Daha havalar da soğumuş değilken, hadi yazın son keyifli demlerini yaşamaya…
Bu ayın sonunda Salon, 10. sezonuna merhaba diyecek ve sahnesini usta müzisyenler ve yeni yeteneklere emanet ederek sonbahara sağlam bir giriş yapmamızı sağlayacak. Yeni sezonunda müziğin farklı tonlarına yer ayıran Salon gibi, güzel müziğin sıkı takipçileri olan bizlerin de şimdiden yerlerimizi ayırmaya başlamamız gerekebilir.
Salon’un bu ay bize sunduğu nimetler arasında Steve Gunn ile indie-folk gecesi, Avustralya’nın sıcak iklimini 60’ların saykedelik pop’uyla günümüze uyarlayan grup Babe Rainbow, Türkiye’de ilk defa Salon’da konser vermeye gelen İsviçreli elektro pop ikilisi Elvett ve baştan çıkarıcı elektronik müzikleri ile Polynation var.
Ege ve Akdeniz sahillerinde bir bir yaza veda partileri yapılırken İstanbul’da kalanlar üzülmesin. Burada da yaza veda edebilirsiniz. Hem de şehrin karmaşasından uzak, orman, kumsal ve denizin buluştuğu bir koyda 18 saat boyunca sadece müzikle sınırlı kalmayan gerçek bir açık hava etkinliğiyle.
Üç farklı sahnesinde Ferhat Albayrak, Doruk Güralp,Ugur Project, Yasha, Koray Güçkıranc, Doruk Güralp, Cärbone, Alan Cuttve çok çok daha fazlasını dinleyerek sıcak yaz güneşini uğurlamak güzel bir fikir olabilir.
Performans sanatı aracılığı ile doğa-beden diyaloğuna odaklanan “Happening Now” sergisi, Artweeks Akaretler kapsamında üç haftalık canlı performanslara, sürekli değişen eser yerleştirmelerine ve geçici sergi mekanında bu ay kapılarını açacak.
Günümüzde özellikle iş dünyasında yoğun olarak konuşulan ve düşünülen dönüşüm, adaptasyon ve döngü kavramlarını, performansın kendine özgü yaklaşımıyla yorumlayan sanatçıların eserlerine yer verecek olan sergide, interaktif katılımlarla ziyaretçi ve sanatçılar arasındaki etkileşimi sağlayacak çeşitli performanslara da yer verilecek.
Aktif ve değişen bir sergi olan “Happening Now”a uğrayarak doğa-beden diyaloğunu sorgulayabilir; beslenme, beden farkındalık ve ekoloji üzerine atölye çalışmalarına katılabilirsiniz.
Amy Winehouse ve Nina Simone gibi efsanelere özgü müzikal yeteneğine, 60 milyonu geçen Youtube izlenmesi, kazandığı çeşitli ödüller, global festival performansları ve aykırı imajını da ekleyince kuşkusuz günümüz soul pop yıldızlarından en ikoniği oluveren Kovacs, büyüleyici sesi ile İstanbul’u ziyarete geliyor.
Geçtiğimiz yıl yayınladığı ve kişisel hayatının buhranlarıyla zenginleştirdiği ikinci albümü de müzik otoritelerinden olumlu yorumu kapan Kovacks, etkisinden kolay kolay kurtulamayacağınız bir konser vadediyor.
Her sene, çoğu elektronik müzik platformunun en iyi DJ’leri arasında kendine yer bulan Nina Kraviz, kusursuz setlerinin yanı sıra techno ve dans müziğini keşfetmeye duyduğu bitmeyen tutkusuyla elektronik müzik camiyasındaki adını sağlamlaştırdı.
Setlerinde her zaman farklı tınılar yakalayan ve şarkılar arasında mükemmel uyumu tutturabilen bu yenilikçi DJ ve prodüktörün müziğine kulak vermeyi ihmal etmeyin.
Bu sene It’s Chiller Time desteğiyle gerçekleşecek İstanbul Rooftop Festival, yaz aylarına keyifli bir vedayı vadediyor. Festival, sanatçı performanslarının yanı sıra birbirinden farklı aktivitelerle de katılımcıları gün boyu sürecek eğlenceye ortak edecek.
Festivalcileri keyiflendirecek isimler arasında tech-house müziğin melodik ritimlerini benimseyen Berlin merkezli duo Dole & Kom, eşsiz enerjisiyle tekno/house müziği old school ve günümüz tınıları ile harmanlayan Jack the Rapper ve Floyd Lavine gibi dünyaca ünlü isimler var.
Her eylül ayında Türkiye ve dünya çağdaş sanatından en iyi örnekleri bir araya getiren Contemporary İstanbul, bu yıl 14. ayağıyla karşımızda. Türkiye ve dünya çağdaş sanatının son ürünlerini Avrupa ve Asya’nın buluşma noktasında bir araya getiren ve şehrin sanat sahnesi olmayı başaran fuarın bu yılki küratörlüğünü Fransız sanat araştırmacısı Anissa Touati’nin üstlenecek.
22 ülkeden 75 çağdaş sanat galerisi, 510 sanatçı ve bin 400’ün üzerinde eser ile karşılaşma imkanı sunan Contemporary İstanbul ile sonbahara sanata doymuş girin.
Melodic ve acid techno arasında sallanan sıra dışı soundları ile Dystopian, Afterlife, Life and Death gibi label’lar üzerinden şarkı yayınlamayı başaran Kiev merkezli duo Woo York, techno severlerin ruhlarını harekete geçirmeye geliyor.
Tamamen anolog gerçekleştirdikleri doğaçlama setleri ile ünlü Woo York’un bahsini ettiğimiz gecedeki ezgileri de başka yerde duyulmamış olacak. Siz ilk elden duymayı ihmal etmeyin deriz.
18 yıldır tutarlılığını koruyarak kolektif, çok sesli bir yaşam ve sinema platformu olmaya devam eden !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, bu sene de bağımsızlığın verdiği keyfi keşfetmeye meraklı olanları ağırlayacak.
Bu yıl yepyeni bir platform olan If X ile yeni doğan bağımsız filmlere, öğrenme aşkıyla dolu, ruhu genç sinemacılara alternatif bir paylaşım ve eğitim alanı da yaratan festival, yeniliklerinin yanında vazgeçilmezlerini de elbette koruyor. Keş!f, Gökkuşağı, Galalar, Karanlık ve Köşeli, !f Kült gibi seçkiler bu yıl da ruhlarını korumaya devam edecek. Üzerine bir de !f Jenerasyon ve !f Çocuk seçkileriyle genç nesilleri de uluslararası filmlerle buluşturmayı hedefleyerek alanını genişleten festivalin bir diğer yeniliği ise !f Efsaneler.
Zamanının en iyileri olan, dönemine damga vurmuş filmlerle ulusal sinemanın belleğine ışık tutmayı hedefleyen !f, bu yıl beyazperdede aradığınız hatta aramadığınız her şeyi size sunacak gibi duruyor. Kaçırmayınız.
2000’li yılların başında kurulan ve ilk albümleri “Fallen” ile kısa sürede yükselerek listelerin tepesine yerleşip efsaneleşen Evanescence, “Synthesis Live” turu kapsamında İstanbul’a da uğrayacak.
Müziğinde rock, metal ve senfonik öğeleri birleştiren ve bu sayede kendini ayrıştıran Evanescence’ın turlarıyla aynı adı taşıyan son albümleri “Synthesis” grubun sound’una sunduğu yeni yaklaşımlarla dikkat çekici olsa da eski parçalarının yeni düzenlemelerini dinlemenin ayrı bir keyif vereceğini de itiraf etmek gerek.
Her dilden, dinden ve kültürden farklı bakış ve hikâyelere sahip kadınların çektiği 30 finalist filmin yer aldığı etkinlik bu ay İstanbul ayağını gerçekleştiriyor. Dünyada dört yıldır New York ve İspanya başta olmak üzere birçok ülkede Eylül ayında “Directed by Women Worldwide Film Viewing Party” adıyla gerçekleştirilen festivalin Türkiye organizasyonunda Belgesel, kurmaca, animasyon kategorilerinde gösterilecek filmlere ulusal ve uluslararası olmak üzere en iyi film ödülü verilecek.
Kadın kısa filmcileri teşvik etmek, sayılarının ve üretimlerinin artmasına katkıda bulunmak, dünyanın her yanından kadın sinemacıları bir araya getirerek kültürel ve sanatsal etkileşim yaratmak amacıyla düzenlenen festivalde atölye çalışmaları, söyleşiler gerçekleştirilerek sinemacılar ile seyircilerin buluşabiliyor oluşu da cabası!
Amerika ve Avrupa ile eş zamanlı olarak İstanbul’da gerçekleştirilen festivali kaçırmayın deriz.
Efsane DJ/prodüktör Ricardo Villalobos’a 10 senelik hasretin ardından bu ay kavuşuyoruz.
Sıcak müziği kadar cana yakın karakteri ile de sevgimizi kazanmış olan, enternasyonel festivallerin en aranan isimlerinden Villalobos, eski nesil müzik severler ile yeni nesili bir araya getireceği uzun bir set ile DJ kabininde olacak. Kaçırmayınız…
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenecek olan 16. İstanbul Bienali, başlı başına sonbaharı sevme nedenlerinden biri. Fransız küratör, yazar ve akademisyen Nicolas Bourriaud’un liderliğinde gerçekleşecek olan bienalin bu seneki odağı “Yedinci Kıta”; nam-ı diğer “Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki devasa atık yığını”.
Bu kütle 3,4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki bir plastik yığınından meydana geliyor. İnsan atıklarının okyanusun ortasında yeni bir kıtanın oluşumuna sebebiyet verdiği gerçeğinin korkunçluğu ile başa çıkmanın ve bu olayın doğurduğu ekolojik sorunlara karşı dikkat çekmenin yolu sanattan ve tabi 16. İstanbul Bienal’inden geçiyor.
İnsanlığın yarattığı doğal ve kültürel atıkları alarak, sanatçılar, düşünürler, antropologlar ve çevrecilerle birlikte sanatın güncel durumunu inceleyecek olan İstanbul Bienal’ine uğramayı ve hayret etmeyi ihmal etmeyin.
İstanbul’da öne çıkan tüm sergileri görmek için tıklayın!
Temmuz’dan beri Akdeniz Plastik Turu’nda olan Blue Panda’nın 3. durağı Türkiye. Tekne 14 Eylül’den 27 Eylül’e kadar #PlastikKirliliğineHayır demek isteyen herkesin ziyaretine açık olacak. Program yakında @wwf_turkiye ve @wwf_med hesaplarından duyurulacak.
Evrenin boşluğunu temsil eden Kaos ve karanlığın tanrıçası Niks’in kızı olan “Aydınlık Tanrıçası” Imera’nın ortaya çıkardığı denge der ki; her canlının ve tüm elementlerin sorgusuz sualsiz bir ruhu vardır.
Böylesi bir kabulü kendine rehber alan, daha önce ülke sınırları içinde deneyimlediğiniz hiçbir şeye benzemeyen eşsiz bir atmosferi koklamaya ne dersiniz? Şimdiden ilginizi çektiğimize eminiz. Zaten dört elementi temsil eden Imera & Niks Carnaval katılımcılarına daha önce hiç yaşamadıkları bir karnaval tecrübesi yaşatma konusunda oldukça iddialı.
Türkiye’de ilk kez kendine özgü konsepti ile ateş dans performansları, interaktif konsept şovlar, akrobatik dans performansları, makyaj stantları, su içi dans performansları ve dünyaca ünlü DJ’leri ile İstanbul’da gerçekleşecek olan Imera & Niks Carnaval eylül ayını sizin için renklendirecek bir etkinlik olmaya aday.
Shaolin geleneğindeki felsefe ve inancın Kung Fu’ya yansımasını güncel bir bağlamda ele alan Sutra, günümüzden 2500 yıl önce Çin’de kurulan ve Budist öğretiyi temel alan ünlü Shaolin Tapınağı’ndaki rahiplerin, çağın en önemli koreograflarından Sidi Larbi Cherkaoui ile buluşmasından doğan sıra dışı bir gösteri.
Cherkaoui’nın bu tapınağın dövüş sanatlarında uzman on dokuz Budist rahibini birer dansçı olarak görebilmenize olanak sağlayan gösterisi, dünya çapında da bolca övülmüş. Times’ın “en yüksek beklentileri bile aşıyor”, Guardian’ın “kültürel değişim kavramını yeni bir seviyeye taşıyan, eşsiz ve incelikli bir gösteri” sözleriyle alkışladığı bu benzersiz gösteriyi kaçırmamak gerek.
Büyük şehirlerin karmaşasına ve telaşlı akışkanlığına belki de en çok yakışan müzik caz. Ülkenin ruhu en büyük şehri olan İstanbul’un, çeşitliği koklayabileceğiniz, şehrin metropol havasını iliklerinize kadar hissedebileceğiniz belki de tek yeri olan Taksim’e ise caz, çok yakışır diye düşünüyoruz.
Bu sene beşinci yılını kutlayan XJAZZ de öyle düşündüğünden olsa gerek, Taksim ve çevresindeki kültür ve sanat alanlarını, müzik mekanlarını, sokakları ve dükkanları konserlerle, partilerle, konuşmalarla ve atölye çalışmalarıyla doldurarak, müziğin sesini açıp ve herkesi bir araya getirmek istiyor. Festivalin bir parçası olmak isteyenler hiç bekleme yapmasın!
Başlarken nefesimizin en doğal halini araştırdığımız, diyafram ve akciğerimizin özgür hareketini izlediğimiz devamında meditasyon çalışması için oturuş pozisyonlarını öğrendiğimiz, nefesin faydalarını gördüğümüz nefes terapisi ve meditasyon etkinliğimiz 19 Eylül akşamı 19:30’da Nebula Atölye Bahçe’de.
İstanbul’da öne çıkan tüm atölyelerini görmek için tıklayın!
Onun için çağın en başarılı bestecilerinden biri rahatlıkla diyebiliriz. Geleneksel piyanistlerin mirasını, çağdaş bestecilerin yapıtlarından edindiği ilhamla aynı potada eriten Frahm, modernle klasiğin en elektroniğe çalan halini sunmasıyla benzerine de rastlanamayan bir sanatçı.
Canlı performansları ile deneyselliğin derin sularına dalarak dinleyenleri büyüleyen Frahm’ın olağanüstü sahne performansı ile efsunlanmayı ihmal etmeyin.
6. senesinde de markaları ve katılımcıları nitelikli kahve etrafında toplamaya hazırlanan İstanbul Coffee Festival, şimdiden Avrupa’nın en büyük iki kahve festivalinden biri konumunda.
4 gün boyunca sürecek festivalde en sevilen lokal kahve dükkanlarının yanı sıra dünyaca ünlü coffee shop’ların zihin açan kahvelerini tadabilir, kendi evinizin baristası olmak isterseniz çeşitli workshop ve seminerlere katılabilir, farklı aktivite alanlarında yeni deneyimler yaşayabilirsiniz.
Kulaklarınıza ziyafet çektiren güzel müziğin gözlerinizi bayram ettirecek görsel bir performansla taçlandırılmasını istemez miydiniz? Bizce isterdiniz.
Atay İlgün ve Caner Bozkurt [HYPERCORTEX] tarafından bir seri görsel işitsel performanslar olarak programlanan Fallen Light Renew, Neue! tam da bu fanteziyi karşılayacak nitelikte. Yapay ses dokuları ve okyanustan beslenen dünya estrümanlarıyla deneysel beat’ler üretecek olan etkinlikte, bir yapay zeka algoritması olan ÜÇA’lar (üretici çekişmeli ağlar), görsel çıktıları rötuşlayıp stilize ederek ses örneklerini sizin için görselleştirecek.
Anlaması ve anlatması zor olsa da izlemesinin keyifli olacağına kefiliz.
Günümüz sosyal medya popülasyonunu fiziki zemine taşıyan Türkiye’nin sosyal medya pazarı LikeFest, sosyal medyada öne çıkan yüzlerce tasarımcı ve markanın ürünlerini ilgilileriyle buluşturacak.
Nakış, suluboya, ahşap, seramik gibi birçok alanda atölyelerin yer alacağı festivalde, yazarlarla söyleşilere katılabilir, el becerilerinizle hava atabilir, Eda Baba, Can Ozan ve Serhat Albamya’nın sahnesini izleyerek kulaklarınızın pasını silebilirsiniz.
Kariyerinin başından beri müzikte sınır tanımayan David Garrett, 10 Yıllık crossover kariyerini kutladığı “Unlimited – LIVE” kapsamında İstanbul’a uğruyor.
Sevilen klasiklerle birlikte pek çok rock ve pop klasiğini kendine özgü tarzıyla yorumlayan David Garrett, klasik müzikle işi olmayanları bile yakalamayı başaran bir isim. Yine de Garrett’i izlemek içi çok daha iyi bir sebep daha var: Kendisi 2008 yılında ‘Flight of the Bumblebee’ şarkısını, saniyede 13 nota basarak, 1 dakika 6.56 saniyede çalıp Guinness Rekorlar Kitabı’na adını “Dünyanın en hızlı keman çalan insanı” olarak yazdırdı. Söyleyeceklerimiz bu kadar…
Maarten Devoldere, Jinte Deprez, ve Patricia Vanneste onlu yaşlarında üç küçük arkadaş olarak kurdukları grupları Balthazar ile dünya listelerinin üst sıralarında kendilerine yer bulacaklarını hayal etmişler miydi bilemiyoruz; ancak neo-psychedelia, electro-pop ve garaj punk türlerinden etkiler taşıyan müziklerinin bir kere duyunca unutulmayacak kadar etkili olması, başarılarının bir tesadüf olmadığının kanıtı.
Belçika’da başlayıp tüm dünyaya yayılan başarılarını son albümleri Fever ile taçlandıran Balthazar, sizi de güzel müziğiyle yakalasın istiyorsanız, 27 Eylül’deki konserlerini kaçırmayınız.
İstanbul’daki genç nabzın en yüksekten attığı semtlerden olan Beşiktaş, yaza en sevdiği konukları olan gençlerin başrolde olduğu bir festivalle veda ediyor. Türkiye Gençlik Organizasyonları’nın gururla sunduğu Beşiktaş Sokak Festivali, DJ performansları, dans gösterileri ve sürprizlerle dolu bir üç gün vadediyor.
Sokağa sığmamaya, binlerce güzel insanla aynı anda dans etmeye ve sokak festivali deneyimini yeniden yaşamaya hazır mısınız?
Çocuklar en iyi eğlenirken öğrenir. Ancak şehir hayatı, çocukların doğayla buluşmalarını ya da aileleriyle kaliteli vakit geçirmelerini zorlaştırabilir. Mutlu Çocuk Festivali ise, şehir çocuklarının aileleri ile birlikte öğretici ve eğlenceli, dolu dolu zaman geçirmelerinin ne kadar önemli olduğunun bilinci ile yola çıkan ve çocuklara eğlenirken öğrenmeleri için unutulmaz anlar yaşatmayı hedefleyen bir festival.
Aileler, kendi alanlarında uzman çok sayıda ünlü isimin söyleşisine katılırken, çocukların atölye alanlarında keyifli vakit geçirebileceği festivalde konserler, yeme-içme alanları, sergi alanları ve sürpriz yarışmalar olacağını söylemeye gerek yok. Daha da iyisi, Mutlu Çocuk Festivali katılımcı ailelerin, üretici ve tanınmış pek çok marka ile buluşmasına ve talepleri doğrultusunda bilgi edinmesine olanak sağlarken isterlerse alışveriş yapma imkânı da yakalayabiliyorlar.
DJ’liğin sembol figürlerinden Carl Cox, 10 yıl aradan sonra ilk kez Türkiye’ye geliyor!
DJ Mag – Beatport Top 100 DJs 2018 sıralamasında bir numara seçilen, Mixmag dergisine göre son 25 yılın en iyi DJ’i olan Carl Cox, kendisi ile özdeşleşen sound’undan ve muhteşem sahne enerjisinden nemalanmak isteyenlere duyurulur.
Bu içeriğin güncellendiği tarih 02/09/2019 16:58
Leave a Comment