İsveç’in tatlı minik şehri Göteburg, başkent Stockholm’un gölgesinde kalsa da, gerçek bir “Local Scandinavian” tecrübesi için keşfedilmeyi hakediyor. 2021 senesinde 400. doğumgününü kutlamaya hazırlanan bu tarihi şehir, aynı zamanda bir liman kenti olduğundan stratejik bir lokasyona da sahip…
Şimdi bol fotoğraflı bir tura çıkıyoruz;
Gezi Önerileri
Göteburg’u gezmeye Victoria Passagen’den başlamalısın; yapımı 1800’lü yıllara dayanan bu pasaj, günümüzde şehrin en işlek merkezi. Bu minik pasaj, şehrin en popular alışveriş ve tasarım sokakları olan Vallgatan ve Södra Larmgatan’ı birbirine bağlıyor. Ayrıca kolonlarındaki iyi korunmuş mimari detayları da atlamamanı öneririm.
Pasajdaki çiçekçi Bunches, sade buket tasarımları ile uğramaya değer. Ardından mis kokuları takip ederek dünyanın en tarz bakery’sini bulacaksın; mum ışıkları eşliğinde sunulan taze ekmekler ve meşhur tarçınlı çöreklerden mutlaka tatmalısın.
Konaklama için önerim şehrin en samimi oteli Hotel Flora, kendini evde hissedeceğin garanti. Ayrıca alt katında yer alan kolektif çalışma alanı, toplantılar veya yaratıcı projeler için hoş bir ortam sunuyor.
Alışveriş Önerileri
Şimdi biraz alışveriş ve mağaza gezme zamanı; turumuza Vallgatan’la başlıyoruz. Kırtasiye ve ev tasarım ürünleri için Granit doğru adres; burası sade ve fonksiyonel dekorasyon ürünleriyle dolu.
İskandinav modasının en zarif hali için Filippa K’e uğramalısın, renk seçimleri ile olduğu kadar kullanılan kaliteli materyallerle de oldukça ilham veren bir marka. Arket son dönemde öne çıkan başka bir marka; H&M grubunun en yenisi ve çevreye duyarlı sürdürülebilir koleksiyonu dışında aynı zamanda concept store ve café olarak da ilgi çekiyor.
Ardından kitapların arasında kaybolmak için, Akademiebokhandeln ‘e uğrayabilirsiniz. Geniş ingilizce seçkisi olan bu kitapçıda özellikle çocuk kitapları bölümüne göz atmanı öneririm!
Slow & Ethical fashion akımının en güzel örneği olan Nudie Jeans, koleksiyonu kadar second hand ve repair ( tamir ) bölümleri ile bilinen mağazacılık konseptinden oldukça farklı. Toplumu daha bilinçli tüketime davet eden marka, güncel hızlı moda akımlarının aksine uzun ömürlü ürünlere yer veriyor. Mağazanın müzik zevkine ve playlist’ine de dikkat çekiyor ve alışveris turuna devam ediyoruz.
Ardından ilham dolmaya doğru concept store Grandpa’ya ! Burada iskandinav modasından öne çıkan markalar dışında; Kozmetik, kırtasiye, dergi, aksesuvar gibi lifestyle ürünlerini de bulabilirsin.
Şimdi güzel bir kahve molası zamanı, “da Matteo” şehrin önde gelen roastry’si ve local’ların uğrak yeri… Burada hem Fika için toplaşan kalabalığı, hem de hızlı bir öğle yemeği için uğrayanları görebilirsin. Pratik yemek büfelerinde vegan seçenekler de mevcut.
Kahveye benim gibi düşkünsen, buradan mutlaka kahve çekirdeği almanı da öneririm! Kahvene eşlik eden beklenmedik misafirlere de hazır olmalısın! 🙂 Bu arada Fika isveçlilerin çok önem verdikleri, keyifli kahve molası ritüeli olarak özetlenebilir.
Enerjimiz yerine geldiyse, şimdi HAGA bölgesinde sokaklarda kaybolmaya başlayabiliriz;
Hem tarihi izler taşıyan sokaklar, hem de cool coffeeshop ve dükkanlarla dolu olan bu bohem bölge, hipster’ların uğrak yeri. Taş sokaklarında ve ahşap eski binaların arasında dolaşıp bolca fotoğraf çektiysen, şimdi çok özel bir mekan paylaşıyorum;
Şehrin en cool ve ‘’instagrammable ‘’ mekanı olan Kafe Magasinet, günün her saati keyifle gidilebilecek bir mekan. Özellikle iş çıkışı saatlerindeki kalabalığı ile tam bir lokal tecrübesi yaşatıyor. Tam bir botanik cennet olan kış bahçesi, her mevsim farklı keyif veriyor, özellikle kar yağarken tecrübe etmeni öneririm. Ayrıca yüksek cam tavanları, doğal taş dekorasyonu ve tatlı loş aydınlatması ile mimari açıdan da ilham dolu!
Biraz dinlenmek, güzel bir yürüyüş ve eğer mevsim uygun ise harika bir piknik için şimdi park zamanı; Kungsparken şehrin tam göbeğinde yemyeşil bir huzur alanı. Parkın içinde café’lerde göle nazır keyif yapmak da mümkün…
Ve günün herhangi bir saati karınlar acıktığında istikamet Saluhallen, bir yemek pazarı olan bu bölgeyi mutlaka tecribe etmelisin. Onlarca farklı büfeden oluşan bu pazar, gerçek kuzey mutfağına dair birçok lezzeti deneme şansı veriyor.
Bir başka önerim ise, tasarımı ile bir kiliseyi andıran Feskekörka yani Fish Market ( balık pazarı ). Deniz ürünü severler için gerçek bir cennet olan pazarda, günlük taze ürünleri satın alabilir veya restaurantında sipariş edebilirsiniz.
Göteburg gece hayatına dair ise açık ara tek önerim Pustervik. Gitmeden programa bakmanı öneririm; local müzik gruplarından canlı müzik performanslarına veya çok özel konserlere denk gelebilirsin.
Göteburg ayrıca Avrupa’nın en ilgi çeken Christmas pazarlarından birine ev sahipliği yapma özelliğine de sahip. Aralık ayı için bir plan yapmak istersen aklında olsun!
Yorumlar