Performans Sanatının Yıldızı: Marina Abramović İstanbul’da!

Aramızda çevrelerindeki toplumla çelişen bazı insanlar dolaşmakta ve bu insanların uyumsuzluğu çoğu zaman bir sanat eserinin doğuşuna sebebiyet vermekte. Zamanından çok önce doğmuş olan bu insanlar genellikle yarattıklarıyla bir neslin dönüm noktasına işaret ederler. Avant-garde’lar yerle bir olur, yerine yenileri inşa edilir! Bir zamanlar eleştirilenler zamanla norm haline gelir ve bu çatışmadan yeni sanatçılar ve sanat formları doğar.

En azından iki Yugoslav partizanının kızı olarak dünyaya gelen Marina Abramović’in ‘doğumu’ bu şekilde oldu denilebilir.

Bir taraftan Sırp Ortodoks kilisesinin ritüellerini uygulayarak diğer yandan annesinin favorileri arasında yer alan büyük Fransız şairlerini okuyarak geçen çocukluğu, belki de Marina’nın performansa olan hayranlığının ilk ışimşeklerinin çaktığı dönemdi. O çakan şimşek her neydiyse, Marina’nın sanat dünyasında benzersiz bir konuma sahip olmasını sağladı. Kariyerinin ilk dönemlerinde, hem sanat dünyasında yarattığı tartışmalar hem şoka uğrattığı halk tarafından epeyce bir hırpalanan Marina sonunda anlaşıldı.

Performans Sanatının Parlayan Yıldızı: Marina Abramovic
Performans Sanatının Parlayan Yıldızı: Marina Abramovic

Üretip kendini anlatmayı, ünlüler, eleştirmenler, küratörler ve toplumun sevgilisi olmayı başardı. “Rhythm 0”, “The Artist is Present” ve “The Great Wall of Walk” gibi eserlerinin hepsi popüler kültüre batıp çıktı ve performans sanatını bir medyum haline getirerek, 20. yüzyılın sanat tarihinde göz kamaştıran bir durak haline getirdi. Ve işte bu durağın mimarı, performans sanatının parlayan yıldızı Marina Abramović Şubat’ta İstanbul’a geliyor!

 

Akış / Flux

Sanatçı, Marina Abramović + MAI, Akış / Flux sergisiyle 31 Ocak 2020’den itibaren Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi ve eşlik eden sergiyle Akbank Sanat’ta olacak.

SSM ve Marina Abramović Institute (MAI) iş birliğiyle gerçekleştirilen sergi üç bölümden oluşacak. İlk bölüm Abramović’in yaklaşık elli senelik kariyeri boyunca ürettiği ikonik performansları, özel koleksiyonları ve kurumlardan ödünç alınan eserleri ile dökümantasyonlarlarından oluşacak.

Serginin ikinci bölümünde, Ağustos 2019’da her tür performansla uğraşan sanatçılara yapılan açık çağrıya cevap veren ve projeye dahil edilen sanatçıların performansları sergilenecek. Marina Abramović’in seneler süren araştırmalar sonucunda geliştirdiği ve “başyapıtım” diye nitelendirdiği “Abramović Metodu”nun deneyimleneceği son bölümde ise, ziyaretçiler merkezi bir rol oynayacak.

Kariyerinde 50 yılı çoktan deviren Abramović’in bu kapsamlı sergisi öncesi, sanatçıyla sizi yeniden tanıştıralım istedik. Sergiyi tam anlamıyla soğurabilmek için okumaya devam edin.

 

Marina Abramović Kimdir?

Marina Abramović 30 Kasım 1946’da Belgrad’ta eski Yugoslavya topraklarında doğdu. Siyasi olarak aktif ebeveynleri varlıklıydı da. II. Dünya Savaşı sırasında Yugoslav partizanı olan Vojin ve Danica Abramović, General Tito’nun komünist partisine bağlıydı. Sonrasında, savaşa katkılardan ötürü kamu sektöründe yüksek mevkiler aldılar. Babası devlet güvenliğindeki yerini edinirken annesi Belgrad’daki Sanat ve Devrim Müzesi’nin başkanı oldu. Ebeveynleri politik kariyerlerini geliştirirken Marina çocukluk yıllarını Ortodoks büyükannesiyle birlikte geçirdi.

Performans Sanatının Parlayan Yıldızı: Marina Abramovic
Performans Sanatının Parlayan Yıldızı: Marina Abramovic

Abramović ailesi tatilleri veya özel günleri birlikte kutlamaz ve nadiren duygularını ifade ederlerdi. Ancak sanata düşkün, kültürlü insanlardı. Erken yaşlardan itibaren Marina, normal yollarla aktaramadığı duygularını belki de ailesinin anlayacağı dilden ifade etmeye başladı. Öyle ki 12 yaşına geldiğinde, evde kendisine ait bir sanat stüdyosu vardı. Yıllar geçtikçe Mariana, bedenini hem özne (subject) hem de bir araç (medium) olarak kullanan, öncü performans parçalarıyla tanınan bir sanatçı oldu. Performansını, ses, video, heykel ve fotoğrafçılığını pratiğe döken Mariana, çoğu zaman tehlikeli ve eziyetli performanslarında, genellikle seyircilerin de katılımını kullanarak duyguları ve etkilerini soruşturdu. Örneğin, “Rhythm 10” başlıklı erken bir performansında, parmakları arasındaki boşluklara peşi sıra bıçak darbeleri vurarak zihinsel ve fiziksel olan arasındaki ilişkiyi ritim kavramı üzerinden test etmişti.

Performans Sanatının Parlayan Yıldızı: Marina Abramovic
Performans Sanatının Parlayan Yıldızı: Marina Abramovic

1976-1988 arasında Mariana, Alman fotoğrafçı ve performans sanatçısı Ulay ile birlikte erkek ve kadın, aktif ve pasif gibi karşılıklı kavramları yorucu, sürekli tekrarlanan ve çoğu zaman acı verici performansları üzerinden yorumladılar. Mariana ve Ulay birlikteliği sanatsal bir zirveye oynadığı kadar romantik bir hikayeyi de ince ince işlemişti.

 

Bilmeniz Gereken Eserleri

Rhytm 0

Rhytm 0 muhtemelen Marina Abramovic’in en ünlü ve en önemli performanslarından biridir. Hatta bu performans ona ün kazandırdı bile denebilir. Rhytm 0 aynı zamanda performans sanatının şimdiye kadar yapılmış en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.

Gösteri 1974’te Napoli’de gerçekleşmişti. Abramović, önünde 72 nesnenin bulunduğu bir masada ayakta duruyor ve seyircisinden masaya koyduğu nesnelerden herhangi birini onun üzerinde denemelerini istiyordu. Masadaki objeler arasında gül, tüy, parfüm, bal, ekmek, üzüm, şarap, makas, neşter, çiviler, metal çubuk ve mermi yüklü bir silah vardı. Performans, altı saatin sonunda tam anlamıyla kan ve ter içinde sonlandı. Abramović’in daha sonra açıkladığı gibi: “Öğrendiğim şey şuydu… eğer kendinizi izleyiciye bırakırsanız sizi öldürebilirler.”

 

Energy Rest

Rhythm 0 performansında kendini tamamen seyircilere teslim eden Abramović, bu savunmasız olma durumunu uzun süreli sevgilisi ve ortağı Ulay ile Energy Rest performansında bir kez daha test etti.

Energy Rest’te sanatçılar vücutlarının ağırlığı ile bir ok tutuyorlar ve okun ucu tam Abramović’in kalbini hedef alıyor. Her ikisinin de üzerinde kalp atışlarının duyulmasını sağlayan küçük mikrofonlar var. Performans ilerledikçe yoruluyor ve muhtemelen geriliyorlar. Kalp atışları gittikçe yoğunlaşıyor.

“Ritim 0 ve Rest Energy bir bütünün iki parçasıydı ve benim için, en çok zorlandığım performanslarımdı. Çünkü her ikisinde de kontrol bende değildi. Performans sadece dört dakika on saniye sürüyor, ama sanki sonsuza dek sürdü. Kısacası bu, tamı tamına güven üzerine kurulmuş bir performanstı.” diyor Abramović.

 

The Lovers (The Great Wall of Walk)

The Lovers Abramoviç ve Ulay’ın ortak performanslarının son parçasıydı. 1988 yılında ilişkilerinde yaşadıkları gerginlikten sonra Abramović ve Ulay birlikteliklerini sona erdirecek manevi bir yolculuk yapmaya karar verirler. Her biri Çin Seddi’ni, iki karşıt uçtan başlayıp ortada buluşarak The Great Wall of Walk (Büyük Duvar Yürüyüşü) yaparlar.

Mariana’nın ağzından anlatmak gerkirse; “Bu yürüyüş tam bir kişisel dramaydı. Ulay Gobi Çölü’nden, ben de Sarı Deniz’den yürümeye başladık. Her birimiz 2500 km yürüdükten sonra, ortada buluştuk ve güle güle dedik.”

 

Thomas Lips

Thomas Lips performansında Marina Abramovic, fiziksel sınırlarının sınırlarını zorladı ve nihayetinde bedensel sınırlarını aştı. 1 kilo bal yedikten sonra 1 litre kırmızı şarabı bitirdi. Sonra şarap şişesini elleriyle kırdı. Adım adım, eylemler daha şiddetli hale gelerek sanatçının kendi kendine zarar vermesi ile sonuçlandı. Marina’nın karnına bir jiletle beş köşeli yıldız çizdiği görüntüsü performans sanatı tarihinin ikonik anlarından biri haline geldi.

 

The Hero

The Hero performansı, sanatçının İkinci Dünya Savaşı sırasında Yugoslav partizan olan babasına adanmıştı. Annesinin babasının hayatını kurtardığı hikayeden ilham alan The Hero’dan Marina şu şekilde bahsediyor: “Babamın ölümünden sonra bu performansı yapmaya karar verdim. Rüzgarda beyaz bir atın üzerinde, elimde beyaz bir bayrakla hareketsiz oturuyorum. Orada belirsiz bir süre kalıyorum. Bir kadın onun anısına, Tito zamanından kalan Yugoslavya milli marşını söylüyor. Video görüntüsü ise siyah beyaz çünkü geçmişi ve hafızayı vurgulamak istedim.”

 

The Artist is Present

Marina 2010 yılında MoMA’da, The Artist Is Present adlı geniş bir performans sergiledi. Çalışma, bir performansın uzunluğunu beklentilerin ötesine uzatmaktan, zaman algımızı değiştirmekten ve deneyime daha derin bir katılımı teşvik etmekten ilham alıyordu. Marina boş bir sandalyenin karşısındaki ahşap bir masada sessizce otururken, insanlar karşısındaki sandalyeye geçiyor ve gözlerini ona kilitliyorlardı. Yaklaşık üç ay, günde sekiz saat boyunca The Artist is Present performansı duygu selleriyle devam etti. Ancak Marina karşısındaki sandalyeye, yıllardır görmediği büyük aşkı Ulay’ın oturduğunu gördüğünde performans bambaşka bir boyut aldı.

Bu eserlerden bazılarını ve çok daha fazlasını görebileceğiniz sergiyi, 26 Nisan 2020 tarihine kadar 12:00 – 20:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.

Yorumlar