Mükü, 2012’de Artemis Günebakanlı ve Musa Yılmaz‘ın Galata’daki atölyelerinde doğdu. Rahat kesimleri, renkli kumaşları, dikkat çekici desenleri seven Mükü, ilhamını sokaktan alarak şehirli ve özgür tasarımlar üretiyor. Çok beğendiğimiz ve sevdiğimiz Mükü’nün hikayesini sizlere aktarmak için biraz moda, biraz atölyecilik hakkında konuştuk!
Kimsiniz, nesiniz?
Galata’daki atölyelerinde kostüm ve giysi tasarlayıp diken iki kişiyiz. Benim (Artemis) Mükü dışında devam ettirdiğim radyo programcılığı, blog yazarlığı, içerik yazarlığı, fotoğrafçılık gibi işlerim de var. Partnerimin (Musa) mesleği kostümcülük. Mükü, ikimizin birlikte yarattığı ve sürdürdüğü bir marka.
Mükü’nün hikayesi nasıl başladı?
Atölyeyi açtığımızda mekanı çalışma alanım gibi kullanıyordum. Bir yanda çeşit çeşit parça dikilirken ben masamda oturup yazı yazıyor ya da müzik dinliyordum. Sürekli dikiş makineleriyle, kumaşlarla ve bunları kullanan bir adamla birlikte olmak giderek onları tıpkı kelimeler gibi bir ifade aracı olarak görmemi sağladı. Kendimiz için dikip bir kenara astığımız giysileri birkaç tasarımcı arkadaşımıza gösterdik; onlardan gelen cesaretlendirici yorumlar, içimde yavaş yavaş fokurdamaya başlayan isteği körükledi ve kendimizi Mükü hikayesinin içinde bulduk.
Başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz?
Başarı benim için hep kişisel tatminle ilgili oldu. Başkalarının övgüsü hoşa gitse de önümde duran şeyle ilgili iyi hissetmiyorsam kendimi başarılı bulmuyorum. Yaptığım işe bakıp mutlu olma lüksü için birçok şeyden vazgeçebilirim çünkü tersi durumlarda ruhumun ne kadar daraldığını ve hayata karşı tavrımın nasıl değiştiğini yaşayarak gördüm.
Moda hakkında ne düşünüyorsunuz?
Büyüleyici ve ilham verici olmasının yanında, karanlık tarafları da olan bir endüstri. Mükü’yü zamanın ruhundan kopmadan kendi çizgisini izleyen, kendi karakteri olan bir marka olarak düşündük. Niyetimiz insanları belli kalıplara sokmaya çalışan değil, onların özgün kişiliklerine uyum sağlayan giysiler yapmak.
Üretim süreci nasıl oluyor? Nelerden ilham alıyorsunuz?
Atölyede olmadığımız zaman sokakta oluyoruz. Her fırsatta başka şehirlere gitmeye çalışıyoruz. Kulağımızda sürekli müzik var. Bazen nostaljiye kapılıp eski filmlere dalıyoruz, bazen günlük kullanımda sürekli karşımıza çıkan tanıdık parçaları bozuyoruz. Tek bir kelimeden yola çıkıp bize çağrıştırdıkları üzerinden ilerlediğimiz de oldu. Genel olarak zihnimizi açık tutuyoruz diyebilirim.
Yılda iki defa koleksiyon çıkarıyoruz, sezon içinde de bu koleksiyonlara eklemeler yapıyoruz. Tüm ürünler sipariş üzerine kendi atölyemizde dikilip, paketlenip müşteriye gönderiliyor. Malzemede de büyük alımlar yapmadığımız için elimizdeki kumaş bitince o ürün bitmiş oluyor.
Süreç boyunca tecrübe ettikleriniz size neler kazandırdı? Var mı komik ya da değişik bir hikaye? 🙂
İşi yaparak öğrenen biri olarak malzeme seçiminden fotoğraf çekimine, sosyal medya yönetiminden müşterilerle iletişime her alanda çok şey öğrendim, öğrenmeye devam ediyorum. İşe dair öğrendiklerimin yanında daha sakin, daha çözüm odaklı ve uyumlu birine dönüştüm.
70’lere çok takıldığımız dönemde diktiğimiz ilk parçaları satışa çıkardığımız bir etkinlikte herkesin giysileri ikinci el sanması, tonton teyzelerin “Ah aynı gençliğimdeki desenler” diye ilgi göstermesi güldürürken düşündürmüştü.
Çift olarak iş yapmak zor mu?
İkimiz de gerektiğinde konuşup gerektiğinde susan insanlar olduğumuz için birbirimizi çok yıpratmıyoruz. Tabii üretim sürecinde tartışmalar oluyor ama çıkan sonuca baktığımda bunların faydalı olduğunu görüyorum. Ben Musa’yı teknik anlamda daha mükemmel olmaya zorluyorum, o da benim malzeme seçiminde ayaklarımın yere basmasını sağlıyor. Birbirimizi iyi tanıdığımız için ne zaman neye müdahale etmemiz gerektiğini tahmin edebiliyoruz.
Türkiye’de tasarım çok büyük bir yükselişte, bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? Şikayetçi olduğunuz durumlar var mı?
Zihninizde oluşan fikri bir başkasına aktarıp uygun malzemelerle gerçeğe dönüştürmek, sonunda da hiç tanımadığınız birinin onunla bağ kurup onu hayatına dahil etmesi insana müthiş bir keyif veriyor. Bunun tadını günden güne daha çok insanın almasına seviniyorum. Bilgi, deneyim ve emeği paylaşarak birbirimizin yolculuğunu kolaylaştıralım isterim.
Gelecekle ilgili projeleriniz hakkında ipucu alabilir miyiz?
Bu yaz bir erkek koleksiyonu çıkarmak istiyoruz. Bu yönde talep de alıyoruz, heyecanlıyız.
Kişiye özel tasarım süreci nasıl işliyor?
İnsan vücudunun standart beden kalıplarına uymak gibi bir kaygısı olmadığı için, müşterilerimiz beğendikleri ürünü kendi ölçülerine göre diktirmeyi tercih edebiliyor. Atölyemize uğradıklarında hem ölçülerini alıyoruz hem kumaşlarımızı ve numunelerimizi inceleyebiliyorlar. Giysilerinin içinde mutlu olmalarını sağlamak için dilerlerse ufak kişiselleştirmeler yapabiliyoruz (düğme renkleri değişebiliyor, hayvansal ürün içermeyen kumaşlar kullanabiliyoruz vb.).
Beğendiğiniz tasarımcılar kimler?
Gülçin Çengel, Hande Çokrak, Aslı Filinta ve Selim Baklacı aklıma ilk gelenler.
Size nereden ulaşalım, takip edelim?
Bizi Facebook, Instagram ve Twitter’da “mukuistanbul” adıyla bulabilirsiniz. mukuistanbul.com’da tasarımlarımızı inceleyebilir ve [email protected] adresine yazabilirsiniz. Anlaşmalı olduğumuz butikler ve katıldığımız etkinlikler hem websitemizde hem sosyal medya hesaplarımızda yer alıyor.
Yorumlar