Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali dokuzuncu yılında 18 – 19 – 20 Kasım’da yüzlerce gönüllünün desteği ile izleyicilerinin hayatlarına dokunmaya, yaşamlarında değişim yaratmaları için ilham ve güç vermeye devam ediyor. Festivalin 2008 yılından beri geçirdiği süreci ve bu yılki festivali Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi’yle konuştuk.
“Filmler dünyayı değiştirir mi bilinmez ama onları izleyenler değiştirebilir”
İyilikleri çoğaltmaya ve iyi hikayeleri duymaya her zamankinden çok ihtiyacımız olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali bu sene de bize yaratıcı çözümler içeren birbirinden etkileyici hikayeleriyle, umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini, sorunun bir parçası olmaktan öteye geçip çözümün bir parçası olabileceğimizi hatırlatıyor.
Sürdürülebilir bir yaşamın ancak çeşitlilikle mümkün olacağı bilinciyle toplumun her kesiminden katılımcıları bir araya getirmeyi hedefleyen Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, çiftçileri, iş sahiplerini, kamu ve yerel yönetim çalışanlarını, öğrencileri ve öğretmenleri, çocuğunun gelecekte nasıl bir dünyada yaşayacağını merak eden ebeveynleri, akademisyenleri ve aktivistleri bu belgeselleri birlikte izlemeye davet ediyor.
Festivalin 2008 yılından beri geçirdiği süreci ve bu yılki festivali Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi’nden Tuna Özçuhadar, Pınar Öncel ve Gamze Selçuk’la konuştuk.
1- Türkiye’de Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali organize etme fikri nasıl oluştu? Yıllar içinde festival kendini nasıl geliştirdi?
Festival 2008 senesinde, çalışmalarımızın tamamıyla sürdürülebilirlik alanına adamak istediğimiz bir dönemde ortaya çıktı. Bu konuda öncelikle toplumdaki farkındalığın artması gerektiğini biliyorduk. 2009 senesinde ara verdik, 2010’da İsveç’de gerçekleştirdik, ardından 2011’den itibaren her sene organize etmeye devam ettik. 2014 yılından itibaren ise birçok şehirde eşzamanlı organize ediyoruz.
Yıllar içerisinde edindiğimiz deneyim ve gözlemlerimizle, festival ile yaratmak istediğimiz etkiye odaklı festivalin içeriğini ve yapılış şeklini geliştirdik, açık kaynak bir yapıyla farklı şehirlerde yerel ekipler tarafından gerçekleştirilmesini sağladık.
2- Başka ülkelerde bunun benzeri var mı?
Film seçkisi ve yapılış şekli itibariyle benzeri bildiğimiz kadarıyla yok.
3- SYFF 2016’da izleyiciyi ne bekliyor?
2016 film seçkisi atığın ne kadar değerli bir kaynak olduğunu, dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlara çözüm üretmek için işbirliğinin potansiyelini, ekonomik demokrasinin ve kooperatif iş modellerinin gücünü, gerçek gıdanın nasıl mümkün olduğunu, yerelin değerini ve birçok yaratıcı çözümü aktarırken izleyiciyi de harekete geçmeye çağırıyor.
Festivalde birçok yan etkinlik de yer alıyor. Filmlerin ardından davet edilen, filmlerin içeriği ile ilgili konularda çalışmalar yürüten konuşmacılar izleyicilerle sohbet ediyor; dünyanın farklı köşelerinden sorunlar ve bu sorunlara üretilen çözümlerle festivalin gerçekleştiği bölge arasında köprü kuruyor. Birçok müzik grubu ve performans sanatçısı da belgesellerin arasında sahne alıyor.
4- Biliyorum her film kendi içinde özel ve izlenmesi gerekiyor ama bize bu yılki festivalden “kesin kaçırmamalısınız” diyebileceğiniz birkaç film var mı?
Herkesin ilgi alanına göre değişir o yüzden böyle bir yönlendirme yapmayı tercih etmiyoruz. Bazen bir kişi için tüm seçkinin içerisinden bir kısa film hepsine bedel oluyor. Festival seçkisini oluştururken çeşitliliğe önem veriyoruz ve bunun önemli olduğunu düşünüyoruz; bizce sadece bir belgesel seyretmenin yaratacağı etki ile birkaç film seyretmenin yaratacağı etki arasında büyük fark var, bunu festivalin müdavimleri çok iyi biliyor.
5- Sadece 3 kelimeniz var ve festivali tarif etmeniz bekleniyor. Bu 3 kelime ne olurdu?
Kolektif, çözüm, yaşam!
6- Bir önceki festivallerde gösterilen belgesellere izleyici nasıl ulaşabilir?
Seçkideki filmlerden yayın iznini alabildiğimiz filmleri Surdurulebiliryasam.tv’den izlemek mümkün.
7- Filmlerin izleyicide ne gibi bir etki yaratmasını bekliyorsunuz?
Görselin ve gerçeğin gücünden faydalanarak, içinde çözüm barındıran ilham verici belgeseller ile karşılaştığımız sorunların aslında birer semptom olduğunu gösterirken izleyicinin bunların kökenindeki gerçek sorunları anlamasını ve sorunun aciz bir parçası olmaktan öteye geçip çözümün bir parçası olabileceğini hatırlatmak istiyoruz. İzleyicilerin harekete geçmeleri için motive olmalarını bekliyoruz.
8- Bir sonraki seneler için hedefiniz nedir?
Festivalin açık kaynak formatı ile yaygınlaşma potansiyeli 20 şehrin üzerinde, bunu mümkün kılacak organizasyonel yapı ve kaynak yaratma konularında planlarımız var. Aynı yapıyı uluslararası ölçeğe de taşımak istiyoruz ve bu doğrultuda adımlarımız var.
Festival bu yıl yerel STK’ler ve aktivist gruplardan oluşan ekiplerin işbirliği ile 20 şehirde eşzamanlı gerçekleşecek.
Tüm gösterimler ücretsiz. Programa buradan ulaşabilirsiniz.
* Söyleşinin bir kısmı Magma Dergisi’nin Kasım sayısında yayımlanmıştır.
Yorumlar