Biraz iddialı bir giriş gibi görünebilir ama Tiflis, gerçekten de başka bir şehre benzemiyor. Özgürlüğüne düşkün ve doğallığını koruyan karakteri, tarihi yönünden hiçbir şey kaybetmemiş sokakları, Sovyet kültürünün her yerden yansıyan izleri, modern ve anı yakalamaya çalışan şehir hayatı ve geleneksel lezzetleri ile Tiflis ilk günden bizi kendine aşık ettirdi.
Kuruluşu neredeyse 5. yüzyıla uzanan, kralların, efsanelerin, epik şiirlerin gelip geçtiği Tiflis tarihi olguları ve bohemliği bir arada yaşatıyor sokaklarında. Biz kafaya koyduk. Kış mevsiminde ziyaret ettiğimiz Tiflis’e bahar aylarında da mutlaka geleceğiz!
Şehrin en eski bölgesi olan Old Tbilisi, pek çok tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor. Etkileyici mimari örnekler görebileceğiniz bölgede anıtlar, kiliseler, Arnavut kaldırımlı dar sokaklar ve geleneksel ürünler satan dükkanlar bulunuyor. Sinagog ve kiliselerin yan yana olduğu Old Tbilisi sokaklarında şehrin çok kültürlü yapısını da gözlemleyebilirsiniz. Eski Tiflis’e gittiğinizde Abanotubani isimli bölgeye gidip sülfür banyolarını ziyaret edebilirsiniz.
Her bir köşesinde tarihi detay barındıran Tiflis’in en dikkat çeken yanlarından biri de heykel sanatına dair çok sayıda esere sahip olması. Yolda yürürken bile dükkanların, binaların önünde irili ufaklı modern heykeller görebileceğiniz şehrin muhtemelen en ünlü heykeli isi Gürcü Ana (Mother of Georgia) heykeli. Muazzam heybetiyle Sololaki tepesinde konumlanan heykeli hemen hemen hemen şehrin her yerinden görebilirsiniz.
Şehrin sembolü olan Gürcü Ana ya da yerlilerin deyimiyle Kartlis Deda, bir elinde kendine dostça yaklaşanlar için şarap, diğer elinde düşmanca yaklaşanlar için kılıç taşıyan bir kadın heykeli. Bir diğer heybetli heykel ise şehrin kurucusu Kral Vakhtang’ın Metekhi Köprüsü yakınlarındaki heykeli.
Eski Tiflis’te gezerken saklı bir köşede de 20. yüzyılın usta yönetmenlerinden biri olarak gösterilen Sergei Parajanov’un heykelini görebilirsiniz.
Gürcü yemekleri kesinlikle çok leziz! Her gidenin tatmadan dönmemesi gereken iki yemek khachapuri ve khinkali bizce. Sulguni isimli yerel bir peynirle yapılan bir tür pide olan khachapuri kahvaltı dahil günün her saati yemek için çok uygun. Ortasına yumurta kırılan açık pide görünümlü olanları bir de kapalı yapılanları var. Khinkali ise bir nevi Gürcü mantısı ama boyları klasik mantıdan çok daha büyük. Neredeyse her mekanın menüsünde bu tatları bulabilirsiniz. Bu arada Gürcü mutfağına taze kişniş sıklıkla kullanılıyor. Çok alışkın olmadığınız bir tatsa yemeğinizi sipariş etmeden önce sormanızda fayda var. Yemeklerini mutlaka deneme lazım dediğimiz mekanlar ise şunlar;
Salobie Bia: Şehrin yenilerinden. Geleneksel Gürcü mutfağını ve sea buckthorn (dilimizde yalancı iğde diye geçen taneli bir meyve) meyvesiyle yaptıkları tatlıyı mutlaka tadın.
Keto and Kote: Tiflis’in en şık ve popüler restoranlarından birisi. Otantik Gürcü yemeklerini modern dokunuşlarla sunuyorlar. Tatlı menüsü özellikle muhteşem. Gitmeden önce rezervasyon yaptırmanızı öneririz.
Shavi Lomi: Önce giriş kapısı ve avlusuyla sonra içeri girince de yemekleriyle sizi hayran edecek bir mekan burası. Genellikle lokallerin tercih ettiği Shavi Lomi’yi bir nevi modern ev yemekleri restoranı gibi düşünebilirsiniz. Et yemekleri ve şarapları çok iyi.
Metekhi Köprüsü yakınlarından kalkan teleferik (Aerial Tramway) ile kısa bir yolculuk yaparak şehrin tarihi yapılarını bir de yüksekten izleyin. Teleferiğin vardığı yer olan Sololaki tepesinde ise Gürcü Ana heykelini yakından görün ve tabii ki fotoğraflayın. Teleferiğe binmeden önce yolunuz üzerindeki fotoğraf kabininde hatıra fotoğrafı çekip saklamayı unutmayın!
Zamanda yolculuk etmeyi mümkün kalan bit pazarları, tarihi şehirlerin vazgeçilmez köşeleridir. Tiflis’te kötü hava koşulları olmadığı sürece her gün açık olan bit pazarı Dry Bridge çevresinde kuruluyor. Sovyet döneminden ilginç objeler, askeri armalar, koleksiyonluk parçalar ve tabii ki bit pazarlarının olmazsa olmazı antika tabak ve bardaklar bulabileceğiniz pazarı saat 10:00-17:00 arasında ziyaret edebilirsiniz.
Gürcistan’ın en büyük katedrali olan Sameba ihtişamlı yapısıyla dikkat çekiyor. Aslında 2004 yılında inşa edilen yeni bir yapı ama hissiyatı son derece tarihi. Kurulduğu alan içinde 9 tane şapel bulunuyor ve tüm heybetinin yanında gösterişten uzak haliyle huzurlu hissettiriyor.
Gürcistan’da şarapçılık önemli bir yere sahip ve bu konuda gerçekten iyiler. Ülkedeki şarapçılık tarihinin 8000 yıl öncesine kadar uzandığı biliniyor. Yemek yediğiniz restoranların ve kafelerin büyük kısmında geleneksel şarapları tadabilirsiniz. Özellikle Saperavi üzümünden yapılan kırmızı şarapları çok beğendik. Dönmeden şarap alışverişi yapmak isterseniz WineLab ve Vinomania gibi dükkanlardan satın alabilirsiniz.
Tiflis’teki yoğun eski duygusunu girdiğiniz pek çok cafede hissedebilirsiniz. Şehirde yürümekten yorgun düştüğünüzde vakit geçirmekten keyif alacağınız Linville (dekoru sebebiyle sanki bit pazarında geziyormuş gibi hissedeceksiniz),
Ezo (avlusundaki pastel tonlarındaki perdeli girişe hayran kalacaksınız) ve Pur Pur
Tiflis verdiği eski duyguya rağmen modern hayatı da iyi bir şekilde yaşıyor. Şehirde konserler, caz festivalleri, sergiler, sanatsal etkinlikler oluyor. Kültür-sanata önem veren bir şehir olan Tiflis’te kaldığımız 3 günde iki ayrı sergi açılışının haberini duyduk.
Bu tarz etkinlikleri önceden takip ederek seyahatinizi buna göre planlayabilirsiniz. Çağdaş sanatlardan başlamak isterseniz MOMA Tbilisi ve Dedicace Gallery iyi bir başlangıç. Klasik Gürcü sanat eserlerini görmek isterseniz de National Gallery, Art Museum of Georgia ya da Lado Gudiashvili Gallery’i ziyaret edebilirsiniz.
Sanatçı, yönetmen ve yazar Rezo Gabriadze’nin yönetiminde kurulan Gabriadze Tiyatrosu kukla oyunlarına ev sahipliği yapan ve ilginç görüntüsüyle dikkat çeken bir tiyatro. Eski Tiflis’te bulunan tiyatronun sanki yıkılacakmış gibi eğik duran saat kulesi, girişi pek sevimli olan gişesi ve yanındaki kafesiyle ziyaret etmeniz gereken noktalardan biri. Vaktiniz varsa burada bir kukla tiyatrosu seyredebilirsiniz.
Adını Gürcistan’ın Orta Çağ’da yaşamış şairi Şota Rustaveli’den alan bu uzun cadde şehrin en önemli ve hareketli caddelerinden biri.
Üzerinde Ulusal Opera Binası, Parlamento Binası, Kashveti Kilisesi gibi önemli yapılar ile birlikte daha pek çok mimari eser, dükkan, kafe, restoran ve kültür-sanat noktası bulunuyor. Yürürken mola vermek isterseniz şehrin en yeni mekanlarından Skola Coffee & Wine Bar’ı tercih edebilirsiniz.
Yeni nesil kahve arayanlar için adres burası. Ayrıca kahvelerinde badem, soya ve yulaf gibi farklı bitkisel süt tercihleriyle kalbimizi çaldı!
Sovyet döneminden kalma bir dikiş fabrikası olan Fabrika Tbilisi, ülkenin vizyoner bir turizm şirketi sayesinde inanılmaz bir komplekse dönüşmüş bir hostel olarak hizmet veriyor. Klasik hostel anlayışının epey dışında olan Fabrika, bünyesindeki konsept dükkanlar, barlar ve kafeler ile orada kalmasanız bile mutlaka keşfetmeniz gereken bir yer. Geniş avlusundaki sokak sanatı örneklerini görmeli ve devasa lobisinde eski fabrika döneminden kalma fotoğrafları incelemelisiniz. Detaylı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Paylaşımlı hostel odalarının dışında özel oda ve süit seçenekleri sunan Fabrika’da cuma-cumartesi akşamları çok hareketli geçiyor. Fabrika’ya gittiğinizde Pipes Burger’da burger yemeli (kesinlikle enfes!), Milk’te kahve içmeli, Flying Painter’da Sovyet döneminden esinlenilen tekstil ürünlerini görmeli ve gece neon ışıklı barında (Cocktails & Dreams) bir kokteyl içmelisiniz.
Gece şehir hayatına karışmak ve farklı kokteyller denemek istiyorsanız Lolita, Manu ve Fabrika’yı tavsiye ederiz. Gürcülerin yerel bir brandy’si olan chacha ile yapılan kokteylleri deneyebilirsiniz.
Fiyatların uygunluğu sebebiyle daha da keyiflenerek tadacağınızı düşünüyoruz. Elektronik müzik seviyorsanız geceye Bassiani, Cafe Gallery veya Mtkvarze gibi özellikle lokallerin tercih ettiği mekanlara gidebilirsiniz.
Tiflis mimarisiyle dikkatleri hemen çeken bir şehir. Binalar, apartmanlar, kapılar, avlular ve balkonlar özel detaylara sahip. Sokaklarda yürürken tüm bu yapılarda Barok, Art Nouveau ve Rococo akımlarının etkisini görebilir, Sovyet, Alman, Magribi mimarisinin izlerinden müthiş binaları fotoğraflayabilirsiniz. Bununla beraber sokak sanatının da iyi örneklerini pek çok mahallede görebilirsiniz.
Eğer standartları yüksek bir otelde kalmak isterseniz her kısmında bir tasarım detayı olan Rooms Hotel’i tercih edebilirsiniz. Konaklamasanız da füzyon mutfağı Rooms Kitchen’da kahvaltı veya akşam yemeğine gelebilirsiniz.
Şehrin bir başka simgesi olan Barış Köprüsü, Kura Nehri üzerinde bulunuyor ve yayaların kullanması için tasarlanmış. Tiflis’in tarihi yapısına tezat olarak cam ve çelik gibi malzemeler ile yapılmış. Eski ve yeniyi birleştirmeyi, şehrin modern dünyaya açılımını simgeliyor. Teleferikle çıktığınızda tepeden de detaylı şeklini görebilirsiniz.
Tiflis coğrafi konumu gereği pek çok farklı kültüre ev sahipliği yapan bir şehir. Üzerinde pek çok Türk restoranı ve dükkanını bulabileceğiniz, Türk mahallesi diye de bilinen Agmashanebeli Caddesi’ni ve devamındaki Marjanishvili Caddesi’ni, Ermeni mahallesi Avlabari’yi keşfedin, sokaklarında yürüyün.
Kendinizi Paris Seine nehri kenarında hissedeceğiniz bir yer tavsiyesi verelim: Book Corner Cafe. Dry Bridge bit pazarına 5 dakika konumdaki Book Corner, kahve fincanlarından aydınlatmaları, kitap şeklindeki peçetelikleri ile sanki bir tiyatro oyunu dekorunun içindeymiş hissi yaratacak. Mönüsünden müziklerine ruhunuzu dinginleştiren bu mekanda yerel Gürcü şaraplarından kahveye çok özel lezzetleri bulabilirsiniz.
Şehrin kendine has kitapçısı, mavi rengiyle şehirdeki en özel avlulardan. Kitapçının yanı sıra içerisinde freelancerlar için bir çalışma alanı ve coffee shop da bulunan bu özel alanda Kafkasya tarihi ve yemekleri üzerine pek çok yayın bulabilirsiniz.
Tiflis’e henüz üçüncü nesil kahve dalgası gelmiş olmasa da, Eski Tiflis ve Rustaveli Caddesi’nde bulabileceğiniz pek çok kahveci var. Bunlardan en yenisi, Skola Coffee & Wine. Modern, doğal ve pastel tonlardaki dekorasyonu, asma katındaki çalışma alanı ile bir kahveciden daha fazlasını vaad ediyor. Ki menülerinde kahvenin yanında şarap servisleri de mevcut.
Bir diğer kahveci Pin-Pon Cafe, Eski Tiflis bölgesinde renkli neon tipografisi ile hemen dikkatleri üzerine çekiyor. Tarihi 1800-1900’lere dayanan tarihi binaların arasında kahve keyfini yaşamak isterseniz burayı es geçmeyin.
Gallery 27’nin vitray camlı merdivenlerinde fotoğraf çekilmeden Tiflis’ten ayrılmayın deriz. Burası tekstil ve ev dekorasyonu üzerine tasarım bir mağaza ama mağazadan çok bu merdivenler ilgi çekiyor. Bu renkli merdivenler eski Tiflis bölgesinde.
Tiflis’in belki de en güzel yanlarından biri şehrin içinde ve yürüyüş mesafesinde bir botanik bahçesi ve şelalenin olması. 1845 yılında kurulan park 4,500 bitki grubuna ev sahipliği yapıyor. Narikala Kalesi’nin yanı başındaki şelale de görülmesi gereken yerlerin başında. Tiflis şehir hayatında parklar önemli bir yer tutuyor. Tiflisliler hafta sonlarının bir gününü mutlaka bu parklar da geçiyorlar. Eğer Tiflis ziyaretiniz hafta sonuna denk geliyorsa bir gününüzü Mziuri Park’a da ayırın.
Özellikle çocuklu bir seyahat severseniz önerimiz: Mziuri Park. Disneyland’dan ilham alıp, çocuklar için heykellerden oluşan fantastik bir dünya yaratılmış. Parkın çeşitli noktalarında karşınıza çıkan eğlenceli heykeller hayranlık uyandırıyor. Ayrıca bahar ve yaz aylarında da bolca açıkhava etkinliklerine denk gelebilirsiniz.
Tiflis’in hipster, bohem ve sanatçı kitlesi nerede takılıyor? sorusunun cevabı Cafe Gallery. Gündüzleri bir cafe, geceleri ise tekno kulübü. Farklı bir Tiflis deneyimi yaşamak isterseniz gündüz arka bahçesinde bir şeyler içebilir, gece ise lokal djlerin elektronik ve tekno tınılarına kendinizi teslim edebilirsiniz.
Yörelerin özel lezzeti Trdelnik Tiflis’te eski bir tramvayda hayat buluyor. Sioni Katedrali’ne yakın konumdaki adresten yayılan koku bile gezmekten yorulduğunuz bir mola anında çok iyi hissettiriyor.
Önemli Gürcü sanatçıların bir süre ziyaret ettiği ve pek çok hatırasını barındıran bu özel mekan Eski Tiflis’in tam kalbinde yer alıyor. Gürcü ve Avrupa mimari tarzlarının mükemmel karışımı olarak kabul edilen yapı, Art Nouveau mimarisine mükemmel bir örnek olarak gösteriliyor.
Bu bina, sık sık edebiyat ve sanat akşamlarına ev sahipliği yapmış. Evin misafirleri arasında Akaki Tsereteli, Gigo Gabashvili, Arthur Leist, Valerian Gunia gibi isimler yer almış. Burası ufak şirin bahçesi ve ihtişamlı mimari detaylarıyla göz alıcı. Writer’s House’un aşağı katında yer alan fine dining temalı restoran Littera’da bir akşam yemeği de yemeyi ihmal etmeyin.
Buraların en iyi dondurmacısı kimdir diye sorsanız herkes size Luca Polare’yi önerir. Biz de lokallere güvendik, tadımladık ve gönül rahatlığıyla favorilerimizi sıralıyoruz: bir top Apple Strudel bir top vanilya. Bahar ve yaz aylarında uğradıysanız da mutlaka, yalancı iğdeli dondurmanın tadına bakın.
Şehrin içinde farklı ve görünmedik yerlerde karşınıza çıkabilen grafiti, mural ve stencil çalışmalarını keşfetmeyi unutmayın.
Farklı bir deneyim yaşmak için helikopter yolculuğu ile Kazbegi’ne gidebilir ve Kazbek Dağı’nın nefes kesen manzarasını izleyebilirsiniz. Vaktiniz varsa dağın eteklerindeki 14. yüzyıldan kalma Gergeti Trinity Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Stepantsminda Tarih Müzesi’ni gezerek Gürcü edebiyatının büyük isimlerinden Alexander Kazbeği’nin hayatına dair bilgiler öğrenebilirsiniz.
Bölgede konaklamak isterseniz tercihinizi muhteşem bir dağ manzarasına sahip The Rooms Kazbegi‘nden yana kullanmanızı tavsiye ederiz.
Gürcü şaraplarının ünü ülke sınırlarını aşmış durumda. Şarapçılığa ilginiz varsa Kakheti bölgesinde bağ bozumuna katılmanızı tavsiye ederiz. Farklı bağları gezerek yerel üreticilerden üzüm ve şaraplara dair bilgi alabilir ve tadım yapabilirsiniz. Bölgenin yüzyıllar önceki başkenti Telavi’yi ve kültürel şehri Signagi’yi gezip tarihi yapıları inceleyebilirsiniz.
Kış sporları seviyorsanız Gürcistan’ın bu aralar çok revaçta olan kayak merkezi Gudauri’yi tercih edebilirsiniz. Tiflis’ten 2-3 saatlik bir araba yolculuğu veya Tiflis Havaalanı’ndan kısa bir helikopter yolculuğu ile ile ulaşabileceğiniz dağlık bölgenin her seviyeden kayaksever için uygun olduğu biliniyor.
Gudauri’nin en bilinen özelliklerinden biri de macerasever kayakçıların favorisi heliski’ye uygun olması. Helikopterle dağın pistten uzak bol karlı bölgelerinde doğayla iç içe kayak zevki yaşayabilirsiniz.
Fotoğraflar ve Yazı: Deniz & Sena & Muratcan
Bu içeriğin güncellendiği tarih 17/07/2019 21:08
Leave a Comment