denemenlazım
Her geçen gün daha sık duymaya başladığımız sürdürülebilirlik kavramı hayatımızın pek çok alanına temas etmeye başladı. Dünya genelinde artan nüfus ve iklim kriziyle beraber tüketim alışkanlıklarının da artışa geçmesiyle bu kavram daha fazla önem kazanıyor. Sürdürülebilir olmak artık olumlu bir özellikten çok daha fazlasını, bir zorunluluğu ve gezegene karşı sorumluluğu barındırıyor.
Yeni bir girişimciden büyük kurumsal şirketlere, kendi halinde bir çiftçiden büyük hacimlerde tarım yapan üreticiye kadar geniş bir yelpazede yer alan her bireyin başlıca sorumluluklarından biri haline geldi diyebiliriz. Çünkü dünyanın uzun yıllardır karşı karşıya olduğu problemlerin üstesinden gelebilmenin bir yolu sürdürülebilirlik ilkesini benimsemekten geçiyor.
Sürdürülebilirliğe dair farkındalığı arttırma noktasında sadece bireylere değil büyük üreticilere ve şirketlere de önemli bir iş düşüyor. Ne mutlu ki Türkiye’de bunu ciddiye alan, köklü çalışmalar yapan bir kurumsal şirket var. Alkollü içecek sektörünün önde gelen isimlerinden Mey|Diageo sürdürülebilirlik yaklaşımlarını başarılı şekilde uygulayarak iş dünyasına örnek teşkil ediyor.
“Her gün, her yerde yaşamı kutluyoruz”
Bu prensiple çalışmalarını kurgulayan Mey|Diageo geçtiğimiz günlerde önemli konuşmacıların yer aldığı çevrimiçi bir panele öncülük etti. Biz de Denemen Lazım ekibi olarak Hybrid Community’nin davetiyle bu ilham verici paneli dinleme fırsatı bulduk.
Next Academy Kurucusu ve akademisyen Levent Erden moderatörlüğünde gerçekleşen panelde şef ve sosyal girişimci Ebru Baybara Demir, FutureBright kurucusu Akan Abdula, The World’s 50 Best üyesi ve editör Cemre Torun ve Mey|Diageo Genel Müdürü Levent Kömür yer aldı. İklim krizi, küresel ısınma ve tarım kaynaklarının günden güne azalması gibi ciddi problemler ile mücadele eden dünyamıza dair bazı verileri dinleyerek başladık.
Sürdürülebilirlik, doğanın ve dünyanın geleceğinin bağlı olduğu bir ilke. Panelde de dinlediğimiz üzere doğaya verilen tahribat ve bununla beraber açığa çıkan bazı rakamlar korkutucu seviyelere varmış durumda. Küresel ısınmanın, kaynak tüketiminin ve içinde bulunduğumuz iklim krizinin doğanın dengesine verdiği ve vereceği hasarlar süratle artıyor. Ancak yine de hiçbir şey için geç kalmış sayılmayız. Sürdürülebilirlik bilincini ilke edinme ve örnek olacak şekilde yayma görevi, büyük oranda tarıma dayalı sektörlerde iş yapan kurumsal şirketlere düşüyor. Ülkemizde Mey|Diageo da bu sorumluluğu başarıyla yerine getiriyor.
Panelde de vurgulandığı gibi Mey|Diageo, faaliyetlerini sürdürürken kurumsal sosyal sorumluluğunu yerine getirme hedefinin ötesinde, “sorumlu bir sosyal kurum” olma hedefiyle çalışıyor. Bu bağlamda da merkezlerine sürdürülebilirlik yaklaşımını alıyor. Şirket olarak sürdürülebilirliği, ekosistemlerin sürdürülebilirliği olarak tanımlıyorlar ve bu alana ciddi şekilde eğilip projeler gerçekleştiriyorlar. Levent Kömür’ün de özetlediği üzere sürdürülebilirlik iklim krizi sorununa cevap vermenin çok ötesinde; bir büyüme, üretim, tüketim ve risk yönetimi modeli olarak kendileri için büyük önem taşıyor.
Bir diğer önemli husus ise tescillenmiş “çiftçi bir şirket” olmaları. Bu özellikleriyle hem kendileri iyi tarım uygulamalarını hayata geçiren çiftçi bir şirket olarak çalışmalarını sürdürüyorlar, hem de üzüm, anason ve buğday satın alımı vasıtasıyla yılda 27 bin çiftçiye dokunuyorlar.
Gerçekleştirilen tüm faaliyetlerin ortak paydası geleceğimizi ve gezegenimizi korumak üzerine inşa edilmiş.
Sürdürülebilirlik yaklaşımlarını oluştururken belirledikleri bazı kritik öncelikler var:
- Sorumlu alkollü içki tüketim bilincini yaygınlaştırmak: Bu sağlıklı bireyler, hedefler için ortaklıklar, sorumlu tüketim ve üretim anlamına geliyor.
- Kapsayıcılık ve çeşitlilik konusunda liderlik: Bu öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliğine, eşitsizliklerin azaltılmasına, insana yakışır iş ve ekonomik büyümeye dikkat çekiyor.
- Tohumdan kadehe kadar sürdürülebilirliğe öncülük etmek: Mey|Diageo’nun sürdürülebilirlik yaklaşımının merkezini oluşturan bu öncelik pek çok ayrıntıya dikkat çekiyor. Yoksulluğa ve açlığa son verme, nitelikli eğitim, erişilebilir ve temiz enerji ile temiz su, hijyen ve halk sağlığı gibi başlıkları kapsıyor.
Sürdürülebilirlik yaklaşımını uzun zamandır ilke edinen Mey|Diageo, 2019 yılında Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalayarak projelerine emin adımlarla devam ettiğini de gösteriyor. Çalışmalarını raporlayarak ortaya somut veriler de sunuyorlar. Bu veriler benzer sektörler için de ilham kaynağı oluyor. 2017 yılından bu yana tam 320 adet sürdürülebilirlik projesine imza atmış olmaları bu sonuçların sadece bir tanesi. Bununla beraber 2020 yılında öne çıkan bazı sonuçlar sürdürülebilirlik anlamında ülkemizde ne kadar önemli adımlar atıldığının da bir göstergesi.
Dikkat çekenleri sıralayacak olursak;
- Yaş üzüm, kuru üzüm, anason ve buğday ürünlerinin tarımsal girdi kayıplarının en aza indirilmesi için süreç iyileştirme ve verimlilik arttırma projeleri uygulandı.
- 1 litre ürün üretmek için 2007 yılına göre %45 daha az su kullanıldı.
- CO2 emisyonları 2007 yılına göre %74 azaltıldı.
- Kullanılan kağıt ve kartonların %100’ü endüstriyel ağaçlardan sağlandı.
- Geri dönüştürülebilir ambalaj malzemesi kullanım oranları %99,9’a çıkarıldı.
- Toprağa giden atık miktarı %99,9 azaltıldı ve 8 lokasyonda “sıfır atık” seviyesine ulaşıldı.
Bu sonuçlara ek olarak vizyonlarını oluşturan hedefler ise bu işi ne kadar ciddiye aldıklarını da gösteriyor. Operasyonları karbonsuzlaştırmayı, 2030’a kadar üretim prosesinde kullandıkları suyu %30 azaltmayı ve 2026’ya kadar su kıtlığı olan bölgelerde kullandıklarından daha fazlasını yerine koymayı hedefliyorlar.
Görüldüğü üzere bu rakamlar ciddi bir çabanın ve istikrarlı çalışmanın sonuçlarını bize anlatıyor. Detaylı raporu linkten inceleyebilirsiniz.
Planlı ve hedefli bir çalışma planı ile sürdürülebilir üretim yapabilmek mümkün. Tarıma dayalı endüstrinin temsilcisi olan Mey|Diageo, sürdürülebilir ekonomiye dair inancını projelerle hayata geçirerek hem ülkemiz hem de gezegenimiz üzerinde olumlu etkiler bırakmayı başarıyor.
Yorumlar