Avrupa’nın en cool şehri Londra’da, turist kalabalığından uzaklaşıp, ilham dolu bir tura çıkmaya hazır mısın ? Senin için dopdolu bir haftasonu gezi rehberi hazırladım.
Hazırsan, hadi başlıyoruz!
Cuma sabahı ilk istikamet bir klasik olan The Breakfast Club, Soho
Pancake’ler ve farklı yumurta çeşitleriyle dolu kahvaltı menüsünden seçim yapmakta zorlanabilirsin !
Yeterince enerji depoladıktan sonra, Londra’nın ilham dolu alışveriş dünyasında kaybolmaya artık hazırsın.
Turistik Oxford street ve büyük zincir mağazaları pas geçiyor ve Regent street’le başlıyoruz. Ilk durak Anthropologie, 158 Regent Street
Burası özel seçilmiş markalardan oluşan geniş bir giyim koleksiyonuna sahip, ama daha da onemlisi kırtasiye, kitap ve mutfak ürünleri severler için tam bir cennet !
Bu kadar çiçek, renk ve desen çılgınlığının üzerine biraz iskandinav sadeliği iyi gider diyor ve Dover Street’teki Acne Studios’la devam ediyoruz.
Sadece girişte yer alan sarı piyano ve üst kattaki teras dahi mağazaya gitmek icin yeterli sebepler!
Ardından moda dünyasının ilham ve alışveriş klasiği olan, Dover Street Market’a giriyoruz, burası adeta bir moda müzesi ! Katlar arasında dolaşır ve özel koleksiyonları incelerken yorulmuş olabilirsin;
O zaman en üst kata Rose Bakery ‘ye uğramalısın, bir kahve molası iyi gelecektir…
Ordan çıkışta istikamet Liberty. Burayı esas önerme sebebim ise, içinde yer alan efsane çiçekçi Wild At Heart! Buraya uğramayı ve mis kokulu çiçeklerin arasında kaybolmayı sakın unutma!
Bond street ve Carnaby street arasında yeterince keşif yaptıysan, artık öğlen yemeği zamanı …
Covent garden’a doğru yürüyor ve farklı bir Hint yemeği tecrübesi icin Dishoom ‘a oturuyorsun. Burası hem yemekleri hem de tasarımı ile bambaşka bir deneyim!
Öğlen yemeği sonrasında, bircok ünlü performansa ev sahipliği yapan Royal Opera House ‘a uğrayabilir, akşam için bilet bakabilir, ve eger benim kadar şanslıysan bir Backstage Tur’a denk gelebilirsin…
Öğleden sonrasını Covent Garden’ın meydanlarında telaşsızca dolaşarak, sokak konserlerini, komedyenleri izleyerek ve pazarları gezerek geçirebilirsin…
Kırtasiye alışverişini benim kadar sevdiğini düşünüyor ve bunun için seni en iyisine yönlendiriyorum; Moleskine ( 40 King Street ) özel limited koleksiyonlara da sahip olan bu dükkanda kendini kaybetmemeye dikkat et.
Çünkü şimdi de harika kokuların seni çağırdığı yerle, Aesop (7 king Street ) ‘la devam ediyoruz. Hem kokuların dünyasına hem de dingin dekorasyonuna hayran kaldıktan sonra, bir kahve molası zamanı !
Hazırsan, çoğu kahve severe göre dünyanın en iyilerinden biri olan Monmouth Coffee Company’ye… Dışardaki bankta oturup kahveni yudumlarken geleni geçeni izleyebilirsin.
Ve kahven bitince, yan sokağa The Vintage Showroom’a uğramayı sakın atlama ! ( 14 earlham st ) Koleksiyonu kadar mağaza tasarımı, kitaplar ve vintage objeler de ilham dolu…
Ve bolca fotoğraf çekmeye hazır isen, işte bir instagram klasiği, The Neald’s Yard… Bu küçücük meydan, rengarek duvarlarıyla sana enerji verecek! Doğal kozmetik mağazasından alışveriş yapabilir, hatta bir seans aromatik bakımla kendini şımartabilirsin!
Akşam yemeği için önerim Sushi and Sticks,11 Henriette St. Adı üstünde sushi ve stick’lerle dopdolu menüsünden seçim yapmak oldukça zor!
Cumartesi sabahı güne Notting Hill bölgesinde, Londra’nın en cool mekanında başlıyoruz, tabii ki öncesinde uzun bir sıra beklemeyi göze almalısın ! Granger&Co’nun harika kahvaltı menüsunden ne sipariş verirsin bilemem ama mutlaka ricotta banana pancake istemelisin… Kapıda bekledigin her ana değeceğine ve bana teşekkür edeceğine eminim!
Sonra doğru Portobello Road Market’a; sadece cumartesi günleri kurulan bu pazarda antikalar arasında dolaşıp beğendiklerin için bolca pazarlık yapmayı unutma !
Notting Hill’in ara sokakları seni harika renkli binaları ile keşfe davet ediyor olacak.
Biraz devam edince, ünlü Notting Hill filmine mekan olan The Notting Hill Bookstore ‘a uğruyor, nostaljinin tadını çıkarıyoruz…
Ve akşam için özel bir plan yapma zamanı; Electric Cinema’nın tarz salonunda film izlemek için hemen bilet sırasına! Ben ne şanslıyım ki LaLaLand’i bu salonda izlemiştim…
Kahve molası icin çok farklı bir dükkana, Biscuiters’a uğrayıp, önünde fotoğraf çekmeyi sakın unutma !
Şimdi sofistike alışveriş sokağı Westbourne Grove’da biraz yürüyüş zamanı… Bu caddede ingiliz modasının önde gelen markalarının flagship mağazalarını bulabilirsin. Sana özel önerim ise, harika kokuları ve mumları ile bir klasik olan Diptyque.
Alışveriş ve keşifler sonrasında, akşam yemeği önerim, sinema öncesi Electric Diner, 191 portobello road.
Pazar sabahı güne Shoreditch’te ilginç bir mekanda başlıyoruz, Look Mum No Hands. Hem lezzetli kahve ve kahvaltı seçenekleri hem de bisiklet dünyasıyla dopdolu tasarımı ile doğru bir seçim olacaktır.
Kahvaltı sonrası, Ace hotel’in önünden geçip yeşilliklerle tazelendikten sonra, doğru Colombia Road Flower Market’a.
Sadece pazar gunleri kurulan bu çiçek pazarı, gerçekten çok farklı bir tecrube ! Pazar boyunca dolaşıp çiçeklere doyduktan ve kendine mutlaka bir buket hediye ettikten sonra, şimdi biraz ilham turu zamanı…
Story MG Slow Made,188 Hackney Road;
Monologue, 93 Redchurch st. ;
Labor&Wait, 85 Redchurch st ve House of Hackney, 131 Shoreditch st mutlaka uğraman gereken ilham dolu tasarım dükkanları !
Ve şimdi biraz da sanat zamanı diyor ve Victoria& Albert Müzesine gidiyoruz. Öncesinde öğlen yemeği için müzenin harika tasarımlı restoranında güzel bir masaya kurulup karnını doyurabilir, enfes avizeleri seyre dalabilirsin.
Müze sonrası sırada Londra’nın simgesel kitapçısı olan, Daunt Books var, 84 Marylebone High St.
Burada kitap kokuları içinde dolaşırken yavaşlamanın tadına varacaksın…
Londra’da daha keşfedecek çok şey var!
Aklında bir sonraki seyahat planların, cebinde ise güzel anılarınla artık eve dönüş zamanı !
Yorumlar