Ne yapalım, insanız acıkıyoruz. Bizi uyandırıp, işe gitmek için bineceğimiz üç aktarmadan önce gözümüzü açacak o sihirli sıvıya ihtiyaç duyuyorsak bu bizim suçumuz mu? Yine de, bütün bu koşturmacanın arasında hissedilen vicdan azabını -düşünmeden yapılan tüketimden dolayı- bir şekilde çözüme kavuşturabiliriz.
Bir şeyleri değiştireceksek, en kolayı gündelik hayatımızdaki alışkanlıklardan başlamak.
Hem bütçe tasarrufuna faydası dokunan hem de tek kullanımlık bardak sayısının azalmasında etkili olan termoslar bu konuda oldukça etkili olacaktır. Evde demleyeceğiniz sıcacık kahve veya çayınızı yanınızda taşımak hem cüzdanınızı mutlu edecek hem de kullandığınız an çöpe attığınız bardak sayısını azaltacaktır. Hatta, bilmiyorsanız hemen söyleyelim, al-götür kahve satın aldığınız birçok kafe termosunuzla gittiğinizde az da olsa bir indirim uyguluyor.
Üstelik karton görünümlü kullan-at bardakların geri dönüştürülebildiğini zannediyorsanız yanılıyorsunuz, çünkü iç yüzeyleri ıslanmasını engellemek üzere bir plastik film ile kaplı. Bu nedenle ne bir karton ne de bir plastik olarak geri dönüşüme katılabiliyorlar. Kısacası kahvenizin keyfini her gün bir yığın bardak kullanmadan da çıkartabilirsiniz.
Evde hazırlayacağınız bir öğle yemeği ile yine hem bütçenize hem de sürdürülebilir bir yaşama katkıda bulunabilirsiniz. Satın alacağınız bir yemek kabı ile tüketeceğiniz tek kullanımlık ürün sayısını bir hayli azaltabilirsiniz. Evet, gerçek bir yatırım olduğunu biliyoruz ama düzenli kullandığınızda açığa çıkarmayacağınız her bir plastik ürününe değer. Arkanıza yaslanın ve bir düşünün, ofiste öğle arası bir yemek siparişi verdiniz.
Yemeğinizle beraber neler geliyor? Plastik çatal-bıçak, plastikle kaplanmış birkaç kürdan, hepsi kendi ambalajında gelen çeşitli baharatlar, plastik veya teneke içecek kutuları, yemeğinizin olduğu plastik ve köpükten yapılmış tabak ve daha nicesi. Hepsi o öğle arası, yarım saat kullanıldıktan sonra çöpe gidiyor. Evde hazırlayacağınız ve içeriğinden de emin olduğunuz lezzetli yemekleriniz sizce de çok daha iyi bir seçenek değil mi?
Her gün yaptığımız alışverişlerde kullandığımız plastik poşetlerin serüveni nerede son buluyor sizce? Çöpte ve çöpte. Ya onları direkt olarak çöpe atıyoruz ya da içine çöp doldurup çöpe atıyoruz. Ama her birimizin evinde aynı zamanda çöp poşeti de var değil mi? Çöp poşetleri market poşetleri ile karşılaştırıldığında daha kolay dönüştürülebilir materyallerden yapılıyor. Hepimizin evinde olan bez torbalar ile yapacağımız alışverişler muhtemelen doğanın da onaylayacağı türden bir seçim diye düşünüyoruz!
Şehir hayatından söz ediyorsak, çalışma ortamımız olan ofislerden bahsetmemek mümkün değil. Hayatımızın büyük çoğunluğunu geçirdiğimiz ofislerde alışkanlıklarımızı değiştirmek de epey etkili olacaktır. Mesela yazıcıyı kullanırken iki defa düşünmek, zorunlu olduğumuz durumlarda da çift taraflı ve sürdürülebilir kağıt tercihi yapmak, yine değişim yaratabileceğimiz önemli noktalardan.Biliyoruz, kahve makinesi etrafında yapılan ofis dedikodusu vazgeçilmezdir.
Peki, ya bu sırada tükettiğiniz şirket logolu karton bardakları? Bunun yerine ofise kendi kupanızı getirerek kahvenizi onunla içmeye ne dersiniz? Çoklu alım yapılacak şirket içi alışverişlerde de -görece- doğayı daha çok seven ürün tercihlerinde bulunmak ve bu konudaki bilinci artırma çabasına girmek veya “Bak, ben kendi yemeğimi getirdim” demek emin olun fark yaratacaktır.
Başlangıç için tavsiyelerimiz hem iç huzurunuzu sağlayacak hem de değişime başlanması açısından gayet kolay aksiyon alınabilecek cinsten!
Bu içeriğin güncellendiği tarih 05/02/2020 12:20
Leave a Comment