İklim Krizi ve Çevresel Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik ve iklim krizi son dönemin en önemli konularından… Şimdi sizlere hızlı tüketimin çevreye etkileri, iklim değişikliği, küresel ısınma, plastik krizi gibi güncel konulara dair genel bilgiler vermek istiyorum.

Dünyamız son yıllarda küresel ısınmanın sebep olduğu bazı sıradışı değişiklikler yaşamakta; Ağustos ayının bir günü İstanbul’da ani bastıran muson yağmuru, şubat ayında 28 derece hava sıcaklığını kaydeden Kopenhag veya ısı dalgası sebebiyle alarma geçen Amsterdam, bizzat tecrübe ettiğim örneklerden sadece birkaçı…

Bozulan doğal denge sebebiyle nesli tükenen hayvanlar, küçülmeye başlayan göller ve batma riski altında şehirler olduğunu biliyoruz. Son 25 yılda kutuplarda eriyen 400 milyar ton buz nedeniyle su seviyesinin endişe verici şekilde yükselmesi de ürkütücü bir diğer gerçek.

Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya
Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya

 

Peki sahi, dünyamıza neler oluyor?

‘Küresel ısınma’ popülerliği giderek artan bir kalıp olsa da, aslında tam olarak ne ile karşı karşıya olduğumuz hala pek de bilinmiyor. Öncelikle gelin tanımı nedir ona bakalım.

Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya
Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya

Küresel ısınma, atmosfere salınan gazların neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda, dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artışa verilen isimdir.

Güncel rakamlar aslında bizlere durumun aciliyetini kanıtlıyor; Son 25 senede 0,5 °C artan yeryüzü sıcaklığının, önlem alınmaz ise 2050 yılına kadar 1,5 °C daha artacağı tahmin ediliyor.

Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya
Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya

Tüm bu endişe verici rakamların sebebi malesef sadece insan aktivitesi; Endüstriyel devrimden bu yana kullanımı giderek artan fosil yakıtlar ve bunun sonucunda atmosferde biriken sera gazlarının, ısınma eğilimine direk etki ettiği bilinen bir gerçek.

Bu aralar İstanbul Bienal’i sebebiyle daha sık duymaya başlayacağınız bir kelime ile sizleri tanıştırmanın tam zamanı;

“Antroposen” yani yaşadığımız jeolojik çağ, insan faaliyetinin iklim ve çevre üzerindeki etkilerinin en baskın olduğu dönem olarak tanımlanıyor. Sanayi devriminin başlangıcından itibaren, hızlı ve ucuz üretim, tasarım ve tüketim modellerini yeniden tanımladı. Artan refahla ürünlere kolay erişmekten memnun olan insanoğlu, yoğunlaşan bu kitlesel üretim ve bilinçsiz tüketimin etkisini pek de sorgulamadı.

Neticede, tüm bu ihmallerin sonucu olarak, bizim neslimizin bir iklim felaketine tanık olması pek de tesadüf değil. Son Birleşmiş Milletler Zirvesi’nde Dünya Bankası CEO’su Kristalina Georgieva’nın sözleri, bizleri sorumluluklarımız üzerine düşünmeye itiyor:

İklim değişikliğinin seyrine müdahale edebilecek son nesiliz, ama aynı zamanda acı sonuçlarıyla karşı karşıya kalacak olan ilk nesiliz

2018 senesi iklim değişikliğine dair farkındalığın zirve yaptığı bir sene oldu. Farkındalığın artmasındaki en önemli kişilerden biri, ne bir politikacı ne de ünlü bir “celebrity” idi:

16 yaşındaki İsveç’li Greta Thunberg, 2018 yılında yaptığı ufak çaplı “İklim için okul grevi” ile medyanın dikkatini çekmeye başladı ve kısa zamanda dünya çapında iklim hareketinin sembolü haline geldi.

Son dönemde ise dünyanın en önemli konferanslarında politikacılara yaptığı konuşmalarla sesini geniş kitlelere ulaştırırken, bir yandan da aslında biz yetişkinlere ders ve ilham vermekteydi. Bahsetmeye değer bir diğer iklim aktivisti, ki bu seferki 93 yaşında, Sir David Attenborough.

Hayatını doğal yaşama dair araştırma ve belgesellere adayan ünlü isim, son dönemde iklim felaketleri üzerine de çalışmalar yapıyor.

Biz insanlar bir gecede ortadan yok olsak, dünya muhtemelen daha iyi bir yer olurdu.” sözüne hak vermemek mümkün değil…

Netflix dizileri arasında dolaşanlara “Our Planet” belgeseline de göz atmalarını öneririm. Belgesel demişken, eğer hala izlememiş olanlar var ise, modaya bakış açınızı kökten değiştirebilecek bir önerim var: “The True Cost”

Hızlı modanın gerçek bedelini gözler önüne seren bu etkileyici belgeselin, moda endüstrisinde bir devrim yarattığı tartışmasız bir gerçek. Kendi kariyerimde de bir dönüm noktası olan bu film, sürdürülebilir moda alanında çalışmaya başlama sebeplerimden biri idi. Moda konusuna girmişken, bazı bilgileri paylaşmadan edemeyeceğim.

Her sene üretilen tüm tekstil ürünlerinin 75%’inin, aynı senenin sonunda ya kullanım ömrünü tamamlayarak veya stok fazlası olarak atık haline dönüştüğünü biliyor muydunuz ?

Üstelik atıkların geri dönüşüm oranı 2% bile değil…

Peki bir tekstil ürününün ortalama kullanımının sadece 7 kez olduğuna inanabiliyor musunuz ?

Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya
Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya

Sırf indirimde diye alıverdiğimiz sıradan bir t-shirt için harcanan su miktarı yaklaşık 3000 litre, ki bu bir insanın 4 senelik içme suyuna tekabül ediyor. Dünyada su kıtlığı çeken 1 milyardan fazla kişi var ve bu sekilde devam edersek, 2025 yılına kadar dünya nüfusunun 2/3’sinin su kıtlığı çekeceği düşünülüyor.

Bir diğer çarpıcı bilgi ise, her yıl moda endüstrisine kaynak sağlamak için yaklaşık 70 milyon ağaç kesiliyor. Tüm bu bilgiler belki hızlı moda üzerine bir durup düşünmemize vesile olur.

Son yıllarda önemli bir diğer gündem maddesi ise, plastik krizi. Krizi diyorum, çünkü bir zamanların mucize buluşu plastik, insanlığın en büyük tehditlerinden birini oluşturuyor. Dünyada kullanılan toplam plastiğin 50% ‘si bir kez kullanıldıktan sonra doğaya atılıyor. Doğada yok olma süresi 100 yılı aşabilen plastik, marin ekosistem için de büyüyen bir risk olmaya devam ediyor.

Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya
Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya

Plastik kullanımı bu hızla devam ederse 2050 senesinde okyanuslarda balıktan daha fazla plastik olacağı bekleniyor. (kg bazında) –  ve evet bu malesef gerçek !

Tüm bu karanlık bilgilerin sizleri rahatsız ettiğini tahmin ediyorum. Ancak umut dolu olmamız için bazı sebepler de var.

Artan farkındalık ve transparanlık ihtiyacı ile, sürdürülebilirlik sonunda önemsenen bir konu halini aldı. Birçok marka bu alanda iddialı hedefler koyarak süregelen çevreye zararlı üretim koşullarını iyileştirme eğilimindeler. Tüketici trendlerinde de ciddi değişimler görmekteyiz; bilinçdışı satın alım yerine kiralama, geri dönüşüme ve yeniden kullanıma olan ilgi, lüksün değişen ve çevreye duyarlılıkla ölçülen yeni tanımı ve minimalizm akımı gibi… Sosyal medyanın gücüyle daha da hızla yayılan bir çevre bilinci ve aktivizmi görmekteyiz.

Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya
Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Bir Dünya

Dünyanın geleceğinden sorumlu bir nesil olarak, tüm bu konulara duyarlı ve ilgili olmamız kaçınılmaz hale geldi. Her birimizin katkısı ile neler değişebilir ve bir tek minik adımla bu değişim başlayabilir.

Kapanışı çok sevdiğim bir alıntıyla yapmak isterim:

Dünyada görmek istediğiniz değişimin kendisi siz olun

Yorumlar