Barcelona’da Geç Kahvaltı için Brunch Mekanları

Ey brunch severler, siz bu brunch listesine güvenin, bana güvenin. Barselona’ya yolunuz düşerse (ya da kimbilir, belki zaten burada yaşıyorsunuzdur?) bu söylediğim yerlere (ya da en azından bir iki tanesine!) mutlaka gidin!

Bütün bu yazıya iki önemli bilgiyle başlamak istiyorum. Birincisi boğa burcuyum, iyi yemek yemeyi seviyorum ve günün en sevdiğim öğünü kahvaltı. İkincisi, 3 senedir Barselona’da yaşıyorum ve hem turizmci mesleğim hem de kişisel merakım yüzünden, Barselona’nın bütün mahallelerini zaptetmiş, bütün sokaklarını bilfiil işgal etmiş ve bütün restoranlarını dağıtmış olabilirim.

Not: bu liste tabii ki aşırı meşhur Brunch&Cake’i kapsıyor ama inanın ki ondan çok daha fazlası!

Hazırsanız, başlıyoruz!

 

Can Dendê

Benim gönlümün birincisi boyutta küçük ama başarıda büyük bu minik café. Can Dendê bugünlerin yeni hip mahallesi Poble Nou’da. Poble Nou aslında bir sanayi mahallesi ama artık üçüncü dalga kahveciler, kafeler ve restoranlarla dolup taşıyor. Can Dendê’yi ise özel kılan bir kaç noktası var. Burası çok küçük bir yer, bu yüzden servisi her zaman çok iyi. Ortamı çok şeker, güneşli bir havada dışarıda oturmak için üç tane masası da var ve sakin bir sokakta. Fakat asıl konu yemek seçenekleri. Her şey acayip lezzetli!

Benim size tavsiyem önce kendinize bir ev yapımı soğuk çay (romlu veya romsuz), yanında da Pao de Queijo (yani Brezilya’nın meşhur kızarmış peynir topçukları) söylemeniz. Sonrasında ise tercih tamamen size kalmış; tatlı veya tuzlu tam olması gereken yumuşaklıktaki pancakelerden isteyebilirsiniz (çırpılmış yumurta ve füme somonlusu benim favorim), ya da belki bagel seçeneklerinden birini? Hele o yanında gelen patates cipsi yok mu!

Eğer daha tatlı bir şey arıyorsanız da Barselona’da nam salmış orman meyveli french toast’undan söyleyin. Aşırı zor karar, biliyorum.  Midenizde yer kaldıysa ve benim gibi tatlıya doyamadıysanız, finali Infancia Feliz’le yapmanızı öneririm, keza bu da taze krema, süt reçeli ve muzla yapılmış, bardakta gelen bir tatlı. Buyrun, kendinizi kaybetmek için mükemmel menü oluşturmuş bulunmaktayım.

Rezervasyon almıyorlar o yüzden vakitlice gidip sıra beklemek en iyisi.

 

Brunch & Cake

Barselona’ya HER gelenin İLLA Kİ gittiği brunch noktası, tanıtmama gerek yok. Tabakları tek başlarına İnstagram ünlüsü zaten. Çünkü aşırı renkli, aşırı çiçekli, yani anlayacağınız, bildiğiniz brunchlara benzemiyor. Bir kaç tane şubesi var şehrin farklı yerlerinde, aralarında en az kalabalık olanı ise Calle Rosellon 189’da bulunan Travel & Cake. Menüler sezonlara ve dükkanına göre değişim gösterebiliyor ama hepsinde olan bazı klasikler var ve bence en lezzetliler de bunlar!

Not alıyorsanız söylüyorum: kürek içinde gelen kömürlü siyah waffle üzerinde eggs benedict ve guacamole dolu şırıngalarla servis edilen tavuklu super sándwich. Çok lezzetli ve acayip doyurcu! Daha sağlıklı bir şey arıyorsanız da, quiona burgeri deneyebilirsiniz. Sadece kahveye gitmişseniz eğer, iyi oldukları bir diğer nota da kekleri ve pastaları bu yüzden doğru yerdesiniz demektir!

Haftasonu kahvaltıya gidiyorsanız, 10 en geç 11 gibi gitmekte fayda var, yoksa çok beklersiniz (ve açken beklemek en kötüsü!). Dışarıda oturursanız küçük bir ekstra fiyatı var, eğer hesabınızda görürseniz şaşırmayın.

 

Federal Café

Federal Cafe bir tek Barcelona’da meşhur değil çünkü Madrid’de, Girona’da ve Valencia’da da şubeleri var. Barselona’da iki tane var, biri Gotik mahallesinde, diğeri San Antoni’de. Bana sorarsanız Gotik’te olan daha ferah daha büyük, San Antoni’de ise daha tenha. Servisleri dünyanın en iyisi değil, fiyatları da aşırı ucuz değil ama yine de menüleri çok geniş olduğu için, herkese göre ve günün her saatine göre bulunabilecek bir şey var.

Menüde chia bowl ya da müsliden tutun, farklı yumurta çeşitleri, sandviçler ve burgeler var. Ben her gidişimde aynı şeyi istiyorum, ya şakşuka ya da çırpılmış yumurta yanına bir sürü şey ekleyip kendi tabağımı kendim oluşturuyorum. Taze kruasanları da çok güzel! Travel & Cake’deki gibi dışarda oturursanız 10% gibi bir ekstra ödeme alıyorlar. Eğer laptopunuzla gidip çalışmak isterseniz, ancak ortadaki büyük masaya oturabilirsiniz. Bir çok yer gibi, burası da rezervasyon almıyor.

 

Böl

Eğer beni uzun zamandır İnstagram’da takip ediyorsanız, burayı ne kadar çok paylaştığımı görmüşsünüzdür. Hem iç mekanının, hem tabaklarının fotoğraflarını çılgınlar gibi paylaştım, oranın sahibinden komisyon alsam yeridir. Çok gittim, sadece bir gidişimde beğenmedim (çünkü sanırım asıl salataları yapan kişi orda değildi), eyvah dedim, bozdu burası da, sonra tekrar gittim, yine çok beğendim.

Burası benim favori “bowl”cum. Bowl diyince aklınıza ne geliyorsa, tatlısı, tuzlusu, salatası, noodle’ı, her şeyi yapıyorlar. Tabii ki yine bazı tabakların içinde kullandıkları ürünler mevsimine göre değişiyor. Benim tuzlulardan en sevdiğim bowl, Super California Bowl (içinde tahinli bir sos ve hafif tatlı, kıtırlı bir granola var, hala sırrını çözmeye çalışıyorum, çünkü aşırı güzel!) ve tatlılardan da Pink pitaya bowl.

Dükkan benim en sevdiğim sokaklardan biri olan Enric Granados’un üstünde, bir şeyler yiyip salına salına dolaşmaca için şahane bir lokasyon. Dışarıda da keyif yapmak için bir kaç masası var.

 

Alsur Café

Bu da bir başka zincir, bir başka turistik kafe ama yine en güzellerinden! Buraya hiçbir zaman kahvaltı öğünü için gidemedim ama her gidişimde de buna pişman oldum! Allahtan benim gibi çok yiyen arkadaşlarım var da neler var gördüm. Bir kaç şubesi var dediğim gibi, bence en güzeli El Born’da  Plaça de Sant Cugat’da olanı, çünkü bu küçük bir meydancık ve hava güzelken dışarda oturması çok keyifli oluyor. Waffle’ları, pancake’leri, her türlü tatlı tabakları, özellikle Banana Bread French Toast’u çok çılgın!

Onun dışında eğer mevsimlerden kışsa, sıcak çikosunu da hararetle öneririm! Yepyeni bir Alsur Café daha açıldı, yine El Born’da, Parc de la Ciutadela’nın yanında. Buranın bir de barı varmış, geceleri de kokteyller yapıyorlarmış. Henüz ben denemedim, benden once denerseniz bana haber verirsiniz.

 

Flax & Kale

Flax & Kale, kendisini Barselona’nın ilk Sağlıklı Flexitaryan (daha çok vejeteryan beslenen fakat arada sırada et/balık kaçamağı yapan) restoranı olarak tanıtıyor. Anlayacağınız menüsünün %80’ine sebzeler hakim ama aralarda somon gibi balıklar görmek mümkün. Hem kahvaltı menüsü, hem öğle ve akşam yemeği menüsü var. En önemlisi, çılgın çeşitte detox meyve suları var. İncelmeye yardım eden, hangover geçiren, sakinleştiren ya da cinsel dürtüyü arttıran… Artık siz ne istiyorsanız!

Aralarında en büyüğü Universitat meydanına yakın, yazları üst kattaki terası (daha doğrusu bostandan bozma yeşilliklerle dolu alanı) ise pek keyifli. Bu ana restoranın yanı sıra Paseo de Gracia’daki H&M’in en üst katında (burası daha çok al ve git tarzı) ve El Born’da da bir tane şubesi var.

E peki ne yiyeceğiz derseniz, raw salatası, karpuz peynir (evet yanlış duymadınız) tabağı ya da bowllarından denemenizi tavsiye ederim! Kruasanları, kekleri ise yiyince pişmanlık duymayacağınız derecede sağlıklı o yüzden cimrilik etmeyin, hepsinden little little into the middle isteyin.

 

Granja Petitbo

Burayı ben sadece brunch için değil, günün herhangi bir saati için öneriyorum. Çok sevdiğim, içi beni evimde hissettiren, çok ferah bir cafe. Hem her öğlen günlük menüleri var, hem de bütün gün servis edilen, içinde kahvaltılar, yumurtalar, pancakeler, salatalar ve ana yemekler olan büyük bir menüleri var.

Arkadaşlarımla sürekli buluştuğum bi yer, hem de benim yine çok sevdiğim Paseo San Joan caddesinde. Çalışanları çok güleryüzlü, laptop alıp çalışmak için de gayet müsait. Fish & chips’i çok güzel, bir de quinoalı ve narlı salatası. Pancake’leri de tam bildiğimiz akçaağaç şuruplu amerikan pancakeleri, müptelalarına duyurulur!

 

Cecconi’s

Evet, biliyorum, İstanbul’da da var. Evet biliyorum, biraz pahalı. Ama Pazar günleri yaptıkları brunch büfesi bu listede bulunmak zorunda, kusura bakmayın. Her Pazar, saat 10:00’dan 16:00’e kadar sundukları bu Brunch büfesinde, aklınıza hayalinize sığmayacak, istridyeden asparaguslara, balıktan ete, karidesten pizzaya, makarnadan çeşit çeşit tatlıya her şey var.

Hem gözlere, hem mideye bir festival adeta. Rezervasyon yaptırmanız gerekiyor ve ben kesinlikle ilk açılış saati olan 10:00’a yaptırmanızı öneriyorum, kalabalık olmadan büfeden iyice yararlanın diye! Fiyat kişi başı 40€, içine bir kokteyl ve büfeye sonsuza kadar yapacağınız turlar dahil. Bence o paraya değen, özel günlere yakışan bir brunch opsiyonu, bilmiyordum demeyin. Benim için de yiyin.

 

Roast Club Café

En tontiş kafelerden biri. Ben böyle minik yerleri çok seviyorum, hele bir de çalışanları aşırı sempatikse, oradan saatlerce çıkmadan çalışanlarla muhabbet ede ede günümü geçiririm. Çalışan çocuklardan biri de çok yakışıklı… neyse. Konumuz bu değil. Burada klasik brunch seçeneklerinden yumurtalar pancakeler yok ama çok güzel bagellar, sandviçler, kurabiyeler ve kruasanlar var. Hindistancevizli ve ahududulu kek mi istersiniz, yoksa yaban mersinli, limonlu ve ricottalı kekten mi?

Tuzlu severleri ise şu seçeneklere alayım: mortadellalı, domatesli ve rokalı bagel veya İspanya’nın (bence en güzel) peyniri olan manchegolu, salamlı ve kabaklı bagel. Ama sırf bu büfeye bağlı kalmak zorunda değilsiniz, içinde açai bowl bulunan menülerine de göz atmayı unutmayın!

 

Lulu

Lulu’nın yeri El Born’da, parka yakın, denize yakın, haliyle çok turistik bir noktada. Bu yüzden etrafınızda lokallerden çok turist göreceğiniz bir yer. Bununla doğru orantılı olarak fiyatları da (bence) bir brunch yeri için yüksek. Ama ben burada yediğim avokadolu, humuslu yumurtalı salata kasesi baya güzeldi bu yüzden size de burayı önermek istiyorum. Her şeyi kendileri yapıyorlar, hep yerel ürünler kullanıyorlar ve hiçbir tabaklarında rafine şeker kullanılmıyor.

Bütün bunların yanı sıra, buranın bana sempatik gelmesinin bir başka nedeni daha var (ve hayır, söz konusu yakışıklı bir garson değil). Cuma ve cumartesileri o küçücük mekanda canlı müzik oluyor ve orası baya dolup taşıyor. Kolkola dansedenlerle içki yudumlayanlar biraraya toplaşıyor.

 

Hala denemediğim ama bahsini çok duyduğum ya da daha çok gitmem gereken diğer yerler:

Tamam, kabul ediyorum, yazının başında belirttiğim gibi Barselona’nın HER restoranına gitmemiş olabilirim. Ayrıca bazılarına da sadece bir kere gittim ama aklım kaldı. Bunları da yazayım, siz denerseniz bana haber verirsiniz!

• Caravelle: El Raval’in bir başka gözdesi, hipster mekanı. Bir kere gittim, Caravelle Eggs Benedict efsaneydi.
• Ugot: Buraya gittim ama çok bir şey yiyemedim! Göz alıcı bir tatlı büfesi var.
• Bar Limon: Buranın en yenilerinden, Barceloneta’da. Salatasını yedim çok güzeldi ama aklım bulut şeklindeki yumurtası ve çılgın görünümlü pancakelerinde!
• Itacate: Sağlıklı brunch trendine ayak uydurup, tattan ödün vermeyen bir mutfak.
• Bendita Helena: Les Corts mahallesinin yeni gözdesi, o da Flax & Kale gibi flexitaryan.
• Mama’s Café: En sevdiğim mahallelerden biri olan Gracia’da, sakin, küçük bahçeli bir cafe.
• Enkel: Spesyaliteleri hamburgerler ve biralar ama duyduğum kadarıyla brunch seçenekleri de iyiymiş.
• Picnic: Hem kahvaltı, hem de akşam yemeği, ne isterseniz var. Aslında buranın en meşhurlarından.
• Little Fern: Poble Nou sanayi mahallesinin yenisi. Çeşit çeşit renkli latteleri (spirulinalı ve matchalı) ve kahvaltılık opsiyonları gayet başarılı.
• Hoffman Pastisseria: Brunch sayılmaz tamam ama, buranın kruasanları bence Barselona’nın en iyileri!
• Milk: Müdavimi çok ama benim bir türlü ısınamadığım, amerikan tarzı kahvaltı sunan yer. Buraya yazıyorum, çünkü beğenenleri de var da, sonra “Aaa Mimoza bilmiyormuymuş” demeyin!

Listenin sonuna gelmiş bulunmaktayım, aslında daha çok var da, ben en sevdiklerimi yazdım size! Buralara gidip bana teşekkür etmek (ya da şikayet etmek?) isterseniz, beklerim!

Barselona hakkında bir başka konuda görüşmek üzere! Kucak dolusu sevgiler!