Avrupa’nın Saklı Cennetleri: Sade Lüksüyle Büyüleyen Butik Oteller

Avrupa şehirleri, zarif dokunuşlarla bezeli ve hayallerinizi süsleyecek kadar özgün butik otellerle dolu. Sade bir lüks anlayışıyla konforu ve estetiği harmanlayarak misafirlerine unutulmaz deneyimler sunan bu oteller yüzyıllar önce inşa edilmiş aile sarayları, zamansız tarihi yapılar veya çağdaş sanat mabetlerini andıran mimari harikalardan oluşabiliyor. Öyle yerler ki seyahatinizin asıl amacı buralarda konaklamak ve özgün ruhlarını hissetmek üzerine kurulu olabilir.

Her biri zarif tasarımları, rafine yemekleri ve benzersiz atmosferleriyle öne çıkan bu mekanlar, estetik duyguların doruklarda yaşandığı huzur dolu kaçamaklar için mükemmel birer adres. Avrupa’nın farklı köşelerinde gizlenmiş bu özel oteller, rafine zevklere düşkün seyahat tutkunları için adeta birer cennet. Biz de keşfetmeye ve dünyayı görmeye tutkulu bir ekip olarak rotalarımızdaki otelleri sıralamaya karar verdik.

Şimdi gelin ve bu muhteşem mekanların kapılarını aralayarak sizi büyüleyecek dünyalarına adım atalım.

 

Shila, Atina

Atina’nın kalbinde yer alan Shila, butik otel konseptine yeni bir anlam ve ilham getiren özel bir yer. 1920’lerin sonlarından kalma bir binanın dönüştürüldüğü bu otel, nostaljik ve zarif unsurlarıyla klasik bir otel algısından fazlasını sunuyor. Geçmişteki ve çağdaş detayları her köşesine yansıtan bu neoklasik yapı aynı anda hem çok sade hem de seksi bir cazibeye sahip.

Yemyeşil avlusu, okuma köşeleri, dinlenme alanları ve sessiz sakin ambiyansıyla tam anlamıyla rahatlama üzerine kurulu bir konaklama deneyimi sunuyor Shila. Aynı zamanda sanata da önem veren bir otel. Seçkin bir çağdaş sanat koleksiyonuna sahip otelin her bir süiti koleksiyondan eserlere ev sahipliği yapıyor.

 

Masseria Moroseta, Ostuni

İtalya’nın rüya bölgelerinden Puglia denince akla genellikle sayısız koylarında bir rota tutturacağınız deniz tatilleri gelir. Onun da keyfi çok başkadır ama bölgenin Ostuni şehrinde zeytinlikler içinde yer alan bir vaha Puglia’ya bakışınızı farklı bir boyuta getirebilir. Doğa, tasarım, iyi yemek ve seyahat tutkusunu muhteşem bir arazide birleştiren Masseria Moroseta her anıyla unutulmaz bir deneyim vadediyor.

Şef Giorgia Eugenia Goggi, ağırlıklı olarak Puglia mutfağının çağdaş örneklerini olabildiğince sadece ama bir o kadar da sanatsal bir estetikle yorumluyor. Arazideki taş evler, odalar ve mutfaktan çıkanların her biri tasarımsal bir anlayışla misafirleri karışılıyor.

 

Hotel Rôchechouart, Paris

Paris’e gitmek her zaman iyi bir fikirdir, bu kesin. Bir de Hotel Rôchechouart gibi özel bir otelde kalıyorsanız hiç unutulmayacak bir deneyim sizi bekliyor demektir. Belle Époque şıklığının her köşeden ışıltıyla parladığı otel 1929’dan bu yana Paris’in Montmartre bölgesinde konuklarını ağırlıyor.

Art Deco cephesiyle hemen dikkatleri çeken otelin günümüzü yakalayan mimarisi köklerini unutmuyor ve o eski yılların dokusunu duvarlarından kapılarına her yerde taşıyor. Fransız mutfağının rafine lezzetlerini tadabileceğiniz restoranı, terası ve barlarıyla tam bir şehir oteli diyebiliriz.

 

Forestis, Dolomitler

Sadeliğin sanatını vurgulayan, lüks ve huzuru cennet gibi bir doğal bölgenin ortasında size sunan bir otel Forestis. İtalya’nın dağlık Dolomitler bölgesinde yer alan otelin manzarası muazzam zira kendisi deniz seviyesinin 1800 metre üzerinde bir ormanın içinde saklı. Kaynak suların aktığı bölgenin havası, güneşi, suyu bambaşka bir güzellikte haliyle.

Bulunduğu yerde 1900’lü yılların başında bir sanatoryum bulunduğuna ve hastaların şifalandığına şaşırmamak lazım. “Forest cuisine” olarak tanımladıkları mutfağı da ormanın nimetlerinden faydalanarak organik ve otantik ürünler sunuyor. Bu oteli hem baharda hem kışın karlı manzarada ayrı ayrı ziyaret etmek lazım diyoruz.

 

Palazzo Daniele, Puglia

Puglia bölgesinin küçük kasabası Gagliano del Capo’da yer alan Palazzo Daniele sadece 11 odadan oluşan muhteşem bir butik otel. Kendilerini ifade ederken görkemi samimiyet ve yerellik hissiyle buluşturduklarını söylüyorlar ki gerçekten de böyle bir yapı burası. Yaklaşık 160 yıllık aristokrat bir aile evi ve sarayı olan binanın orijinal freskleri ve mozaikleri korunuyor. Sahip oldukları çağdaş sanat koleksiyonuyla muhteşem bir ahenk içinde olan bu mimarisi biraz da zamanda yolculuk hissi veriyor.

Portakal ağaçlarıyla dolu bahçesinde aperitivo keyfi yapmak, doğal şarapları eşliğinde İtalyan mutfağının seçkin tatlarını deneyimlemek ve sonrasında süitinizde uykuya dalmanın huzuru paha biçilemez olsa gerek.

 

Villa Cozzano, Castiglione del Lago

Uçsuz bucaksız üzüm bağlarının ve enfes şarapların cenneti Toskana’ya doğru uzanıyoruz. Hatta biraz da zamanda geriye gidip 1543 yılına gidiyoruz. Yani Villa Cozzano’nun doğduğu yıla. O zamandan bu yana aynı ailenin yönetiminde olan Villa Cozzano zeytinlikler ve üzüm bağları arasında kurulmuş bu muazzam yapı aile üyelerinin girişimiyle büyük bir restorasyondan geçerek konaklamak isteyen misafirlere açılıyor.

Film karelerini andıra uzun masalar etrafındaki kalabalık yemeklerinin de rüya gibi olduğunu söylemek mümkün. Tarihin farklı dönemlerine şahitlik etmiş bu evin odalarında kalan herkesin Toskana’ya aşık olacağı garanti.

 

Villa Magnan, Biarritz

Fransa’nın güneybatısındaki Biarritz bölgesi başlı başına özgün bir tatil rotası. İspanya’nın Bask bölgesi sınırına yakın Biarritz’in vadetttiği rafine tatlar ve hisler Villa Magnan’da rüya gibi bir hale bürünüyor. Villa Magnan, 80 yılı aşın bir süre atıl halde kalmış bir villa. Ta ki sanat ve film sektöründe çalışan bir ikili tarafından satın alınana dek. Aslına uygun şekilde renove edilen yapı estetik dokunuşlarla rüya gibi bir mekana dönüşmüş.

Her bir odası özenle tasarlanan Villa Magnan’ın pastel renkleri yapının tarihsel dokusunu yansıtırken çağdaş sanat detayları da günümüzle bağ kurmasını sağlıyor. Lüks, konforlu ama bir o kadar da sade bir konaklama deneyimi sunan villanın mutfağı da en az kendisi kadar özel.

 

Hôtel du Couvent, Nice

Fransız Rivierası’nın kimi zaman aşırıya kaçan ihtişamından uzak ama bir o kadar da özgün ve rafine bir adres Hôtel du Couvent. Bu farklılığının da bir özel bir nedeni mevcut. Burası 17. yüzyıldan kalma bir rahibe manastırı aslında. Seksenli yıllara kadar terkedilmiş olan yapı otelcilik sektöründe deneyimli bir ismin girişimiyle renove edilerek bu özel otele dönüşüyor.

Odalarındaki o rustik ve sade dokunuşlar adeta arındığınızı hissetmek için tasarlanmış. Yemyeşil bir arazi üzerinde olduğu için bahçe manzaraları da harika. Teras barı ve restoranları da Fransız mutfağının enfes tatlarını sunarken sizi etrafınızdaki müthiş detaylarla baş başa bırakıyor.

 

Little Beach House, Barcelona

Soho House bünyesinde yer alan Little Beach House Barcelona, Garraf isimli deniz kıyısı bir kasabada yer alıyor. 1950’lerden kalma bir binayı mesken ediniyor. Haliyle nostaljik bir estetik ruh hakim. Tüm odalarının Akdeniz’in muazzam manzarasını gördüğü otelin özellikle terasındaki yemekler çok popüler.

Otelin iç mimarisi İspanyol ve Katalan etkilerini şık bir biçimde taşıyor. Ayrıca özel bir sanat koleksiyonu da bulunan otelde konaklamak için Soho House üyeliği veya Soho Friends programı üyeliği gerekiyor.

 

Areias do Seixo, Lizbon

Lisbon’a sadece 35 dakika uzaklıkta bir vaha adeta diyebiliriz bu Areias do Seixo için. Doğanın ortasında, odaların uzun bahçelere açıldığı, yıldızların altında yemek yiyebileceğiniz, ateş etrafında Portekiz şaraplarını tadabileceğiniz ve sınırsız bir huzurla dolabileceğiniz bir otel.

Denizin dinginliğinde sörfle güne başlayabilir, spa’da arınarak akşam yemeğinde tadım menüsüyle gün boyu farklı duyusal deneyimler yaşayabilirsiniz. Biraz daha izole olmak istiyorsanız otelin villa bölümünü tercih ederek biraz daha inzivaya çekilme fırsatını yakalayabilirsiniz. Büyük bir şehre yakın ama kaostan da bir o kadar uzakta özgün bir Portekiz deneyimi olacağı kesin.

 

Numeroventi, Floransa

Tarih ve sanatın buluşma noktası Floransa’da yer alan Numeroventi hem bir butik hem de artist residency adı verilen bir sanatçı yerleşim alanı. Sanatçıların bağımsız bir şekilde çalışabildiği ve yaratıcılıklarını ortaya koyabildikleri bu özgün mekanın sunduğu konaklama deneyimi de çok keyifli.

Doğal malzemelerin kullanıldığı ve endüstriyel mimarinin ön plana çıktığı odaların ferahlık duygusu her konaklayanın ilhamını artıracak nitelikte. Otelin tarihi avlusu ve bahçelerinde yürüyüşlere çıkmak, kahvenizle kitabınıza dalmak ve tabii Floransa’nın ruhunu hissetmek sizi farklı bir yolculuğua çıkaracak.

 

Hotel Corazon, Mallorca

Lüks ve sadeliği ev hissiyatıyla buluşturan bir otel… Tam anlamıyla hayallerdeki gibi değil mi? İspanya’nın Mallorca bölgesinde yer alan Hotel Corazon.

Her bir odası sade bir estetikle tasarlanan otelin manzarası size tam anlamıyla doğanın içinde olduğunuz hissini veriyor. Çiftliklerinden ürünlerin restoranın özgün yemeklere dönüştüğü, doğaçlama müziklerin kulaklarınıza çalındığı, ses banyoları ile ruhunuzun arındığı Hotel Corazon’da misafirleri unutamayacakları bir konaklama deneyimi bekliyor.

 

Holmen Lofoten, Sørvågen

Avrupa’nın iyice kuzeyinden, Norveç’ten bir otel de var listemizde. Bir balıkçı kasabası olan Sørvågen’de kendileri de balıkçı olan bir ailenin işletmesi burası. Muhteşem bir deniz ve dağ manzarasına karşı konumlanan otel baştan sona bir deneyim rotasına ev sahipliği de yapıyor diye diyebiliriz.

Kuzey Kutup Dairesi’nin üzerindeki Kitchen On The Edge Of The World isimli mutfak da Holmen Lofoten bünyesinde yer alıyor. Burada şefin masasında yemek yiyebileceğiniz, yemek atölyelerine katılabileceğiniz, okyanusta balığa veya ormanda yemek avına çıkabileceğiniz gastronomik bir deneyim sizi bekliyor.

 

Finn Lough, Enniskillen

Enniskillen isimli bir şehir henüz duymamış olabilirsiniz ama Finn Lough belki oraları keşfetmeniz için keyifli bir bahane olabilir. Kuzey İrlanda’nın bu küçük ve sakin kasabasında bulunan Finn Lough isimli otel bir anlamda “retreat” hizmeti sunuyor. Baloncuk şeklindeki odaları doğanın ve sessizliğin içinde deliksiz uyku vadederken göl kıyısındaki spa bölümü derin bir arınma sunuyor.

Arazilerinde yetiştirip hasat ettikleri malzemeleri kullandıkları yemekler ise her duyuya hitap eden doğal tatlardan oluşuyor. Zamanın yavaş ve huzurlu aktığı bu otelde birkaç gün geçirmek ruhunuzu ve bedeninizi besleyecek.

 

Yorumlar