türüne ve şansınız varsa geyik veya ceylana denk gelebilirsiniz. Bu güzelliklerin ortasında kalan Kaz Dağları’nın Akçay tarafında kalan tarafından ulaşılabilen Hızır Kamp’ı mutlaka deneyimlemelisiniz.
Doğal görünüm bozulmadan işletmeye çevrilen bu alanda, önündeki akarsu kenarında uzanabilir, suyun bir set ile oluşturduğu doğal havuzda serin suyun keyfini çıkarabilirsiniz. Çocuklu aileler tarafından da tercih edilen bu alanda, kendi çadırınız ile veya işletmenin çadırlarında konaykalayabilirsiniz. Kahvaltı ve akşam yemeği dahil fiyatlar ile hizmet veren bu alan için yaz aylarında yaşanan yoğunluk sebebiyle rezervasyon yaptırmanız gerkecektir.
Bu gölün oluşumu bile heyecan verici. Yapılan incelemelere göre 1703 yılında yaşanan tektonik hareketlerin sebep olduğu heyelan sonrası oluşan çukur alan, taban suyu ve Hongurdak Deresi tarafından su ile beslenmiş ve göle dönüşmüş. 300 yıla yakın süredir yıkılmadan, göl içerisinde durduğu rivayet edilen 183 adet dikili ağaç gövdesi varmış. Biz yüzeyin üstüne uzanan 30 tanesini sayabildik.
Sabah gün doğumunda, rakımı sebebiyle gün-gece arasındaki ısı farklılığı ile sis çöken göl yüzeyi, harika fotoğraf veriyor. Hele ki siz de bizim gibi Basilisk Kertenkelesi’ne denk gelirseniz, bu deneyimi unutamayacağınız kesin. Belgesellerde denk geldiğimiz, su yüzeyinde koşabilen bu kertenkeleyi ilk defa burada gördük. Kamp yerlerini özenle seçmekte fayda var.
Salda Gölü bir krater gölü. 190 metre derinliğe varan bu göl Türkiye’nin en derin, dünyanın en derin 3. gölü ve çevresi 44 km uzunluğunda. Bu rakamlar da gösteriyor ki gerçekten büyük ve önemli bir gölden bahsediyoruz. Magnezyum barındırması sebebi ile Mars’a da benzetildiği de oldu, sodalı ve killi suyu sebebiyle şifalı olduğu da. Bizi çekim alanına alma sebebi ise gölün gün içinde, güneşin konumuna göre renk değiştirmesi ile turkuaz ve mavinin birçok tonunu göstermesiydi.
Çanakkale’nin incisi, Bozcaada’nın en güzel yerinde Sulu Bahçe plajına 5 dakika yürüme mesafesinde, Ayazma Plajı’na 10 dakika yürüme mesafesinde bir kamp işletmesi. Önünden şehre giden minibüsler de geçiyor. (Adada araç olmadan olmaz diyenlerden değiliz.) Adaya gelmişken gün batımı turuna katılın, balık ve mezelerin tadına bakın ve tadım turu kalmadıysa da siz kendi turunuzu planlayabilirsiniz. 🙂
Su avcı toplayıcı atalarımıza binlerce yıl önce yaşam kaynağı görünmüş, aktarılan kalıtsal özellikler ile su bizler için önemini asla kaybetmemiştir. Nehir,akarsu,göl,deniz bizleri dinlendirir ve huzur verir. Kastro’da deniz ve nehir bir arada. Nehirde kilometrelerce deniz bisikleti kullanabilir, güneşlenen kaplumbağaları izleyebilirsiniz. Mevsim uygun ise denizin keyfini çıkarıp, kumsalda uzanabilirsiniz.
Kampınızı denize yakın alanda, ağaçlar altına ya da daha sakin olsun derseniz nehir kenarında kurabilirsiniz. Kamp adına aradğınız birçok şeyi burada deneyimleyebilirsiniz.
Ömerli Barajı’nın çevresi İstanbullu’lar ve istanbul’da kamp yapmak isteyen gezginler için harika alternatifler sunuyor. Baraj statüsüne alınan bu alanda imar izni yok. Kalıcı büyük çadırlarda konaklayan ve çiftçilik yapan bir kaç kişi dışında terkedilmiş 20 hane var. Balık tutmak, trekking yapmak veya kafa dinlemek için tercih edebilirsiniz.
Geçmişte Osmanlı Sarayı’na at yetiştirmek için kullanıldığı söylenen bu alanda, sayıları günden güne azalsa da halen Yılkı (Yabani veya ehlileştirilmemiş) atları bulunuyor. Doğada özgürce koşturan, oyunlar oynayan bu güzel hayvanları görmek için At Yaylası’nda kamp yapın.
1.400 metre rakımda kamp yapmak ister misiniz ?
Birçok ağaç türünü birarada göreceğiniz bu alanda, yayla evleri ve önünde bulunan göl sizi başka biryerde hissettirecek. Yaz aylarında fotoğraf ve trekking gruplarının da ziyaret ettiği yayla, yeni keşfedilen yerlerden. Çok popüler olmadan görmelisiniz.
Likya yolunun en önemli noktalarından biri olan Demre’de tarih ve doğa size unutulmaz bir deneyim vaad ediyor. Myra Antik kenti, St. Nikolas Klisesi (Noel Baba Klisesi) , Andiake Antik Kenti, Likya Uygarlıkları Müzesi ve daha fazlasını görebilir, kilometrelerce süren orman içi yollarda trekking yapabilirsiniz. Andriake antik kentinin eski liman bölgesinde bulunan Andriake Camping ise tarihin içinde hissedeceğiniz bir kamp alanı. Kamp alanlarının ortak bölümlerinde biraz zaman geçirerek kazı çalışması yapan yerli yabancı arkeologlar ile tanışabilir; Avrupa’nın her yerinden gelen likya yolu meraklılarının deneyimlerini dinleyebilirsiniz.
Kamp yapalım ama daha çok konforumuz olsun yani biraz lüks olsun derseniz, Mona tam size göre. İngilizce’deki glamorous ve camping kelimelerinden türeyen Glamping kültürünün Türkiye’deki en iyi örneği burası. Alanda bulunan rengarenk romörk karavanların herbiri farklı bir konseptte döşenmiş ve içlerinde tuvalet, banyo da mevcut. Kamp alanları, önündeki salıncakları ve masası da size keyifli bir yaşam alanı sunuyor. Biz ziyaret ettiğimizde henüz ulaşmamıştı ancak bu yaz döneminde Glamping çadırları da geliyormuş. Mutlaka deneyimleyin.
Bu içeriğin güncellendiği tarih 01/06/2020 15:44
Leave a Comment