Lordların adası Bali’nin, cennet diyar bölgesi Ubud

Bali, Endonezya’nın binlerce adasından biri olan, en çok turistin ziyaret ettiği cennetsi güzelliğini hala koruyan bir ada. Muhteşem doğası, egzotik hayvanları ve sıcacık insanları ile bir çok turistin gözdesi olan bu ada benim de kendimi bildim bileli hayalimdi.

Aynı zamanda balayı adası olarak da bilinen Bali’ye benim de gelişim balayı tatili sebebiyle oldu ve iyi ki de yolumu bu adaya düşürmüşüm. Şimdi gelelim 10 günlük Bali yolculuğumuza.

 

Nasıl gidiliyor ? Ada içi ulaşım nasıl ?

İstanbul’dan direkt uçuş olmayan adaya biz Singapur havayolları ile gitmeyi tercih ettik. İstanbul’dan 10 buçuk saatlik yolculukla Singapur’a gidip, oradan da 2 saat 15 dakika’da Denpasar’a vardık. Eğer bir aydan kısa kalacaksanız vize yok. Elinizi kolunuzu sallayarak içeri girebilirsiniz. Yolculuk süreleri ile ilgili sizi uyarmam gereken ilk konu; Google Maps’e asla güvenmeyin. Ada’nın yollarının çok dar ve araçlarının çokluğu sebebiyle ( özellikle binlerce motosiklet ! ) adada ulaşım oldukça yavaş. Google Maps; Denpasar – Ubud arasını 38 dakika gösterirken, aslında yolculuk tam olarak bir buçuk saat sürüyor.

Bali’de toplu taşıma yok. Bütün insanların motosikletleri var. Yaşlı genç herkes motosiklete biniyor. Hatta bazen 4 kişinin bir motosiklete sıkışıp seyahat ettiğini görebiliyorsunuz. Toplu taşıma olmadığından dolayı adadaki çoğu insan taksicilik ve tur rehberliği yapıyor. Zaten ada tamamen turizm üzerine kurulmuş. Gelirin %70’i turizmden sağlanıyor ama emin olun, bu turizmin o kadar değerini biliyorlar ki, gittiğiniz her turistik bölge birbirinden güzel ve bakımlı.

Bir turist olarak eğer motosiklet kullanmayı biliyorsanız günlük yaklaşık 6 dolara motosiklet kiralayabilirsiniz. Yalnız sizi uyarmak isterim; adanın motosiklet ve araç trafiği çok fazla ve olmadık yerden araçlar çıkabiliyor. Bu arada adada trafik TERS akıyor. Yani birden fazla sebep, motosiklet kullanımını biraz tehlikeli kılıyor. Ayrıca taksiler oldukça uygun fiyatlı olduğundan, ulaşımınızı taksi ile de çözmeniz oldukça olası.

Yalnız her taksi kullanımında mutlaka önceden pazarlık yapmanızda fayda var. Adada neye ne kadar değer biçeceğinizi ilk günün sonunda çözüyorsunuz bu yüzden her şeyde pazarlık yapmaktan çekinmeyin.

 

Alışveriş;

Bir de alışverişe saat 5-5.30 gibi giderseniz, lokal marketin toparlanma saati olduğundan indirime çok daha açık oluyorlar. Çoğu hediyeliği “zaten kapatıyorsun, günün son müşterisi benim ver işte şu fiyata ” diyerek aldım.

Yalnız bir konuya daha değinmek isterim ki bu insanların çoğunun tek geçim kaynağı bizim gibi turistler olduğu için, onların da gelirini çok öldürmeden, sadece hak ediş fiyatına indirip giderseniz herkes mutlu olabilir.

 

Bali Ubud Turları;

Kafanızın en rahat olacağı ve sadece gezmeye odaklanabileceğiniz çözüm kesinlikle tur satın almak. Biz otelimizden 48 dolara Ubud turu satın aldık. 8 saat süren turda 6 bölgeyi gezdirdi bize lokal tur rehberimiz Ari. Oldukça sempatik, hep gülen ve adanın tarihini iyi bilen rehberimiz Ari ile hem Ubud turu hem de Doğu turu yaptık.

Balililer’in dili “Balice”. Yani Endonezya’nın diğer bölgeleri ile aynı dili konuşmuyorlar. Dilleri biraz zor. Ama iki kelime konuşsanız çok mutlu oluyorlar. Uçaktan indiğimde ilk “teşekkür ederim” demeyi öğrendim ve gördüğüm herkese teşekkür ettim. Hepsi çok mutlu oldular. Teşekkür ederim : suksuma.

 

Bali adasında inanış;

Adanın turistik bölgelerini anlatmadan önce biraz dininden ve dine duyulan inanılmaz derin saygıdan bahsetmek istiyorum.

Endonezya’nın büyük çoğunluğu Müslüman iken, Bali Adası’ndaki insanların yaklaşık %85’i Hinduizm inancını benimsemişler. Yalnız Hindistan’daki inanç ile Bali’deki inanç arasında farklılıklar var. Tur rehberimiz Ari özellikle bize dinlerinden uzun uzun bahsetti ve insanların yanlış bildiği doğruları düzeltmemi rica etti. Dilim döndüğünce biraz bahsedeceğim : )

Baliler Müslümanlıkta olduğu gibi bir tane Tanrı’ya inanıyorlar. Tanrılarının ismi; Ida Sang Hyang Widhi Wasa. Geri kalan herkesi tanrının aracısı, “Lord”lar olarak isimlendiriyorlar. Her şeyin bir lordu var, Tanrısı değil. Bu baktığım tüm bloglarda da yanlış anlatılan, adayı Tanrı’ların adası olarak isimlendiren bir hata. Hindistan’daki Hinduizm ile karşılaştırıp, onlardaki çok Tanrılığı buraya adapte ederek anlatıyorlar fakat olay öyle değilmiş.

“Aslında bizim dinimizde diğer tek Tanrı’lı dinler gibi. Aradaki fark siz Tanrı’nızı resmetmez iken, biz Tanrı ve Lordlarımızı bir şekle sokup, onlara adaklarda bulunup bizi korumalarını istiyoruz” diye anlatıyor rehberimiz Ari.

Yani hep adını duyduğunuz Shiva, Ganisha gibi isimler Lordların isimleri. ( Tanrı’nın verdiği görevleri yerine getirmek üzere insanlığa bahşedilmiş varlıklar ) Her şeyin bir Lordu var. Adadaki suyu kontrol eden bir Lord, iyiliği, kötülüğü, yıkımı, bereketi, her şeyi. Tüm bu lordların da kendilerine ait bir tapınakları var. Her tapınak birbirinden büyülü ve muhteşem. Adada yürürken her yapının önünde sunaklar ve onlara sunulan ikramları görüyorsunuz. Pirinç, çiçekler, hatta Oreo koyan bile gördüm : ) Her köşede, sokağın ortasında, yolun kenarında sunaklar ve bu sunaklara adaklar koyan insanlar görmek mümkün.

 

Şimdi gelelim turistik bölgelerine;

Tegalalang Pirinç Tarlası

Ubud turuna çıktığımızda ilk gittiğimiz yer, meşhur pirinç tarlaları oldu.  Pamukkale traverterleri gibi kat kat inen, oldukça büyük bir pirinç tarlası karşılıyor sizi.

Giriş kişi başı: 10.000 IDR = 0,75 USD

Pirinç tarlasına inerken oldukça basit yapılmış bir köprüden tedirgin bir şekilde geçince karşınıza Deli Dumrul tadında bir amca çıkıyor, köprünün yapımı için bağış topluyor. Oradan geçip yukarı çıkarsanız Bali’de çok sık görebileceğiniz bir dev salıncak var. bu salıncağa binip, pirinç tarlalarının üzerinde salınabilirsiniz, tavsiye ediyorum çok eğlenceli : )

Salıncağın ücreti: 50.000 IDR = 4 USD

 

Luwak kedilerinin dışkısından yapılan kahve;

Evet, doğru duydunuz. Luwak adı verilen çirkin minnoş kediler kahve çekirdeklerinin en güzellerini yiyip dışkılıyorlar ve halk bu dışkıları toplayıp, sıcak suda kaynatıp üzerlerindeki ince zarı soyduktan sonra kahve çekirdeklerini pişirip toz kahve haline getiriyorlar. Özellikle toplama süreci oldukça zor olduğundan ( çünkü hayvanlar doğada geziyorlar ve insanlar gidip ormanlardan topluyor bu dışkıları ) Luwak kahvesi Bali kahvesine göre daha pahalı. Düşük kafeinli ve lezzetli bir kahve, tabi ki denemeden dönmeyin. Luwaklar ise gündüzleri tembellik yapıp, gece harekete geçen canlılar.

Luwaklar tamamen zararsız, insandan korkan tipsiz kediler : ) Sonraki her akşam Luwakların gürültücü koşturma seslerini duymaya devam ettik ama insan ne olduğunu bilince korkmuyor tabi. ( Ya da kendini onların Luwak olduğuna inandırınca : ) )

Çoğu kafede Luwak kahvesi görebilirsiniz, ama 50.000 IDR’den ( 4 USD ) ucuz görürseniz çok inanmayın, hatta bu kahve tarlalarını ziyaret edip orada içmenizi tavsiye ederim. Ucuz Luwak kahvesi diye bir şey yoktur, kandırmaca vardır.  : )

 

Kintamani

Kintamani, deniz seviyesinden 1.500 metre yüksekte bulunan, muhteşem volkanik yanardağ Batur ve Batur Gölü’nün manzarası ile büyüleneceğiniz bir bölge. Bulutların arasından bir rüya gibi yükselen Batur Yanardağı en son 2000 yılında faaliyete geçmiş adadaki hala aktif olan iki yanardağdan bir tanesi.

Diğer volkanik yanardağ Agung ise geçtiğimiz Kasım ayında patlamış. Batur Yanardağı’na gece 2’de yola çıkıp, tırmanıp sabah gün doğumunu izleyebilirsiniz. Bu yanardağ turunun bedeli 400.000 IDR ( 30 USD ) Kintamani’ye giderseniz mutlaka yapmanız gereken şey doğal kaynak havuzlarına gitmek. En güzeli olan Toya Devasya Resort Spa’dan bahsedelim.

 

Toya Devasya Hot Spring Resort & SPA

Toya Devasya Doğal Kaynak Havuz Resort’u tam olarak gölün kıyısına inşa edilmiş bir mimari harika. İçerisinde 7 tane doğal kaynak havuzu ve bir tane de yarı olimpik havuz mevcut. Tam bir tatil köyü tadında olan resort aynı zamanda büyük bir bar ve her öğün yemek hizmeti sunmakta. Doğal kaynak havuzunun etrafındaki onlarca fil heykellerinin hortumundan akan su ile göl kenarında, volkan manzaralı bir rüyaya düşmüş gibi hissediyorsunuz kendinizi. Bali’ye dair en etkilendiğim şey kesinlikle heykelleri ! Her yerde, inanılmaz işçilikler ve birbirinden büyülü oymalar görmek mümkün.

Bu resortun girişi: 200.000 IDR ( 15 USD )

Eğer içeride yemek yemek isterseniz, sınırsız açık büfe: 100.000 IDR ( 8 USD )

Mayonuzu alıp gitmeniz yeterli, içeride size lavanta kokulu havlularından veriyorlar ve istediğiniz kadar kalıp, tüm havuzların keyfini çıkartabiliyorsunuz.

 

Tirta Empul Temple

Bu tapınağın çok büyüleyici bir hikayesi var. Biz bu tapınağa tam da kutsal bir günde gittik. Tüm halkın özel kıyafetler giydiği, bolca adaklar adadığı, okulların tatil, herkesin sokakta olduğu çok keyifli bir gündü. Fakat Tirta Empul Tapınağı ekstra kalabalıktı çünkü bu tapınağın içerisindeki 3 aşamalı kutsal havuzda insanlar tir tir titreyerek, yıkanıp arınmayı bekliyordu. İlk girdikleri havuzda sıraları gelince arınıyorlar, ikinci havuza geçip ruhlarını temizliyorlar ve son havuzda da kutsanıp çıkıyorlar. Çoluk çocuk, yaşlı genç herkes saatlerce suyun içerisinde sıralarının gelmesini bekliyor. Bu adet yaklaşık 1000 yıl eskiye dayanıyor.

Bu tapınağı Lord Indra’nın inşa ettiğine inanıyor halk. Lord Indra cennetin, fırtınaların, yağmurların, nehir taşkınlarının Lord’u olarak bilinen, çok yüksek bir varlık. Onun tarafından kutsanmak için, yüzlerce insan o soğuk suyun içerisinde saatlerce bekliyor. Tapınağın içerisine girerken, bir adam elime bir lastik verdi ve saçımı toplamamı istedi. Kadınlar tapınağa girerken saçlarını topluyor ve regl iseniz hiçbir tapınağa girme hakkınız yok.

Tapınağın giriş ücreti: 20.000 IDR ( 1,5 USD )

 

Goa Gajah (Fil Mağarası)

Gelelim bir başka hikayeye. Hinduzim inancının en meşhur Lorlarından biri fil başlı Ganesha’dır. Bu arkeolojik bölgedeki mağara da Ganesha için yapılmıştır.

Yıkımın ve yok edişin Lordu olan, Hindistan Hinduzim’in de en önemli statüye sahip Tanrılardan biri olan Shiva’nın oğludur Ganesha.

Ganesha sanatın, bilimin ve bilgeliğin yüce Lord’u olarak bilinir. Ganesha’nın fil kafasına dair bir çok hikaye var fakat lokal rehberimiz Ari’nin anlattığı şu şekilde ; Shiva, bir gün oğlu Ganesha’ya çok sinirlenir ve onun başını keser. Sonrasında yaptığından çok pişman olan Shiva yaradılışın Tanrısı Brahma’ya oğlunu geri getirmesi için yalvarır. Brahma ona, oğlunun ölmüş bedenine bir başka kafa bulması şartı ile onu geri getireceğini söyler ve bunun için 24 saat verir. Shiva, 24 saat içerisinde bir insan kafası bulamaz ve onun yerine bebek bir filin kafasını oğlunun vücuduna takar. Böylece Ganesha, fil başlı bir Lord olarak dünyaya yeniden gelir.

Tapınağın giriş ücreti: 15.000 IDR ( 1 USD )

 

Tegenungan Şelalesi

Tegenungan, 200 merdiven indikten sonra karşınıza çıkan, çok yüksek debili bir şelale. Şelaleye iniş yolu daha katlanılır olsun diye ağaç dallarından kalpler olan, etrafta sizi gülümseten yazıların bulunduğu tatlı bir ziyaret noktası. Suyun aşırı yoğun debisinin biraz ürkütücü bir havası var.

Islak mevsimde ( bol yağmur yağan ) şelalenin suyu çamurdan dolayı kahverengi akıyormuş. Dilerseniz etrafındaki su birikintisinde yüzebiliyorsunuz, ama şelalenin aktığı yere giriş yasak. Daha önceden bir çok kazaya sebep olmuş. Yorucu bir günün sonunda bu şelale ile turu bitirmek bize çok iyi geldi, serinledik, ferahladık ve 200 merdiveni geri tırmandıktan sonra büyük bir Hindistan cevizi suyu ile kendimizi ödüllendirdik.

Şelalenin giriş ücreti: 25.000 IDR ( 2 USD )

 

Sacred Monkey Forest Sanctuary

Ubud’a geldiğinizde mutlaka yapmanız gereken şeylerden biri de Maymun Ormanı’nı ziyaret etmek. Biz kesinlikle böylesine özenli, göz kamaştırıcı ve büyülü bir orman beklemiyorduk. Hatta giriş ücretini duyduğumuzda şaşırdık çünkü diğer yerlere göre oldukça pahalı geldi. Fakat sonrasında öylesine büyük bir ormana girdik ki, gözlerimize inanamadık. Turizme çok önem veriyorlar derken, bu görüşüm tam olarak bu ormandan sonra şekillendi. Bu ormanda uzun kuyruklu Makak maymunları yaşıyor.

Tesisi, maymunların yaşam alanlarını hiçbir şekilde bozmadan, içeriye tamamen uyumlu bir şekilde inşa etmişler. Giriş kuralları oldukça sıkı ; yanınızda yemek getirmek, maymunları beslemek kesinlikle yasak. Eğer yanınızda yemek varsa maymunlar mutlaka fark ediyorlar ve onu sizden alana kadar sizi rahat bırakmıyorlar. Maymunlar ile göz temasına girmemeniz tavsiye ediliyor ve hiçbir şekilde onlara dokunmanıza izin yok. İçeriye girdiğinizde sizin maymunların evinde misafir olduğunuz, onların sizi eğlendirmesi için orada tutulmadığını çok net bir şekilde anlıyor ve uygun bir misafir gibi hareket etmek için dikkatli davranıyorsunuz.

Bu büyülü ormana renkli kıyafetler ile gitmediğiniz ( renkli şeyleri yiyecek zannedip üzerinize atlayabiliyorlar ) ve ani hareketler yapmadığınız takdirde kesinlikle müthiş keyif alacağınıza inanıyorum. Biz içeride 2.5 saat geçirmişiz, hiç fark etmeden. Bu arada onlarca güvenlik görevlisi sizi ve maymunları korumak için görev başında.

Ormanın giriş ücreti: 50.000 IDR ( 4 USD )

 

Kertagosa

Kertagosa Kraliyet Sarayı’nın olduğu ve eski zamanlarda suçluların cezalarının verildiği bir tür adalet sarayının olduğu bölge. Orijinal Kraliyet sarayı uzun zaman önce savaş zamanı yıkılmış ve 150 metre ötesine yeni bir tane yapılmış. İlk girdiğiniz anıtın içerisinde Bali halkının önce Hollandalılar sonra da Japonlar tarafında yıllarca kolonileştirilip, kendi topraklarında esir olarak yaşadıkları tarihleri anlatılıyor.

Bali Adası halkı sadece 50 yıl gibi kısa bir süre önce Japonların esaretinden kurtulup bağımsızlığını ilan etmiş. Bu anıtın içerisine girip üzücü tarihlerini okuduktan sonra karşısındaki büyük bahçe ve adalet sarayı dedikleri yere gidiyorsunuz. Bu adalet sarayında bir masa ve 6 adet sandalye var. Kral ve danışmanları bu masada oturup, suçluların cezalarına karar veriyorlarmış. Başınızı yukarı kaldırdığınızda Cennet ve Cehennem tasvirleri olan birbirinden güzel resimler ile mekanın tur rehberinden hikayelerini dinleyebilirsiniz.

Giriş ücreti: 15.000 IDR ( 1 USD )

 

Tenganan Village

Tenganan Köyü Karangasem bölgesinde bulunan, Antik bir Bali köyü. Bu köy Bali halkının ilk yerleşim bölgelerinden biriymiş. Küçücük köyde hala insanlar yaşamakta. Eski gelenekleri ile günümüz teknolojisini harmanlamış, sakince bir hayat sürmekteler. İçeride rengarenk boyanmış bolca horoz görüyorsunuz. Neden boyadıklarını sorduğumda ise cevapları “insanların çok fazla yapacak işleri yok ve sıkıntıdan kendilerine eğlence çıkartıyorlar” oldu. Bu sıkıntı hali, özellikle Bali erkeklerini kumara ve horoz dövüşüne itmiş durumda. Bu şirin köyde 15 dakika yeterli olabiliyor.

Ücret olarak bağış alıyorlar.

 

Bat Cave Temple

Bu tapınak, ada halkı için oldukça önemli. Fil mağarasında fil görmemenin hayal kırıklığını yarasa mağarasında yaşamıyorsunuz. İçeride binlerce yarasa var ! Bu tapınağın, adaya yerleşim olduktan sonra inşa edilen ilk tapınak olduğu söyleniyor.

Denize karşı olan bu mağaranın hikayesinde ise, Bali adasını keşfe gelen din adamı ilk olarak bu mağaranın baktığı sahile ayak basmış ve inanışa göre bu mağarada yaşayan Barong isimli ejderha, din adamına görevinde yardımcı olmuş. Mağaranın kapısına kadar gelebiliyorsunuz, içeri girmek değil, merdivenlerinden çıkmak bile yasak. İçeride onlarda sunak ve ikramlar mevcut. Bir çok adam durmadan ikramları yeniliyor, tütsüler yakıyor ve dualar ediyor. Bu arada binlerce küçük yarasa da bu sunakların üzerlerine pislemek ile meşgul.

Tapınağın giriş ücreti: 10.000 IDR ( 0,75 USD )

 

Tirta Gangga

Bali’ye ayak bastığımdan beri dilimden düşmeyen Tirta Gangga gerçekten müthiş bir yer. Tirta Gangga, Gangga nehrinden gelen kutsal su anlamına geliyor. 1948 yılında Karangasem Kralı’nın emri ile inşa edilmiş. Bali ve Çin mimarisine sahip bu su cenneti parkında yüzlerce Koi balığını besleyip, suyun üzerindeki taş patikada yürüyüp, belki de hayatınızda  görebileceğiniz en büyük nilüfer yapraklarının yanında fotoğraf çektirebilirsiniz.

Giriş ücreti: 30.000 IDR ( 2.5 USD )

 

Ujun Water Palace

Bir başka Karangasem Kralı tarafından inşa edilen denize sıfır bu saray Hollada’dan gelen düşman gemilerini gözetlemek amacı ile 1909 yılında yapılmış. Sarayı gölün ortasına yapmışlar ve içeride sadece 3 oda var. Geri kalan her şeyi manzara, veranda ve bahçeye harcamışlar sanırım.

Bu iç açan sarayın giriş ücreti: 50.000 IDR ( 4 USD )

 

Virgin Beach

Okyanus üzerinde kurulu bir adaya gelip de, okyanusta yüzmeden dönülmez ! Biz deniz hakkımızı Doğu turundaki Virgin Beach’te kullandık. Bu güzel koyda denize girip, güneşlenip, Hindistan cevizinin içinden içkiler içebilirsiniz. Dev okyanus dalgalarına dikkat ! Mayonuz sudan çıktığınızda genelde üstünüzde olmayabilir : )

Giriş ücreti: 10.000 IDR ( 0,75 USD )

İçeride iki şezlong bedeli: 50.000 IDR ( 4 USD )

 

Bütün bunların dışında, bahsetmek istediğim birkaç ufak detay daha var;

• Ubud’da sivrisineklerden çok rahatsızlık duymuyorsunuz. Yanınızda sinek kovucu taşımakta her zaman fayda var. Özellikle akşamları sinek kovucunuzu sıkıp sineklerden kurtulabilirsiniz.
• Odanızın duvarlarında bol bol kertenkele göreceksiniz, onlar sizden daha korkak sadece keyfini çıkartın.
• Birbirinden egzotik kuş sesleri, cırcır böcekleri, ateş böcekleri ve en güzeli de bulutsuz gecelerde gökyüzündeki milyonlarca yıldızı izlemek adadan ayrılmak istememeniz için çok haklı sebepler ! SkyViewLite isimli app ile yıldızların isimlerini ve gezegenleri izleyip keyfini çıkarmanızı tavsiye ederim !
• Bali’ye geldiğinize göre her gün Bali masajı yaptırın ! Fiyatları genelde 60 dk 100 IDR ( 8 USD ) Saati 100 IDR’den ucuz yerlere gidecekseniz önce girip bir kontrol etmenizi ısrarla tavsiye ederim çünkü ben 1.5 saatini 110 IDR’ye yaptıracağım bir yere gittim ve oldukça pis bir yerdi. Fiyat düştükçe temizlik de düşüyor. Elbet iyi araştırma ile daha ucuz ve yine de temiz yerler bulabilirsiniz. Ama ne olursa olsun bol bol masaj yaptırmadan dönmeyin : )
• Asya yemeklerini daha önce tatmadıysanız size bir haberim var; burada her şey TATLI ! Bütün tavuk yemekleri tatlı ve genellikle her şeye bolca zencefil atıyorlar. Bu da yemeğin lezzetini oldukça farklı bir yöne taşıyor. Ama Noodle’ları çok başarılı. Bir de tabi kupkuru pişirdikleri pilavları var. Türkiye gibi bol tereyağı cennetinden gelince pilavları sizi baya üzebilir. Tabi bu yağsız pilav aslında oldukça sağlıklı. Herkesin incecik olmasının sebeplerinden biri muhtemelen.
• Bebek Goreng isimli lokal bir ördek kızartmaları var. Mutlaka deneyin.
• Adada herhangi bir uluslararası Fast Food zinciri görmüyorsunuz. Fakat bir adet Starbucksları var. Tabi meşhur Bali kahvesi varken Starbucks’a gider misiniz bilmem. : )
• Çoğu barda Happy Hour mevcut. Bir kokteyl alana diğeri bedava. Kokteylleri baya güzel. Bintang isimli lokal bir biraları var. Biz çok aşık olduk, mutlaka deneyin.
• LOL’s isimli bir Reggae bar var. One Love adında orta yaşlı bir Reggae grubu Çarşamba ve Pazarları konser veriyor. En çok eğlendiğimiz geceydi.
• What’s Up Bali isminde Kral’ın oğluna ait bir Pizza & Burger & Liquor dükkanı var. Oraya gidip MUTLAKA hamburger yemek zorundasınız. Değişik bir pişirme yöntemi ve ekmek ile burger yapıyorlar. Instagram hesaplarından göz atabilirsiniz.
• Adada neredeyse herkes İngilizce biliyor. Dil problemi hiç yaşamazsınız.
• Yoga ve meditasyon seviyorsanız tabi ki doğru yerdesiniz.

Biz balayı diye adada 10 gün kaldık. Bir haftalık bir tatil de oldukça yeterli. Ama bir haftadan az gelmenizi tavsiye etmem. Zaten yol yorgunluğu ve jetlag bir tam gününüzü alıyor. Kesinlikle tekrar gelmek isteyeceğim sıra dışı bir yer !