denemenlazım
İstanbul’un havalı semtlerinde çıktığımız keşif rotası Moda’nın ardından Yeldeğirmeni ile devam ediyor. Son yıllarda geçirdiği dönüşümle adından söz ettiren Yeldeğirmeni, birbirinden özgün mekanları, dükkanları, galerileri, sokak sanatı ve tabii ki mimari açıdan değerli eski binaları ile şehrin bilinmeyen yönlerini keşfetmemize olanak sağlıyor.
Biz de çok sevdiğimiz bu semti biraz daha yakından tanımak ve keşiflerimizi paylaşmak için adidas Originals eşliğinde turumuza başladık. İlhamını 80’ler ve 90’lar modasından alan Falcon, EQT Gazelle ve Yung’un geçmişi yaşatan dokunuşları ile Yeldeğirmeni sokaklarını keşfettik.
Yeldeğirmeni muralları ve mimarisi ile dikkat çeken bir semt
Yeldeğirmeni sınırlarına girer girmez yıllara rağmen halen devam eden mahalle ruhu dikkatleri çekiyor. İrili ufaklı dükkanlarında günlük koşuşturmasında olan esnaf, mekanlarda oturan gençler ve arada bir sesi duyulan minibüsleriyle burası tipik bir İstanbul mahallesi.
Hatta öylesine köklü bir mahalle ki şehrin konut amaçlı inşa edilen ilk binasına yani Sünget Apartmanı’na ev sahipliği yapıyor.
Art nouveau yapıda binalar görebileceğiniz, bir zamanlar İtalyan mimarlarının elinin değdiği bu mahalle geçmişle bugün arasında bir köprü kuruyor.
Çok sayıda mural görebileceğiniz bu semtte sanatın günümüzde farklı bir boyutta hala devam ettiğini görebiliyoruz. Mural İstanbul Street Art Festival sayesinde sokak sanatı semtin kimliğini yeniden şekillendirdi ve binalarda muazzam mural örnekleri sergilenmeye başladı. Sadece muralları görmeye şehrin uzak noktalarından semti ziyarete gelenler var.
Semtte iyi kahve ve yemeğin peşinden keşfe çıkıyoruz
Binaları inceledikten sonra mekanları keşfe çıkma vakti geldi demektir. Şimdilerde yeni mekanların arka arkaya açıldığı semtin eskilerinden Cafe Mu samimi ortamıyla ilk akla gelenlerden oluyor. Hafif bir kahvaltı etmek, bilgisayarda çalışmak veya sadece önündeki sandalyelerde oturup mahallenin nabzını tutmak için tercih edilebilir.
Burası öğle saatleri için de keyifli bir alternatif ama anne usulü tencere yemeklerinin peşine düşmek istediğimiz günlerde yönümüzü Müdavim Lokantası’na çeviriyoruz. İsminin hakkını veriyor desek yeridir. Çeşit çeşit güzel yemek içerisinden seçimi yapmak pek kolay olmuyor. Bu mahallede yaşasak haftada birkaç kez uğrardık diye düşünüyoruz.
Sıra iyi bir kahve molası vermeye gelince semtin nitelikli kahve konusunda uzman dükkanı Kamarad Coffee Roastery’yi listenin başına yazabiliriz. Kendi kavurdukları kahvelerini yanına kruvasan da ekleyerek keyifli bir mola veriyoruz. Yeni bir adres denemek istediğimizde de aslında Kadıköy’den iyi bildiğimiz Coffee Manifesto’nun mahalledeki yeni açtığı şubesine uğruyoruz.
Semtin en yenilerinden Gangon Mutfak da bu semte yerleşenlerden. Gangon ekibini aslında çok uzun zamandır tanıyoruz. Food truck konseptini başarıyla uygulayan ekibin müthiş bao sandviçleri etkinliklerde adeta birer efsane olmuştu.
Geçtiğimiz aylarda ekip nihayet sabit yerlerine kavuştu. Sandviçlerin puf ekmeklerinden içlerindeki nefis soslara, turşulara kadar hepsini kendileri hazırlıyorlar. Çıtır tavuk bao açık ara favorimiz. Vejeteryanlar için falafelli bao da bulunuyor.
Yeldeğirmeni’nin karakteristik sokakları ve dükkanları arasında saatler geçiyor
Kendine hayran bıraktıran binalar ile dolu sokaklardan geçerek çok sevdiğimiz Duatepe Sokak’a geliyoruz. Bu sokak için mahallenin kalbi desek yeridir. Öyle çok sevdiğimiz mekanlar var ki burada, birinden çıkıp diğerine girerken zamanın nasıl geçtiğiniz anlamıyoruz.
İlki; Konsept dükkan No Vacancy.
Şehir hayatının sıkı takipçileri bu dükkanın ismini Karaköy’den hatırlayacaktır. Karaköy’ün yükselişte olduğu dönemlerde semtin havasını değiştiren bu mekan, uzunca bir süredir Yeldeğirmeni’nde hayatına devam ediyor. Tasarım ürünlerin, aksesuarların ve kıyafetlerin yer aldığı No Vacancy’de vakit geçirmek oldukça keyifli.
Sokağın bir diğer sakini olan Flaneur Kitabevi mahallenin ruhunu çok iyi tamamlayan bir dükkan. Ana akımın dışına çıkarak farklı kategorilerden özel seçkileri ve nadir bulunan kitapları sunuyorlar.
Semtin sokaklarında sanata ve müziğe duyulan sevgiyi görmek mümkün
Duatepe Sokak’a gelince The Badau’dan da bahsetmemiz gerekiyor tabii ki. Çünkü açılmasıyla birlikte Kadıköy’deki önemli bir boşluğu doldurdu. Komşu semtlerde canlı müzik dinlenecek güzel mekanlar ve barlar olmasına rağmen caz müziğine adanmış bir yerin olmaması bu müziğe gönül vermiş kişilerin dikkatini çekti ve birkaç yıl önce The Badau açıldı.
Şehrin belki de en önemli caz müzisyenlerini oturmalı bir düzende ağırlayan bu minik caz kulübü, performans saatlerine kadar rafine lezzetlerden oluşan bir menü de sunuyor. Konser programlarını mutlaka takip etmeli ve burada bir caz gecesi deneyimlemelisiniz.
Sanatın ve müziğin yayılmaya devam ettiği semtte bunu destekleyen en güzel yerlerden bir diğeri olan Yeldeğirmeni Sanat’tan da bahsetmemiz gerek. Notre Dame du Rosaire Kilisesi olarak inşa edilen bu heybetli bina 2013 yılında Kadıköy Belediyesi tarafından kamulaştırılarak restore ediliyor. Artık bir sanat merkezi olarak hizmet veren kilisede sezon boyunca klasik müzik konseri, tiyatro, resital gibi pek çok etkinlik izlenebiliyor.
Yoğun duygular ve güzel keşiflerle semtten ayrılmaya hazırlanırken çok da uzak olmayan bir favori noktamıza, Arda Çiçek’e de uğruyoruz.
Envai çeşit yeşil bitki, kaktüs ve çiçeğe ev sahipliği yapan Arda Çiçek, bitki severlerin mutlaka listelerine alması gereken bir dükkan. Bir aile işletmesi olan dükkanın bahçesinde kendinizi tüm bitkilerin adını öğrenmeye çalışırken bulabilirsiniz. Görüntüleri de o kadar güzel ki, eve dönerken büyük ihtimalle eliniz boş dönmeyeceksiniz.
Fotoğraflar: Sena Turan & Berk Kır
Modeller: Gülsu Gelgün & Buğra Erboz
Yorumlar